Bölüm 25: Baş Başa

6 1 1
                                    


Gül ve Hena içeri girdiği anda kapı arkalarından sertçe kapandı. Kartal'la baş başa kalmışlardı.

Kartal'ın odası şaşırtıcı derecede sadeydi. Kapının tam karşısında geniş bir çalışma masası, masanın arkasında, Kartal'ın oturduğu büyük ve geniş bir koltuk, çalışma masasının iki yanında ise kısa dolaplar vardı. Dolapların çekmeceleri tam kapanmamıştı ve içindeki kâğıtlar, tuhaf şekilli aletler ve ne olduğu tam anlaşılmayan farklı şekillerdeki nesneler çekmecelerden sarkıyordu. Oda koyu maviye boyanmıştı; odadaki tek ışık kaynağı ise çalışma masasında, diğer kâğıt küreklerle beraber süslü mumluklarında duran iki mumdu. Mumlar iyice küçülmüştü, yakında sönecek gibi duruyorlardı. Oda çok loş olduğu için ışıklarla donatılmış koridordan gelen Gül, gözlerini kısarak gözlerini bu yeni odaya alıştırmaya çalıştı. Hena ise hala rol yapmak zorunda olduğundan gözlerini uykulu birisi gibi hafifçe kapattı.

Koltuğuna rahatça yerleşmiş olan Kartal, belki de odanın loşluğu ve korkutucu havası yüzünden daha heybetli görünüyordu. Gece mavisi gözleri sakince Gül'ü ve korkudan titrediğini belli etmemeye çalışan Hena'yı izliyordu. Avını yakalamadan önce dikkatle her hareketini izleyen bir avcı gibiydi.

"Merhaba." Dedi Kartal sakince. Sesinin sakinliği iki kızı daha da korkuttu. "Seni dışarıdayken gördüm." Bakışları Gül'e odaklandı. "Beni akşamın bu saatinde rahatsız etme sebebini öğrenebilir miyim?" Ses tonu sanki, eğer iyi bir sebebin yoksa seni mahvederim diyordu sanki.

Gül'ün konuşmaya başlaması için dolaplardan birinde duran aynadan kendine kısa bir an bakması gerekti. Hala kızıl saçlı bir büyücü kılığındaydı. Kartal'ın onu tanımasının imkanı yoktu. Kartal'ın karşısında rol yapmak, dışarıdaki nöbetçi büyücülere rol yapmaktan daha zorlayıcı olsa da derin bir nefes alıp sesine öfkeli bir ton katmaya çalışarak konuştu: "Bu sihirbazı ormanda yakaladım. Karşılığında bir ödül talep ediyorum."

Kartal bu kez bakışlarını tamamen Hena'ya odakladı. "İlginç." Diye mırıldanarak asasını cebinden çıkardı ve Hena'ya doğrulttu. "Sersemletme büyüsü, değil mi?" diye sordu Gül'e, sanki markette gördüğü bir ürünün fiyatı doğrulamaya çalışıyormuş gibi olağan bir sesle.

Gül hemen atıldı: "Elbette! Hem de en güçlüsünden!"

Kartal gözlerini kısarak baktı Hena'ya ve ani bir hareketle asasını yan tarafındaki duvara savurdu. Asasıyla beraber Hena da bez bebek gibi duvara fırladı ve gürültülü bir şekilde çarptı. Gül zihninden neredeyse haykırdı: "Kıpırdama! Bu bir test!"

Duvara çarpıp yere düşen Hena elinde olmadan acıyla inlese de kıpırdamadan durdu. Kartal yavaşça ayağa kalktı ve yüzünde bir gülümsemeyle Gül'ün yanına doğru yürüdü. Gül soğukkanlılıkla Kartal'ı izledi.

"Gerçekten güçlüymüş." Dedi Kartal. "Açıkçası sersemletme büyüsünü bu kadar iyi yapan birisini uzun zamandan sonra ilk defa görüyorum."

Gül gururla başını dik tutsa da Kartal'dan sonraki hamlenin gelmesini bekliyordu.

"Ayrıca belki bilmiyorsun ama bu sihirbazın peşindeydim. Onu yakalamaya çalışıyordum. Neyse ki benim yerime birisi yapmış." Yüzündeki gülümseme solarken Kartal Hena'ya döndü. Asasını yine Hena'ya doğrultarak "Aves." Dedi. Hena yerden bir hayalet misali yükseldi ve havada öylece asılı kaldı.

Kartal, Hena'yı dikkatle izledi. Hena artık gözlerini tamamen kapatmıştı, Kartal'ı görmek istemiyordu. Kıpırdamadan duruyor, sanki baygınmış izlenimi vermeye çalışıyordu. Zaten o kadar korkmuştu ki istese de kıpırdayamazdı.

"Kulak misafiri olduğum kadarıyla..." dedi Kartal aniden, bakışlarını Hena'dan ayırmadan. "...Bu sihirbaz senin de asanı çalmaya çalışmış. Bu doğru mu?"

Ben HenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin