Hayat ne kadar da kısa. İnsan gözünü açıp kapıyor ve hiç bilmediği bir zaman diliminde uyanıyor. Dün bugün yarın sürekli geçip gidiyor. Yarın dediğimiz her gün bir süre sonra dün sonrasında ise geçmiş bir zaman dilimi oluyor sadece. Bu hastanede zaman ne kadar da donuk geçiyor. Her saniyeyi saydığım için mi zaman geçmiyor. Yoksa Ateş bu haldeyken benim zaman kavramım mı değişiyor bilmiyorum ama sanki yıllar geçmiş gibi hissediyorum.
Ateşten hâlâ bir ses yok. O uyanmıyor. Ya sonsuza kadar uyanmazsa. Ben o zaman nasıl yaşarım hayatımın geri kalanını. Nasıl severim bir daha insanları. Yada nasıl bakarım yemyeşil gözü olan insanların gözlerine. Yeşil olması bile önemli değil ben her baktığım gözde Ateşi göreceğim. İçimde bir yerlerde ormanlar yanacak. İçimdeki çocuk çığlık çığlığa bağıracak ama ben bir şekilde yaşayacağım.
.
.
.Uyuya kaldığım koltukta birden bire yerimden sıçrayarak uyandım. Yanımda annem ve babam vardı. Onlar buraya ne ara geldi hiçbir fikrim yok ama buradalardı.
Almira:Neler oluyor burada?
Savaş: Bilmiyorum bizi apar topar hastaneye çağırdılar. Doktorlar Ateşin yanında.
Almira: Hiçbir şey söylemediler mi?
Savaş: Hayır!
Ateşin odasına birkaç adımla yaklaştım. İçeriden sesler geliyordu. Konuşma sesleri. Yoksa! Yoksa Ateş uyandı mı? Ama uyansa hemen bize söylerlerdi. Sahi babamlar kaç dakikadır buradalar. Yoksa Ateş'e bir şey mi oldu?
Allah'ım lütfen ona bir şey olmasın. Lütfen! Benim ömrümden al ona ver.
Doktorun birisi kapıya çıktı. Hemen yanına gittim. Karşısında dimdik dikildim. Söylediği şey ile havalara da uçabilirim yerin dibine de girebilirim. Beklemeye başladım. Ağzından bir kelime çıkmasını beklemeye başladım.
Doktor: Henüz bir şey söylemek için erken ama size bu mutlu haberi vermek istedim. Artık Ateş uyarılara tepki veriyor. Gözlerini kısık da olsa açabiliyor. Bir yerine ağrılı bir uyaran verdiğimiz zaman ağzından bir inilti çıkıyor. Sanırım o gerçekten iyileşecek.
Birden bire doktorun boynuna sarıldım. Sonra dönüp anne ve babama sarıldım. Ağzımdan ise tek bir kelime çıkıyordu "Ben size o yaşayacak demiştim dimi! O yaşayacak!".
Doktor yanımızdan ayrıldı annem ve babamla tek kaldım. Keşke onu görmeme de izin verselerdi.
Nazlı: Kızım hadi iyi haberi aldığına göre artı bir eve git. Banyo yap nevresimlerin tertemiz güzel bir uyku çek. Kendine gel. Perişan haldesin Ateş seni uyanınca bu halde mi görsün.
Almira: Hayır ya uyanırsa ve ben burada olmazsam. İlk gireceği insan ben olacağım.
Nazlı: O uyanırsa söz veriyorum hemen seni arayacağım. Kimse yanına girmeyecek. O ilk seni görecek.
Almira: Söz mü?
Nazlı: Söz veriyorum. Hadi bakalım git güzel güzel dinlen. Araba kapının önünde. Biz babanla buradayız.
Almira: Teşekkür ederim. Görüşürüz.
Hemen montumu giyip hastaneden çıktım. Arabayı görür görmez içime bir titreme geldi. O anlar gözümün önünde tekrar canlandı. O an yaşadığım acı kalbime bir ok gibi saplandı. Ama artık geçti. Herşey geride kaldı.
Arabaya binip çalıştırdım. Eve kadar hiç durmadan sürdüm. Bir an önce eve gelip arabadan inmek istiyorum. Her şey geçmiş olsa bile benim içinde halen bir korku var.
Sonunda eve geldiğimde arabadan indim. Kapısını kilitler kilitlemez eve doğru koştum. Evde ne kadar az vakit geçirirsem benim için o kadar iyi.
Eve girdiğimde kendimi biraz tuhaf hissettim. Burası ev gibi kokuyordu. Hastane korkusuna o kadar alışmıştım ki evin kokusu bile bana tuhaf geldi. Odama doğru ilerledim. Evin insana gerçekten ne kadar da huzur verildiğini hatırlamaya başladım.
Lavaboya girip aynada kendime baktığımda ne kadar da berbat halde olduğumu gördüm. Elime bir cımbız aldım ve kaşlarımı tek tek aldım. Gerçekten yorucu ve acı verici bir şey.
Sonra üzerimde hastane kokan şeyleri çıkarıp attım. Sıcak suyun altına girdiğim anda sandalyede oturmaktan kaskatı kesilmiş vücudum rahatlamaya başladı. Sıcaklık derecesini iyice açtığımda daha da gevşedim. Bıraksalar burada uyuyup kalacaktım.
Duştan çıkar çıkmaz havlumla yatağa atladım. Birkaç dakika öyle amaçsızca tavanı izledikten sonra kalkıp kapıyı kilitledim. Üzerime sadece iç çamaşırlarımı giydim. Annem arar da acil çıkmam gerekir diye kıyafetlerimi hazırlayıp yatağa girdim. Girer girmez zaten gevşemiş olan vücudum iyice kendini bıraktı ve huzurlu bir uykuya teslim oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇETE 2: Yeşil Gözlü Sadist (Tamamlandı)
Novela Juvenilİlk kitabımın ardından sözüm üzerine Çete iki kitabını da yayınlamaktayım. Bu kitap için sizi çok uzun süredir bekletiyorum. Umarım beklediğinize değecek bir kitap olur. Mert ve Esra'nın biricik oğlu Uzayın 18 yaş doğum gününü bir barda Almira ile...