Bölüm 19: Yolculuk

8 2 1
                                    

Hena hayatında hiç bu kadar yürüdüğünü hatırlamıyordu. Saatlerdir yoldaydılar ve etrafındaki ağaçlar birbirine benzediği için sanki kendi etraflarında bir daire çiziyorlarmış gibi hissediyordu. Onu yorgunluktan düşüp bayılmamasını sağlayan tek şey Gül'ün anlattığı şeyleri dinlemek ve yorum yapmaktı. Yola yeni çıktıklarında iki kız sohbet ediyordu ama zamanla Hena'nın nefesi tükendiğinden sadece tek tük cevaplar verebiliyordu. Gül'ün ise uzun yürüyüşlere alışık olduğu belliydi, nefesi tükenmeden Hena'ya bir şeyler anlatıp duruyordu. Hena bundan şikayetçi de değildi. Böylece yorgunluğunu az da olsa unutabiliyordu.

Gül, Kartal ve yaşadığı yerle ilgili bildiği her şeyi anlatmıştı. Anlattığına göre Kartal, tepenin orada yer altında gizli bir yerde yaşıyordu. Gül oraya "Kartal'ın Laboratuarı" diyordu. Ayrıca görünüşe bakılırsa Kartal orada tek başına da yaşamıyordu. Ona yardım eden büyücü "ordusu", (Gül öyle söylemişti) onunla beraber yaşıyordu. Orada yüzlerce büyücü olabilirdi.

"Orada tuzaklar olduğunu da düşünüyorum." Diye eklemişti Gül. "Hele şimdi, defteri almak için geleceğimizi bildiği için tuzakları arttırmıştır."

"Ama sen az bir şey yazdığını söylemiştin." Demişti Hena, şimdiki kadar yorulmadan önce. "Yani Kartal'ı yazmış olamazsın, değil mi?"

Gül başını sallamıştı. "Evet, yazmadım. Ama önceden planladım. Bir kötü adamın varlığını da sezdirdim. Bazen bu kadarı bile bir karakterin var olması için yeterli olur."

Hena homurdanarak, "Keşke kötü bir adam yazmasaydın." Demişti.

"O zaman hikaye olmazdı." Diye yanıtlamıştı Gül basitçe. "Sadece ana karakterle hikaye olmaz. Hikayeyi tamamlayan kötü karakterdir."

Hena ile Gül bunun gibi kısa sohbetlerle vakit geçirdiler. Bu sırada Hena, bu sihirsiz kızı daha iyi tanımış oldu. Öncelikle, Hena'nın anladığına göre Gül buraya gelmeden önce çok fazla kitap okumuştu. Bu yüzden Kartal'la karşılaştıklarında neler yaşayacaklarını daha önce okuduğu romanlarla kıyaslayarak tahminlerde bulunuyordu.

Ayrıca kız, Hena'nın aksine çok rahattı. Gerçi bu, Gül'ün tahminlerine göre normaldi.

"Sen yakın zamanda çok sevdiğin birini kaybettin." Demişti dramatik bir şekilde. "İntikam duygusu ile dolu bir ana karakter... Ailesinden uzakta... Sırtında annesinin verdiği görevin sorumluluğu var." Bunu sanki bir romanı uzaktan okuyormuş gibi söylemişti. "Yani stresli olman çok normal." Diye eklemişti.

Ayrıca Hena, kızın sihir bilgisine de şaşırmıştı. Kartal'ı veya olasılıkları tartışmadıkları zamanlarda Gül, Hena'ya sihirle ilgili ilginç şeyler anlatıyordu.

"Zihin dört katmandan oluşur." Diye anlatmıştı Hena'ya. "Senin kopya çekmeni sağlayan ilk katmandı. Bu katmanda sadece anlık duygular olur. Birisiyle de bu sayede uzaktan iletişim kurabilirsin. Aynı telefon gibi!"

"Telefon nedir?" diye sormuştu Hena.

"Zihin bağlantısı sihri ama sihirsizler için." Diye yanıtlamıştı kız gülerek. Hena'nın anlamadığını görünce sırıttı ve anlatmaya devam etti: "İkinci katmana girmek zordur. Genelde bilinçli sihirbazlar veya büyücüler bir ve ikinci katman arasına bir duvar örerler. Bu duvarı karşındaki kişinin zayıflıklarını, tabii biliyorsan, kullanarak yıkabilirsin. İkinci katmanda kişinin anıları vardır ama onları sadece izleyebilirsin. İstediğin anıyı değil elbette, sadece kişinin o an aklına gelen anıları... Eğer istediğin anıya bakmak, onları düzenlemek veya silmek istersen üçüncü katmana girmelisin. Üçüncü katman, ilginçtir ki, pek korunaklı değildir. Eğer ikinci katmanı geçmeyi başardıysan üçüncüsüne de girebilirsin. Üçüncü katmanda istediğin anıyı silebilir, istediğin anıya da müdahale edebilirsin. Açıkçası biraz korkutucu..."

Ben HenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin