Bölüm 18: Umut ve Düşünce

6 2 0
                                    

Zümrüt nefes nefese kapıdan girdiğinde cevabını çoktan almıştı. Eğer geri dönselerdi babasının suratı bu kadar asık olur muydu? Onların seslerini çoktan duymaz mıydı? Kalbindeki o sıkıntılı acıyla kapıyı ardından kapattı.

Zümrüt bu sabah uyandığında annesi ve Hena çoktan gitmişlerdi. Babası Zümrüt'e onların köye doğru uçtuklarını gördüğünü söylemişti. Bu yüzden Zümrüt, onları görebilme umuduyla okula giden yolunu uzatmış ve köyden geçmişti ama ne bir peçeli baykuş ne de bir Anka kuşu görebilmişti. Gözünden kaçtığını sanmıyordu, ne de olsa bu sıradan köyde çok dikkat çekerlerdi. Zümrüt onları bulamayınca okula doğru yürümüş, yürürken de aklından teoriler uydurmuştu. Belki de görünmez olmuşlardı, Zümrüt onları bu yüzden görememişti. Belki de annesi Hena'yı hep göreve gittiği yere götürmüştü.

Hena Zümrüt'e annelerinden daha güçlü bir büyücünün varlığından bahsettiği ilk sefer inanamamıştı. İnanmak istememişti belki de. Ama şimdi, Hena ve Peri yokken, bu büyücünün varlığı ona o kadar da imkansız gelmiyordu. Kendi kendine itiraf etti: Peri güçlü olabilirdi ama bu, ondan güçlü birisinin olamayacağı anlamına gelmiyordu. Ve bu itiraftan sonra kalbindeki o minik sızı başladı.

Sınav haftası hala sürüyordu ama sınavlar bile Zümrüt'ün zihnini susturamamıştı. Teoriler üstüne teoriler, senaryolar üstüne senaryolar yazıyordu beyni. Zihnini boşaltmaya çalışsa da pek başarılı olamadı.

Dikkati dağınık olduğu için üç sınavın ikisinde başarısız oldu. Normalde en sevdiği ders olan Kuş Dili'ni bile ucu ucuna geçebildi. Öğretmenleri ona durmadan iyi olup olmadığını soruyorlardı. Zümrüt'ün yüzü okul çıkışına doğru soldu, omuzları çöktü.

"Gelmiş olacaklar." Diye mırıldanıyordu kendi kendine. "Ben eve gideceğim ve orada olacaklar. Üzüldüğüme değmeyecek."

En sonunda çıkış zili çaldı ve Zümrüt hızla sınıftan fırladı. Bir an önce eve dönmek ve Hena'yı ve annesini görmek istiyordu. Onun bu korku dolu halini görünce Hena'nın vereceği tepkiyi hayal etti. Büyük ihtimalle kıkırdayacak, Zümrüt'ün saçlarını karıştıracak ve "Sen de amma korkak çıktın." Diye alay edecekti. Bu düşünce onu biraz olsun sakinleştirdi. O sırada arkasından bir ses duydu:

"Zümrüt! Zümrüt!"

Hiç duraksamadan eve gitmek istese de yarı yolda duran Zümrüt arkasını dönüp ona seslenen kişiye baktı. Doğa'yı ona seslenen. Hena'nın okuldaki en yakın arkadaşıydı. Belli ki ona yetişmeye çalışırken koşmuş ve nefes nefese kalmıştı.

"Selam." Dedi Zümrüt, biraz donuk bir sesle. Endişeli görünmemeye çalışıyordu.

"Merhaba." Dedi Doğa. "Hena bugün okula gelmedi de, iyi mi diye soracaktım."

Zümrüt Doğa'ya uzun uzun baktı. Tüm gün boyunca sadece sınavlara girmiş, pek kimseyle konuşmamıştı. Bir an konuşmayı unutmuş gibi boş gözlerle Doğa'ya baktı. Ardından Doğa'nın ona tuhaf bir şekilde baktığını fark etti ve toparlandı.

"Şey... O... Annemle özel ders almaya başladı."

Doğa şaşırmış gibi ona baktı. "Gerçekten mi? Ne dersi, Kuş Dili falan mı?"

Zümrüt omuz silkti. "Bilmem."

"Şey... peki..." Bir an duraksadı. "Sen iyi misin peki? Yüzün solmuş. Pek kendinde değilsin."

Zümrüt boş ver dercesine elini salladı. "Sınav haftası ya, pek uyuyamadım." Diye yalan söyledi.

Doğa pek tatmin olmamış gibiydi, yine de başını salladı ve iyi akşamlar dileyerek oradan uzaklaştı. Zümrüt bir an onun arkasından bakakaldı. Ardından okul kapısından çıkıp merdivenleri tırmanmaya başladı. İlk başta yavaş yavaş çıksa da giderek hızlandı ve ne olduğunu anlayamadan koşmaya, merdivenleri ikişer ikişer çıkmaya başladı. En sonunda yeryüzüne çıktığında eve doğru koştu. O kadar hızlı koşuyordu ki evler ve insanlar bulanıklaşmıştı. Yolda birkaç kişiye çarptı ama umursamadı.

"Orada olacaklar." Diye düşündü. "Orada olacaklar."

Bu düşünce yavaş yavaş yalvarışa dönüştü. "Orada olsunlar. Lütfen orada olsunlar."

Nefes nefese eve vardı. Kapıyı çalmakla uğraşmadı, bunun için çok sabırsızdı. Elini kapı tokmağına uzattı ve sihirle açtı. Kapıdan eve girdi ve...

Orada değillerdi. Gelmemişlerdi. Eve dönmemişlerdi.

Acı içinde babasına baktı. Sanki babası da onun gibi düşünürcesine normalden daha fazla somurtuyordu. Gözleri Zümrüt'e bakıyor ama görmüyordu.

Zümrüt tek kelime etmedi, kalbindeki acı daha da artarken kapıyı ardından kapattı ve odasına yöneldi.

Ben HenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin