o n d o k u z !

301 46 52
                                    

not: şiddete hassassanız okumayın bölümü, en sona yorum atın ben anlatayım size sansürlü bir şekilde.

"Sun, odaklanmıyorsun."

Zorlukla gülümsedim. Elimdeki bas gitarı yere çarpmamak için zorlukla kendimi tuttum ve yerine koydum.

"Bırakıyorum ben. Size kolay gelsin."

Kapıyı çarpıp müzik odasından çıktım. Havası gitgide daraltıyordu artık karanlıkta kalan, aptal enstrümanlarla dolu odanın. İçindeki insanlara da, odaya da tahammülüm kalmamıştı. Daha çok stres yapıyordum stres atmaya geldiğim yerde.

Kai peşimden koşup bileğimden yakaladı. Sakin olmaya çalışıp gülümsedim yapmacıkça, arkamı döndüm.

"Neden böyle yapıyorsun? Son bir haftadır sanki bambaşka birisin."

Son bir hafta...

Son bir haftadır Niki'yle konuşmuyorduk. Ne zaman konuşmak için bir fırsat bulsam ya kapıyı yüzüme çarpıyordu, ya da yüzüme bile bakmadan uzaklaşıyordu. Umudumu yitirmeye başlamıştım artık. Jungwon'un dediği gibi biraz da olsa kendimi bırakma kararı almışken, ona hissettiklerimi söyleyecekken her şeyin tekrar kötüleşmesi zaten olmayan güvenimi iyice kırıyordu. Şu müzik işinden dolayı da uzak kalıyordum çocuklardan, Kai her bulduğu fırsatta kolumdan çekiştirip beni uzaklaştırıyordu.

Hızla sınıfa doğru ilerlerken karşıma çıkan kızlarla durmak zorunda kaldım. O zamanki kızlardı, ama bu sefer sayıları çok daha fazlaydı. Gözlerine baktım ve birkaç adım gerilemek zorunda kaldım. Bakışlarındaki nefreti kaldıramamıştım. Bu kadar nefret edilecek neyim var, diye sorgulatmıştı bana.

Sevdiğim ve beni sevdiğini tahmin ettiğim, ya da sandığım çocuk bile benden nefret eder hale gelmişti tekrardan. Yabancı insanların nefret etmesi çok da şaşırtıcı olmamalıydı.

Ağlayacak gibi hissettiğimde bakışlarımı sertleştirdim. Açık veremezdim.

"Sen mi gelirsin, biz mi götürelim?"

Tek kaşımı kaldırdım. Birkaç kız arkama geçti, önümdekileri takip etmezsem kavga çıkacak gibiydi. Gerçi, takip etsem de çıkacaktı. Yine de müdirenin kulağına gitmeyecek bir yerde olmasını tercih ederdim.

Aşağı iniyorduk. Garip görünmemesi için kızlar biraz mesafe bırakmışlardı, kendim iniyormuşum gibi görünüyordu şu an. Etrafıma baktım hızla. Müzik odası en son kattaydı, bir kat inmiştik. Sınıfımız birinci kattaydı, ama B bloktaydı. Uzaktaydık. Tanıdık birini aradı gözlerim. Sonra küçük bir plan yaptım.

Öndeki kızlarla arkadaki kızlar arasında eşit mesafeyi yakalamaya çalıştım. Birinci kata gelir gelmez güçlü bir deparla koşmaya başladım. Bana yetişmeleri imkansızdı, güzel koşardım.

B bloğa geçip de sınıfıma gidene kadar hiç durmadım. Sınıfa geldiğimde arkamda kalan birkaç kıza dil çıkardım ve yerime oturdum. Kahkaha atasım gelmişti. Uzun zamandır bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyordum.

Nefes nefese kalışıma anlam veremeyen Sunghoon kolumdan tuttu.

"Ne oldu? Öğle arasında Kailerle pratiğin yok muydu senin?"

"Vardı." dedim hala nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken. "Kaçtım."

Sunghoon bir kahkaha patlattı. Onunla beraber ben de gülmüştüm. Saçlarımı yüzümden çekti ve kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"İyice uzadılar."

Kafamı onaylar anlamda salladım. "Sorma ya..." dedim şikayet eder gibi, dudaklarımı büzerek. Gözleri dudaklarımda takılı kalınca önümü döndüm.

bad idea, sunki ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin