-2

538 62 11
                                    

san

kilisenin kapılarını açtık ve içeri girip ayakkabılarımızın takırdısının yankılandığı cehennemin içine doğru ilerledik.

yerlerimizi aldıktan sonra misafirlerimizin içeri girmesini beklemeye başladık. çok geçmeden kapı tarafından sesler duyuldu; içeri giren adam kısaca, ufak tefek biriydi. aceleyle oraya yönelen babama kaşlarımı kaldırarak baktım.

gelen adama dönüp gülümsedim ve eğilerek selam verdim. babam heyecanla atıldı. "bay jung!" yüzünde geniş bir gülümseme belirmişti. bay jung da benzer bir gülümsemeyle karşılık verdi.

el sıkıştılar ve kilise meseleleri hakkında olduğunu zannettiğim bir konuşmaya başladılar. dinlemekle ilgilenmediğim için gidip başka bir yere oturmaya karar verdim.

ben henüz uzaklaşamadan babam beni durdurdu. "san, kendini bay jung'un oğluna tanıt."

iç çektim ve söz konusu çocuğu görmek için arkamı döndüm, daha çocuğu bulamazken kendimi nasıl tanıtacaktım?

"burada." yumuşak bir sesin konuştuğunu duyduğumda biraz daha başımı çevirdim ve genç çocuğun gözleriyle karşılaştım. fara yakalanmış bir geyik gibi görünüyordu.

çok masum.

çocuğun görünüşü temiz ve düzenliydi, üstündeki her şey beyazdı. kıyafetleri biraz fazlaca iyi ütülenmişti, her hattı o kadar belirgindi ki, dokunsam eminim parmak ucum kesilirdi.

yüzü bir meleğinki gibiydi, gözünün altındaki güzel beni neredeyse nefesimi kesmişti. küçük çocuğun her yerini inceledim. görebildiğim kadarıyla pek kaslı değildi, zayıf yapısını kısmen eğlenerek seyrettim.

yoğun bakışımın altında rahatsız hissetmeye başladığını anlayabiliyordum, onu resmen gözlerimle becerdikten sonra çocuğa gülümsedim.

"merhaba ben san, rahibin oğluyum." elimi, sıkması için ona uzatırken konuştum. "ben jung wooyoung." elimi sıkarken cevapladı.

bir an için ellerimiz içiçe kalırken gözlerimi gözlerinde gezdirdim.

hafifçe güldü ve kimse görmeden önce elini çekti, gülümsedim ve başımı eğdim. iyi anlaşacağımıza emindim.

"şey, seninle tanışmak güzeldi." kısa bir sessizlikten sonra konuşmuştu. "evet, seninle tanışmak da oldukça güzeldi jung wooyoung." sonuna doğru fısıldayarak tamamladım cümlemi.

kilise artık kesinlikle daha iyiydi.

Take me to church [w.s] / türkçe çeviri.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin