2. Taze Kan Kokusu

11K 1K 2.4K
                                    

İyi okumalar...♡♡♡

"Felix! Yine nereye? Önemli bir misafir gelecek! Otur oturduğun yere!"

Babamın bağırış sesiyle kapı kulpunda olan elimi çekip arkamı döndüm. Sanki kim geleceğini bilmiyordum. Sevgili metresi gelecekti işte. Annem'i aldattığı sevgilisini getirecekti ve bununla mutlu bir aile portresi çıkaracağını sanıyordu.

"Sevgili metresinin kalbi kırılmasını istemiyorsan benim gitmeme engel olma Woo Bey."

"Ah, Felix! Hiç bir zaman akıllanmayacaksın değil mi? Cahil çocuk! Tıpkı annen gibisin....aptal!"

"Woo San, anneme laf etmezsen sevinirim. Bu boktan hayatımda en kusursuz güzelliğe sahip olan kişiydi benim için. Evet, aptal olabilirim, senin gibi güzel bir üniversite kazanmış olmayabilirim ama bir şey unutuyorsun. Senin kadar gurursuz bir piç değilim en azından..."

"Laflarına dikkat et!"

Göz devirip omuz silktim. Onunla konuşurken saygı eklerini bırakalı çok oluyordu. O benim babam değildi. Onu hayatımdan sileli çok olmuştu.

Derin bir nefes alarak arkamı döndüm ve kapıyı açtım. Açmamla birlikte karşımda gördüğüm iki bedenle bıkkınca nefesimi verdim.

"Oh, merhaba Felix? Nası-"

"Boş konuşmayın, Woo Bey içeride sizi bekliyor."

Onları umursamadan yanlarından geçip ilerlemeye başladım. Bu kadın ve kızı aşırı sinirimi bozuyordu. Yüzlerini görmem midemi bulandırmaya yetiyordu.

Hızlıca kaldırımdan dünkü yere yürümeye başlayarak kolumda ki dijital saate baktım. Dokuza az bir vakit vardı. Yolumu kısaltmak için sarhoş herifler harici kimsenin olmadığı ara sokağa girmiş, yolu kapatan tel örgüye tutunarak üstünden atlayıp öteki tarafa geçmiştim. Ardından elim de hissettiğim acı dolu sızı ile elimi havaya kaldırarak bakmıştım.

"Siktir!"

Neyse ki fazla büyük bir çizik yoktu. Zaten hep bu örgülerden atlarken bir yerim çizilip kanıyordu. Umursamadan ellerimi ceplerime sokup yürümeye başladım.

Dün ki yere geldiğim de otobüsteyken gördüğüm kırmızı ışıklı tabelayı tekrardan görmüştüm. Demek daha delirmemiştim. Bununla sırıtarak hızlıca koşup önüne kadar gelmiştim.

"Gördüm demiştim."

Kendimden gurur duyar bir şekilde yüksek sesle konuşup önümde ki cama daha çok yaklaştım. Cam, dışarıdan siyah film çekildiği için içerisi gözükmüyordu.

"Hadi ama!"

Tek elimi gözlerimin üstüne siper edip içeriyi görebilmek için gözlerimi kıstım. En sonunda pes edip geri çekileceğim sırada kapının açılma sesini duymuştum.

"Wuah, ismin gibi gerçekten çok tuhafsın ve bu çok hoşuma gitti."

Gülümseyerek aralık olan kapıyı açmış, içeri girmemle birlikte kapı sesli bir şekil de kapanmıştı. Tamam, kabul ediyorum biraz korkmuştum.

Daha fazla olduğum yerde dikilmeyi bırakarak etrafta göz gezdirmeye başladım. İçeride cansız mankenler ve onların üstünde de renk renk otrişler vardı. Tavanda kocaman gösterişli bir avize, yerlerde beyaz tüylü bir halı vardı. Çok garipti.

Sağ tarafa baktım da beyaz bir kapı ve üstünde gülen yüzlü bir süs asılıydı. İlk adımımı atmamla birlikte o gülen yüz de yere düşmüştü.

"Ben hayaletlere asla inanmam. Burada biri varsa çabuk kendini göstersin."

Dedikten sonra seslice yutkunmuştum. Hadi Felix, korkunun ecele faydası yok. Son kez derin bir nefes alarak beyaz kapıya yürümeye başladım. Yerde ki gülen yüzlü süsü ayağımla kenara iterek kapının kulpunu tutmuş, yavaşça aşağı indirmiştim.

Oddinary/Hyunlix√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin