o n !

397 55 68
                                    

Pazartesi.

Üçüncü haftamız başladı. Şu ana kadar kimse küçük mü küçük sırrımızı öğrenmedi.

Hafta sonu çocuklar aileleri özlediği için onların yanına gittiler. Niki beni de kolumdan tutup sürüklüyordu neredeyse ama son bir savunmayla onu ikna edebilmiştim.

"Biraz sessizliğe ihtiyacım var." demiştim. O da hiçbir şey demeden onaylamıştı.

Gerçekten de sessiz geçmişti, annem bana kargoyla yeni iç çamaşırları ve...

Gerçekliğine hala inanamasam da, oyuncuların kullandıkları sahte silikon göğüslerden göndermişti. "Artık nefes alabilirsin! xoxo." yazılı notu gördüğümde sinirden köpürüp biraz duvarları yumruklamış olabilirdim, pek hatırlamıyordum ama ellerimin üstündeki izler öyle yaptığımı söylüyordu.

İşin iyi tarafı, gerçekten artık korseyi takmama gerek yoktu. Sahte göğüsler fazla gerçekçi duruyordu, gözle görülmediği sürece herkesi kandırabilecek gerçekçilikteydi.

Bir şey daha eklenmişti, tabii.

Bunu iyi veya kötü olarak kategorize edemezdim ama üzerine düşünülecek bir şey daha olduğu kesindi.

Bu bedende daha rahat hissediyordum. Erkek şeklinde olan değil, kadın şeklinde olan bedende. Doğduğum günden beri sahip olduğum beden yabancılaşmaya başlamıştı sanki. Gözüm alıştığı için mi böyle hissediyordum yoksa istemeden de olsa kendimi mi keşfetmiştim, bilmiyordum. Şimdilik bu konuyu göz ardı etmeye çalışıyordum çünkü ne bana bir faydası vardı ne de mental sağlığımı sabit tutabilmemde yardımcı bir faktördü. Uzak durmak en iyisiydi.

Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp üfledim. Artık iyice uzadıkları için saç tokası kullanabiliyor, daha kolay baş edebiliyordum saçlarımla.

"Neredeyse bir ay olacak, ha?"

Okula yürüyüş sessizliğimizi bozan kişi arkamızdan bize yetişmeye çalışan Jay'di.  Bize erken çıkmamızı söyleyip kendisi yetişeceğini söylemişti, saçlarındaki jöleden belli oluyordu ki bugün birileri için özenmek istemişti.

Bize yetişir yetişmez özenmek istediği kişinin yanında bitivermişti. Jungwon gözlerini başka bakacak yer yokmuş gibi ona kilitlerken yavaşça birbirlerinin adımlarına uyarak hızlandılar. Niki ve ben yine arkada kalmıştık.

"Ne zaman çıkma teklifi gelecek acaba."

"Saçmalama! Yok öyle bir şey."

Evet. Asıl ben saçmalamıştım. Jay'le konuşmamız hala aklımda dolanırken bu cümleyi üstüme alınmam gayet doğaldı, düşünülürse.

Tamam, bunun hiçbir mantıklı tarafı yoktu. Gereksiz stresliydim sadece.

Niki tek kaşını kaldırıp bana baktı, ne diyorsun, dercesine. Omuz silktim. Duruma ayak uydurmam gerekiyordu.

"Daha üç hafta oldu. Jungwon'umu o kadar kolay veremem."

Güldü Niki.

"Senin vermene kalmadan o kaçacak gibi. Neşesine baksana. Bence sen de bu neşeye engel olmak istemezsin."

Jay ve Jungwon'u izleyen gözlerine baktım.

Parlıyordu, gözleri. Birkaç saniye sonra bana döndü, bakışlarımı kaçırdım. "Olsun." diye mırıldanmakla yetinmiştim sadece.

Yolun geri kalanı sessiz geçti, en azından ben ve Niki için. Jay ve Jungwon bu kadar konuşacak şeyi nereden buluyorlardı hiçbir fikrim yoktu ama sürekli konuşmayı bir şekilde başarıyorlardı.

Sınıfa son girenlerdendik, evlerimiz yürüme mesafesinde olduğu için hep ucu ucuna yetişiyorduk. Kesinlikle ben hazırlanamadığım için değildi bu. Hayır.

Sunghoon'la göz göze gelince direkt gözlerimi kaçırdım. Ne şansıydı bu da önüne oturmuştum bu çocuğun? Eğer bir kötü şans yarışması olsaydı yüksek derece alarak çıkacağıma emindim. Çantamı sıranın kenarına asarak ilk dersin materyallerini çıkardım, dolabıma bırakmamıştım çalışırım diye. Şu an işime yarayacağını hiç tahmin etmezdim.

Ders başlayana kadar çantamla ve kitaplarla oyalandım, hoca girdiğinde ise herkesin sesi kesilmişti zaten. Olabildiğince çabalıyordum konuşamaması için ama önünde sonunda konuşacaktı, biliyordum.

Birinci dersin bitmesiyle uzun teneffüs aramıza girmiştik. Beklediğim hareket saniyesine gerçekleşti.

Arkamdaki kişi nazikçe elini omzuma yerleştirip "İyi misin?" diye sormuştu.

Niki bunu duyar duymaz arkasına bir bakış attı, karışacağını düşünmüştüm ama hiçbir şey söylemeden Jungwon'la konuşmaya geçmişti.

Neler oluyordu Tanrı aşkına?

Sunghoon'a dönüp gülümsedim.

"Yok bir şeyim ya, başım ağrıyor sadece."

"Moralin bozuk yani."

Kaşlarımı kaldırdım.

"Başım ağrıyor dedim, duymuyor musun?"

Güldü ve "İlk gün de böyle demiştin ama sonradan açıldın." diye mırıldandı. Donakalmıştım, duvarımı indirmişti resmen yalanımı yakalayarak. Başımı iki yana salladım ve ben de güldüm. Kolumdan tuttu ve beni ayağa kaldırdı. Arkadaşlarımın sorgular bakışları bizi bulmuştu.

"Sunnie'nin başı ağrıyormuş, biz bir dolaşıp geleceğiz."

Biz dışarı çıkana kadar herkesin bakışları üstümüzde kaldı. Çok gerici bir ortamdı, özellikle göz önünde olmaya dayanamayan benim için dayanılmazdı. Derin ve titrek bir nefes çektim içime ve "Çatı." diye mırıldandım. Sunghoon ciddileşen ifadesiyle yüzüme baktı ve adımlarını hızlandırdı.

Çatıya çıktığımızda da, her zamanki yerimi bulup oturduğumda da, derin nefesler alıp verdiğimde de Sunghoon'un sesi çıkmadı. Garipsememiş değildim ama bir yandan da minnettardım, köşeye sıkışmış beni daha da sıkıştırmadığı için.

Sonunda doğru düzgün bir nefes çekebildiğimde ciğerlerime, konuştum.

"Seni de uğraştırdım, kusura bakma. Umursamak zorunda değilsin."

Başını iki yana salladı.

"Sana yardımcı olmak istiyorum."

Durdum.

Sormalı mıydım?

"Neden?"

Şaşırmış görünüyordu.

"Arkadaşız ve durumun yeterince zor olduğu için yardım etmeye çalışıyorum. Kötü mü yapıyorum?"

"Arkadaş mıyız yani?" dedim mırıldanarak. Söylemesini istiyordum gerçek sebebini. Böylece onu vazgeçirebilirdim. Sadece kafasını onaylar anlamda sallayıp uzaklara baktı. Bu hareketiyle konuşma isteğim tamamen kaçsa da başka zaman konusunu açamayacaktım, şimdi söylemem gerekiyordu.

"Normal arkadaşlar bu kadar düşünceli olmazlar, Sunghoon."

Tek kaşını kaldırdı.

"Sen normal bir arkadaş mısın?"

"Değil miyim?" dedim hızlıca.

Kahkaha attı karşılık olarak ve "Seni sevdiğimi düşünüyorsan, üzgünüm bebeğim ama heteroyum." dedi kahkahalarının arasında.

Ne demişti o?

Benim şaşkın ifademi görünce elini omzuma koyup sıvazladı.

"Erkek olduğunu biliyorum."

♦♦♦♦♦



sunghoon nediosun abi

nasi terskose yaptim ama 😎

bad idea, sunki ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin