d ö r t !

457 62 154
                                    

Okulda ikinci günümüz.

Birinci günkü yeni okul endişem kayboldu ama yerine daha korkunç bir şeyin endişesi geldi.

Çok fazla arkadaş. Çok çok fazla arkadaş.

Yanlış anlaşılmasın, insanlardan veya arkadaşlardan korktuğum yok. Ancak çevremizde ne kadar fazla insan olursa o kadar sorgulanırız. Bir o kadar da bulunma ihtimalim artar.

Peki şu an ne mi yapıyorum?

Okul sonrası zorla getirildiğim dans kulübünde tamı tamına elli üç kişinin arasında kendime yer bulmaya çalışıyorum.

Niki ve Jungwon ne kadar ısrar ettilerse de ikna edememişlerdi Heeseung'ı, tutturmuştu illa sizi dans kulübünde görmek istiyorum diye. O yüzden mecburen ben de sürüklenmiştim. Neyse ki benim üstüme çok gelmiyorlardı, fiziksel temas olarak da uzak duruyorlardı. Kız olduğum için (?) rahatsız olurum diye çekiniyorlardı sanırım.

Çekinmeyen biri vardı tabii.

Jay'i teneffüste sorgulamıştım Sunghoon'a söylemiş mi diye, söylemediğini iddia etmişti. Öyleyse bu çocuk niye sürekli etrafımda dolanıyordu? Neden sürekli bana baktığını ve yakınlaşmaya çalıştığını hissediyordum?

Yine, yanlış anlaşılmaları kapatması için düzelteyim. Birinin bana yakınlık göstermesi güzel bir şey, herkes çekimser olacak diye bir şey yok. Fazla arkadaşçıl birisi olabilir, yakınlığı seven birisi olabilir, her ihtimali göz önünde bulundurmak lazım. Ama Park Sunghoon'un bana olan bakışlarını görseydiniz, anlardınız.

Kesinlikle bir şeyler biliyordu.

Enseme dökülen saçlarımı kaldırdım sıcak geldiği için. Çoktan Eylül gelmişti, soğuklaşıyordu hava yavaş yavaş ama bir salonda elli dört, hatta yeni katılan bir kızla elli beş öğrenci bulunurken ve bunlardan elli üçü dans için hoplayıp zıplarken nefes almak bile zorlaşıyordu.

Gözlerim Niki ve Jungwon'a kaydı, diğerlerine karışmışlardı tamamen ben kenarda otururken. Eğlenmelerini gülümseyerek izledim, böylesi iyiydi. Ben de aralarında olup eğlenemediğim için üzülmüyor değildim ama sonuçta hiç istemedikleri bir yere gönderilme tehlikesi yaşayan onlar değil, bendim. Hareketlerime dikkat etmem gerekiyordu.

Üçümüzün birlikte çalıştığı bir şarkı çıktığında istemsizce el hareketlerini minik hareketlerle yapmaya başladım. Nasılsa kimse görmezdi.

Yanımdan bir sesin bana seslenmesiyle yerimde sıçradım.

"Hey, Sunyoung! Dans edebiliyormuşsun işte! Niye katılmıyorsun onlara?"

Bizim sınıftan bir kızdı. Dans etmekten terlemişti, saçları yüzünün yanına yapışmıştı.

"Yok, sadece bu şarkının koreografisini arkadaşlarım istiyor diye ezberlemiştim. Yoksa dansta berbatımdır."

Tamamen yalandı. Aralarında dans etmeyi en çok seven bendim, onları heveslendiren de bendim. Niki'nin ailesi zaten bu işi yaptığı için onun eğlendiği değil de doğuştan yaptığı bir iş gibiydi, Jungwon da kendi kendine olsa kitapların başından ayrılmazdı. İkisini de harekete geçiren bendim.

Ama şu an kenarda oturuyordum.

Kız benim dediklerime dudaklarını büktü ve gülümseyip ayağa kalktı. Nereye gittiğini izledim, Heeseung'ın yanına gitmişti. Kulağına doğru parmak uçlarında yükselip bir şeyler söyledi, Heeseung'ın bakışları beni bulmuştu. Kaşlarımı çattım. Ne demişti ki?

Heeseung benim arkadaşlarım da dahil çevresini toplayıp bana doğru ilerlemeye başladı, ne olduğunu çözememiştim. Yanıma geldiklerinde Heeseung bana göz kırpıp aynaya bakarak pratik yapmaya devam etti.

bad idea, sunki ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin