b e ş !

472 54 151
                                    

Okulda üçüncü günümüzdü, bugün.

Üç gündür garip bir şekilde her gün huzurluydu, hiçbir olay yoktu. Benim cinsiyetimle alakalı sorular ortadan kalkmıştı. Hatta sınıfımdakileri öyle bir etkilemiştim ki duygu sömürüsüyle, sınıfın dışından bir öğrenci benim cinsiyetimi veya fiziksel özelliklerimi sorguladığı zaman "Her kız çıtı pıtı olmak zorunda değil!" diye bağırarak kovuyorlardı.

Suçlu hissetmiyor değildim.

Eylül ayının beklenmedik sabah soğuğu içime işlerken sabahlığımı daha sıkı sarındım ve içeri girdim. Uyanmak için balkona çıkıp kendimi şoka uğratmam gerekmişti dünkü dans kulübü yorgunluğumdan sonra.

Niki'nin çok uğraştıracağını bildiğim için önce Jungwon'a çıktım, kapısını açar açmaz uyanmıştı zaten. Kalktığını görünce aşağı indim, Niki'nin yanına gittim.

"Nishimura Riki, uyan artık. O kadar gürültü yaptım ve ruhun bile duymadı ya. Riki!"

Adını bağırınca bileğimden yakalayıp ani bir hareketle beni yatağıma geri çekti. Evet, o günden beri benimle uyumakta ısrar ediyordu. Ne yalan söyleyeyim, daha rahat uyuyordum o yanımdayken. Bu yüzden bir şey demiyordum.

Kolları belimi sardı ve yüzünü boynuma sakladı.

"Soğuksun... Nereye gittin?"

Güldüm.

"Beni alarm uyandırdı da. Balkona çıkıp kendi kendimi uyandırmam gerekti, beyefendi. Sizin gibi oda servisi olarak uyandırma hizmeti alamıyorum."

Güldü uykulu sesiyle ve daha çok sokuldu. O kadar sıkı sarmıştı ki korsemin içinde gibi hissediyordum kendimi.

"Niki, kalk artık. Benim de tekrar uykumu getiriyorsun."

"Gitmeyelim."

Üstümden ittirmeye çalışıp bağırdım.

"Park Jay bile gidiyor okula, sen mi gitmeyeceksin it herif? Kalk hemen."

Mızırdandı ve "Beş dakika daha..." diye mırıldandı. Pes edip bıraktım, ne yapsam dinlemezdi zaten o beş dakikayı geçirmeden. Kahvaltıyı Jungwon hazırlardı, o yüzden takmadım.

Niki'nin saçlarına daldırdım burnumu kendim bile fark etmeden, kokusunu içime çektim. Saçına kullandığı ürünlerin kokusu bile kendisiyle tam olarak uyuyordu.

Ellerim sırtını buldu, sıvazlayıp patpatladım yavaşça. Bebek gibi hissettiriyordu böyle yaptığında. Bizde kaldığı zamanlarda da üçümüz birlikte uyurduk, Jungwon hep bizden uzakta olurdu; Niki ise bana yapışmış halde. Eskiler aklıma gelince güldüm. Hayatımızın nasıl bu hale geldiğini düşündükçe gülesim geliyordu, sanırım deliriyordum.

Kafasının yerini biraz oynattı, nefesleri boynuma çarpmaya başladı bu hareketiyle.

Sunoo, dedim kendi kendime, ne diyorsun sen?

Çünkü hiç gelmemesi gereken bir düşünce seli almıştı aklımı.

Çok güzel hissettiriyor. Keşke şu an uyuyor olmasaydı. Nefeslerini hissetmek istiyorum.

Üçümüz kardeştik, başka bir şey olamazdı. İmkanı yoktu. Gıdıklanmış olmalıydım, evet. Öyle olmalıydı.

Daha yakınına çek onu.

Anın paniğiyle Niki'yi üzerimden ittirip tekrar tutmasına izin vermeden uzaklaştım. Nasıl baktığını görme isteğime engel olamadığım için odadan çıkmadan son bir bakış atmıştım.

bad idea, sunki ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin