i k i !

683 63 140
                                    

Annemi ikna ederiz mi demiştik?

Boş versenize.

O günün akşamı bana ablamın burada kalan giysilerinden ve malzemelerinden getirdi. Kendi makyaj malzemelerinden bir çanta doldurup saçım için yumuşatıcı serumlar almıştı. Etekleri tek tek denetip bacaklarımı övmüştü, eğer okumak istemezsem modellik yapabileceğimi bile söylemişti.

Kaç kere dilimin ucuna "Hayatımı oynadığın filmlerden biri mi sandın anne?" cümlesi geldi ama yuttum. Amerika'ya gitmemek için her şeyi yapardım.

Okul seçmek için beni görevlendirmişti ama ciddiye almayacağımı tahmin etmiş olmalı ki arkadaşının müdür olduğu bir okula yazdırmıştı beni. Lisenin son senesinde olduğumun farkında değilmiş gibi davranıyordu cidden.

Bizim hayatlarımız ailelerimiz için her zaman yönlendirilecek şeyler olmuştu zaten. Ablam gibi şirketin başına geçirilmediğim ve uygun bir evlilik yapmaya hazırlanmadığım için şükretmeliydim sanırım.

Onları suçlayabilir miydim? Hayır, suçlayamazdım. Çünkü anneme çocukluğundan beri oyunculuk yaptırılmıştı ve kendi hayatı üzerinde neredeyse hiç kontrolü olmamıştı, babamsa zaten gençliğinden beri şirket işlerinden başını kaldıramıyordu. Bazen keşke zengin olmak yerine klasik, az bir parayla geçinen bir aile olsaydık diyordum içimden ama bir şeyin değiştiği yoktu.

Anneme son kez itiraz etmeye çalıştığımda işe tek kaşı kalkık bir şekilde bana dönmesi yeterli olmuştu.

Herkese karşı kendimi gayet iyi savunabiliyorken ona gelince neden susup kalıyordum, bilmiyordum. Oluyordu işte, kendi istediğini bir şekilde yaptırıyordu zaten karşı çıksam da.

Sonuç olarak, Niki ve Jungwon yine bize gelmişlerdi. Daha doğrusu, durumun ciddiyetini görmeleri için onları da çağırmıştım. Annemle konuşmayı onlar da denemişlerdi ama kimseyi dinleyecek durumda değildi annem, sürekli telefonuna arama geliyordu. Konuşma bitmeden en az beş kere görmezden gelmişti bir arayanı. Neler olduğunu merak ediyordum ama ben sorsam da anlatmazlardı, "Şirkete girmeyeceksen işleri de öğrenmene gerek yok." deyip konuyu kapatıyordu annem.

Ellerimle oynarken annemin karıştırdığı kıyafetlere baktım.

"Anne, Rikiler de benimle gelmek istiyor."

"Hmm, güzel, yalnız olmayacaksın yani!"

Gözlerimi kapattım. Ailelerinin izin verip vermeyeceğini bile düşünmemişti. Dilim artık yerinde duramıyordu, "Herkesin ailesi bizimki gibi absürtlükten ibaret mi?" diye mırıldandım.

"Kim Sunoo. Haddini aşma."

Tabii ki duyacağım cevap bu olacaktı.

"Tabii, anne."

Öylece, yine her şeyi istediği yola koydu.

Okulun girişine geldiğimizde duraksadım. Eteğimi düzelttim, üstüme baktım. Kesin anlayacaklardı, okulu bırakmam gerekir miydi? Son sınıfı Amerika'da okumam gerekirse uyum sağlayabilecek miydim? Aklımda o kadar fazla soru vardı ki başım dönmüştü. Yerdeki demire takılıp sendeleyince bir kolumdan Niki, bir kolumdan da Jungwon tutup dengemi sağlamışlardı. İyice uzamış perçemlerimi geriye atıp ikisine de teşekkür ettim. Tabii ki Niki'den beklenilen gerçekleşmişti.

"Zaten önünü göremiyordun, saçların uzayınca iyice görür kör oldun."

"Sağ ol hatırlattığın için. Kimin sebep olduğunu da hatırla şimdi."

bad idea, sunki ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin