Bölüm 24: Büyücü Olmak

7 2 0
                                    

Büyücü olmak, sandığımdan daha zordu. Elimdeki sahte bir asa ve sahte kabalığımla Hena'yı büyücülerin olduğu tarafa doğru çekiştirirken yüzüme sanki tiksiniyormuşum gibi bir ifade yerleştirdim ki bu pek de zor olmadı, zira büyücü olalı daha bir dakika bile olmamıştı ve ben bundan nefret etmiştim. Kendi kendime bütün bunları defterimi almak için yaptığımı hatırlatmak zorunda kalıyordum. Ben onların yanına doğru ilerlerken büyücüler bizi dikkatle izledi. Sanki yanlış bir hamle yapmamızı bekliyorlardı.

Üç büyücü vardı gözetmen olarak. Biri benimle hemen hemen aynı boyda olan tombul bir büyücüydü, bir tanesi çok cılızdı ve sivri bir burnu vardı, diğeri ise benden daha uzundu (eğer eski boyumda olsaydım büyük ihtimalle onunla aynı boyda olurdum), uzun bir yüzü ve büyük, kemerli bir burnu vardı. Çok sinir bozucu görünüyordu.

Artık aramızda az bir mesafe kalınca büyücüler asalarını bize doğrulttu. Uzun boylu olan bize bir adım daha yaklaştı ve bağırdı: "Dur! Rütbeni, adını ve geliş amacını belirt."

Durdum. Derin bir nefes alarak sesime kibir ve alay katmaya çalıştım: "Adım yok. Ben özgür bir büyücüyüm." Özgür büyücülerin tek başlarına yaşadığını ve isimlendirilmeyi reddettiğini biliyordum, genelde onları bulmak çok zor olurdu çünkü çok çevik ve gizlenme konusunda uzman olurlardı. Ayrıca bu, neden diğer büyücülerin beni daha önce görmediğini de açıklardı. "Rütbem ateş. Geliş amacım ise..."

Tombul büyücü sözümü kesti: "Demek bir özgür büyücü? Hem de kabuslar sisini geçmeyi başarmış bir büyücü? İşte bu her gün görebileceğimiz bir şey değil!" dedi alaycı bir tavırla. "Söyle bakalım özgür büyücü, seni buralara hangi rüzgar attı?"

Sabırsızca iç çektim. "Ben de tam da bunu anlatmaya çalışıyordum! Buraya geldim çünkü..."

Sözüm bu kez cılız büyücü tarafından kesildi: "Bir saniye, bu küçük kızın bir özgür büyücü olduğuna inanacak mıyız? Yalan söylediği ne malum?"

Artık bize iyice yaklaşan uzun boylu büyücü gözlerini bizden ayırmadan başını salladı. "Haklı. Nereden bilelim senin gerçek bir büyücü olduğunu?"

Kaşlarımı çattım. Sinirli gibi görünmeye çalışıyordum ama aslında biraz tedirgin olmuştum. Böyle bir şey diyeceklerini düşünmüştüm ve minik bir planım vardı.

"Hena, üçe kadar sayacağım ve büyücünün zihnine gireceksin, tamam mı? Ardından adama diz çöktürt." Dedim Hena'ya zihnimden, Hena'nın daha önce kurduğu bağlantı sihrini kullanarak.

"Anlaşıldı." Hena'nın sesi zihnimde çınladı. Hena yumruklarını sıktı. Odaklanıyordu.

"Gerçek bir büyücü olduğuma inanmadınız demek?" diye sordum gülümseyerek. "Gerçek bir büyücü olmasam bunu nasıl yapabilirim?" Zihnimde saymaya başladım: "Bir..."

Sahte asamı büyücüye doğrulttum. "İki..."

Büyücü bir an duraksadı. "Üç!"

"Psittaciformes!" diye bağırdım ve adam öylece durdu, ardından yere, dizlerinin üstüne düştü. Hena'nın kasılan kolundan ne kadar zorlandığını anlayabiliyordum. "Biraz daha böyle kalmasını sağla." Dedim Hena'ya ve başımı kaldırıp şaşkınlıkla beni izleyen büyücülere döndüm. "İnandınız mı? Yoksa sabaha kadar bildiğim bütün büyüleri sayayım mı?" diye sordum sertçe. Büyücüler bir bana, bir yerdeki büyücüye baktılar ve başlarını hafifçe salladılar. Sanki haklı olduklarını kabullenmek istemiyor gibiydiler.

Aniden yerdeki büyücünün ne kadar savunmasız olduğunu fark ettim. Arkası diğer büyücülere dönüktü, boş bakan gözleriyle sanki sersemletilmiş gibiydi. Asasını hala ileri doğru uzatmıştı ama onun farkında bile değildi. Büyücüye alayla sırıtarak asa tutan kolunu tuttum ve onun ayağa kalkmasına yardım edermiş gibi yaparken elindeki asayı kendi asamla değiştirdim.

Ben HenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin