o n y e d i !

336 48 68
                                    

Gece bir şekilde geçmişti. Uzuvlarım hareketsizlikten uyuşmuş, düşüncelerimin içinde kaybolmuşken geç bir saatte uyuyakalmıştım. Şimdi ise gözlerimi tatile açmıştım.

Niki yanımda yoktu. Mutfaktan gelen sesler ise beni saniyeler içinde dehşete kapılmaya itmişti.

Sanırım mutfağımı yok ediyorlardı.

Koşar adım odadan çıkıp mutfağa baktım.

Vay canına.

Kahvaltı masasındaki üç çeşit basit yemek için bütün mutfağın içine etmişlerdi.

Kendimi tutamayıp kahkaha attım. Fayansa dönük, bir şeylerle uğraşan Jungwon ve Niki irkilerek arkalarını döndüler. Gülmemi durduramıyordum. Jungwon öne atıldı.

"Hiç bakma öyle! Biz toplayacağız, merak etme. Sen yeterince uğraştın her şeyle, dinlen biraz. Biz hazır olunca sesleniriz."

Kafamı iki yana salladım gülüşüm sakinleşirken. Bu davranışları duygulandırmadı değildi. Kin tutan Sunoo'yu çözebilecek tek şey geri adım atılması ve çaba gösterilmesiydi, sanırım 15 yıllık arkadaşlarım bunun farkındalardı.

"Masada oturup bu komedi programını izlemeyi tercih ederim." dedim gülmemi durduramayarak.

Niki söylediğim şeyi sinir bozucu bir şekilde taklit etti. Bu beni daha çok güldürmüştü.

Sonunda hazırladıkları her şeyi ortaya koyduklarında tekrar gülmek istemiştim. Şekilsiz, yarısı yanmış yarısı çiğ bir dolu malzeme görüyordum sadece. Bu sefer kaba olacağını düşündüğümden gülmemi tutmaya çalıştım. Kafamı kaldırdım ve kaldırır kaldırmaz Niki'nin bana bakışlarıyla göz göze geldim.

Dayanılmazdı.

O ağır ve derin bakışlardan gözlerimi kaçırmam 3 saniyemi bile almamıştı. Boğazımı temizledim ve yaptıkları omletli pilavın tadına baktım. İlginç bir şekilde yanık olmayan yerleri lezzetliydi.

Güle oynaya kahvaltımızı ettiğimizde bunu ne kadar özlediğimi düşünüyordum. Normalde erkenden kalkıp kahvaltımı kendim yapıyordum, çocuklar ise uykuyu tercih edip okulda atıştırıyorlardı. Evde birlikte masaya oturmayalı üç hafta falan oluyordu herhalde.

Tatil olmasının rahatlığıyla tekrar yatacaktım ki telefonum çaldı.

Sunghoon arıyordu. Cevapladım.

"Nasılsın güzellik?"

Gözlerimi devirdim. Laubalilik akıyordu.

"İyiyim çirkin. Sen nasılsın?"

Şok olmuş bir ses çıkardı.

"Bu yüz? Çirkin? Sun, derhal seni göz doktoruna götürüyoruz."

İkimiz de güldükten sonra tekrar konuştu.

"Bugün ne yapıyorsunuz? Çocuklarla toplanalım diyoruz."

"Evde takılacaktık öyle. Bize gelin isterseniz."

Çocuklara sormadan karar vermiştim ama sorun olmazdı herhalde.

Sunghoon bunu bekliyormuş gibi hevesle kabul edince gözlerimi devirdim. Abartılı hareket denince kendisi gerçekten bir numaraydı.

Çok geçmeden tam takım damladılar bizim eve. Curcunadan dolayı başım ağrımaya başlamıştı bile. Sunghoon yanıma yaklalştı ve belimden tutup kaldırdı, etrafında birkaç tur döndürdü. Beklemediğim için küçük bir çığlık kaçtı ağzımdan. Kıkırdamaktan duramıyordum. Sunghoon da ben çırpındıkça yere bırakmayı reddediyordu.

bad idea, sunki ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin