"Ne?"
Hena'nın boş bakışları üzerimdeydi. Hiçbir şey anlamadığı belliydi. Anlamaması normaldi. Ben bile bazı yerleri anlamıyordum.
"Tamam." Dedim yavaşça. "Açıklayacağım. Bana biraz süre verebilir misin? Bu hemen açıklanabilecek bir şey değil."
Hena başını salladı. Kafası karışmış görünse de sevinmiş ve rahatlamıştı. Sonunda bilinmezlikten biraz olsun kurtulabileceği için mutluydu sanırım.
Aklımda neler söyleyeceğimi ve nasıl açıklayacağımı düşünürken Hena da yerde oturarak beni bekledi. Arada bir gözleri uzaklara dalıyor, elleri hafifçe titriyordu. Annesini düşündüğünü anladım. Bütün bu karmaşa ve olaylar sırasında düşünmeye fırsat bulamadığı annesini düşünüyordu. Onun son anlarını... Son sözlerini...
Zihnimde bütün her şeyi toparladıktan sonra Hena'ya döndüm. Kollarını kavuşturmuş beni beklerken ağaçları seyrediyordu.
"Pekala." Diye söze başladım. çok, çok uzun bir açıklama beni bekliyordu. "Öncelikle şunu bil ve anla: bir hikayedesin."
"Nasıl yani?"
"Okuduğun romanları düşün." Dedim. "Bir karakter vardır mesela, maceralar falan yaşar..." daha devam edecektim ama sözlerim gürültülü bir kahkahayla kesildi.
Hena kahkahalar atıyordu. Gülmekten nefes nefese "Ne... ben... bir karakter..?" demeyi başardı.
"Hena." Dedim öfkeyle. Neden işin ciddiyetinin farkına varmıyordu? "Ben ciddiyim."
Benim ciddi bakışlarımı görüp duraksadı. "Gerçekten mi?"
"Gerçekten." Başımı sertçe salladım.
"Yani bir hikayedeyim?"
"Bir hikayedesin."
"Bir karakterim?"
"Bir karaktersin. Hatta ana karaktersin."
Hena kısa bir an sessiz kaldı. Düşünüyordu.
"Gerçekten mi?" diye sordu yeniden.
"Gerçekten." Dedim sabırla.
"Yani..." Kaşlarını çattı. "Birileri beni okuyor."
"Şu an değil ama okuyacaklar." Umarım, diye ekledim içimden. Buradan çıkabilirsem.
Hena derin düşüncelerle uzaklara daldı. Bir anda yaşadığı her şeyin bir hikaye olduğunu öğrenmek tuhaf bir his olmalıydı.
"Anlaması kolay değil, biliyorum." Dedim nazikçe. "Ben bile buraya gelene kadar gerçek olabileceğine pek inanmıyordum."
"Buraya gelene kadar?"
"Buraya yeni geldim." Diye yanıtladım. "Yarım saat kadar önce."
"Buraya?" diye yineledi Hena. "Yani bu ormana mı?"
"Hayır." Diye yanıtladım sabırla. "Hikayeye yeni geldim."
Hena'nın gözleri kocaman oldu. "Nasıl yeni geldin? Neredeydin ki?"
"Ben bu hikayenin bir karakteri değilim. En azından, değildim." Diye açıklamaya çalıştım. "Bu yüzden ben hayal dünyasına ait değilim."
"Yavaşla." Dedi Hena aniden. "Hayal dünyası..?"
"Senin yaşadığın dünya. Burası."
Bu bardağı taşıran son damla olmuştu belli ki. Hena hışımla ayağa kalktı. "Hayal mi? İyi de burası hayal değil!" diye bağırdı isyan edercesine. "Bu ağaçlar, bu orman, hayatım, ben?" Korkuyla bana ve etrafına baktı. "Ben buradayım. Hayattayım. Hayal değilim. Ağaçlar da öyle. Onlara dokunabiliyorum. Bu nasıl hayal olabilir ki?" Cevap vermem için bana baktı. Gözleri korkuyla kocaman olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Hena
FantasyHena, başını kaldırıp karşısındaki kıza baktı. "Kimsin sen?" diye sordu şaşkınlıktan titreyen sesiyle. "Ben..." diye başladı kız. Kahverengi kısa saçları yaz meltemiyle kıpırdıyordu. "Ben, çoğu kişinin tanımadığı birisiyim." "Ne demek istiyorsun?"...