-31

317 37 21
                                    

wooyoung ve san üzgün bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı. "buradan ayrılacak olmamız birbirimizi göremeyeceğimiz anlamına gelmez." diye fısıldadı san, küçüğün yüzünü ellerinin arasına alarak. "gelmez mi?" sonunda sesi çatlarken sessizce cevap verdi wooyoung.

bir bakıma- gelirdi. öğretmenler onları 7/24 izliyor olacaktı, san her gün doğruca eve gitmek zorundaydı, sınıftan gizlice çıkmaksa öğretmenler sizi asla yalnız bırakmadığında oldukça zordu. yapabilecekleri tek şey, düşüncesinden nefret etseler de, gece geç saatlerde buluşmaktı.

"hayır, sadece hongjoong veya yunho'ya... belki yeosang'a, onlarda takılıp takılamayacağımızı sorabiliriz." dedi san gülümseyerek, önündeki çocuğu teselli etmek için elinden geleni yapıyordu.

"evet ama san, baban seni doğruca eve çağırıyor. ne işe yarayacak ki?" küçük olan gözleri yaşlarla parlarken içini çekti. "wooyoung, bebeğim. bir yolunu bulacağız. o kadar zor olamaz."

wooyoung burnunu çekti, kollarını san'ın boynuna doladı ve onu sımsıkı kucakladı. küçük olan parmak uçlarında yükseldi, sonra geri indi- san'ın kaşlarını kaldırmasına neden olmuştu.

"ne?"

"yukarı."

san, wooyoung'un baldırlarının arkasına hafifçe vurmadan önce kıkırdadı, "tamam, zıpla."

wooyoung bacaklarını bir koala gibi san'ın beline doladı, hüzünle gülümsedi ona bakarken. "çok yakışıklısın, choi san."

"ve sen çok güzelsin, choi wooyoung."

wooyoung kıkırdadı, "komik değilsin."

"oldukça komiğim." diye yanıtladı san, yüzünde kendini beğenmiş bir ifadeyle. "ya gerçekten choi wooyoung olmak istersem? o zaman ne olacak?" diye sordu küçük olan, ses tonunda biraz ciddiyet vardı.

san bir an sessiz kaldı.

"hayır."

"hayır?"

wooyoung çatık kaşlarıyla baktı, erkek arkadaşının reddi onu biraz incitmişti.

"soyadını seviyorum, evlendiğimizde benim soyadımla değiştirmeni istemem."

san'ın evlenirsek değil de evlendiğimizde dediği gerçeği wooyoung'un kalbinin ters takla atmasına neden olmuştu, onların evlenmesinin düşüncesi imkansız görünse de.

"san, beni böyle korkutma."

san sadece gülümsedi, burnunu wooyoung'un boynuna sokup sürterken kıkırdadı.

"tuhaf tuhaf boynumu koklamayı bırak, gıdıklıyor."

san, daha da ileri giderek küçük bir ısırık verdi ve wooyoung'un şaşkınlıkla ciyaklamasına neden oldu. "uh-uh, yeter- indir beni!"

"hayır~"

"evet!"

"neden~" diye inledi san, wooyoung'a karşı elinden geldiğince somurturken.

"sinir bozucusun!"

san, wooyoung'u yere indirmeden önce gözlerini devirdi."ve siz çok güzelsiniz, bay choi."

"çekil!"

"olmaz!"

yunho ve yeosang banyo kapısının dışında dinlerken kıkırdadılar. çiftin anlamsız şakalaşmalarının tadını çıkarırken gözleri yaşarmıştı. "hongjoong'la beraber eşyaları mı toplasak?" diye sordu yunho, wooyoung ve san'ın atışmasından sıkılarak.

"iyi olur."

yatakların olduğu yere geri döndüler ve onlara dik dik bakan hongjoong'a özür dilercesine gülümsediler. "sizler... eşyalarınızı toplarsam, bana yardım edeceğinizi söylemiştiniz."

yeosang gergin bir şekilde güldü, "doğru...haha"

yunho'nun gözleri yataklarına kaydı, hongjoong gerçekten de eşyalarını toplamıştı- hatta wooyoung ve san'ınkileri bile. "ya bana ödeme yaparsınız, ya da sizi vururum."

"üzerimde hiç para yok!" yunho mızmızlandı.

"ikinci seçeneğe gidiyoruz gibi görünüyor."

yunho çığlık attı ve mutfağa kaçtı, arkasında korkmuş bir yeosang ve kızgın bir hongjoong bırakarak.

san ve wooyoung odaya geri döndüler, kaşları merakla kalkmıştı. "onun nesi var?" wooyoung, hongjoong'u işaret ederek yeosang'a fısıldadı.

"şey... onu herkesin eşyasını toplaması için bir şekilde kandırdık."

"aferin." dedi san, yeosang'ın sırtına hafifçe vurarak. yeosang dokunuşuyla neredeyse irkildi, nefret ettiğinden değil de, farklı geldiğinden. okulun "zengin ateşli hıristiyan çocuğu"nun gey olduğunu ve en iyi arkadaşıyla çıkacağını kim bilebilirdi?

san, yeosang'a gülümsedi, nihayetinde en yakın arkadaşıyla çıktığı için ona karşı daha sıcak davranmasının daha iyi olacağına karar vermişti. yeosang, gülümseme karşısında gözlerini biraz büyüttü ve sonra hızla yere çevirdi; san, ondan hoşlanmayan insanları dâhi diken üstünde hissettirebilirdi.

"bugün gideceğimize inanamıyorum." wooyoung içini çekti, küçük valizine doğru yürürken. "siz ne yapacaksınız?" diye mutfaktan seslendi yunho, hâlâ saklanıyordu.

"bir yolunu bulacağız." dedi san.

"danışmanlar, ailelerin bir saat içinde burada olacaklarını, sonra da bizi arayacaklarını falan söylediler," dedi yeosang, bavulunun son rötuşlarını yaparken. "tanrım... şimdiden mi?"

san, wooyoung'a doğru yürüdü ve yatağına oturdu, "evden sıvışalım."

"ne?"

"gizlice kaçalım ve görüşelim, üstesinden gelebiliriz."

wooyoung üzgünce içini çekti,"sadece babanın güvenini geri kazan... o zaman takılabiliriz." başını sallayarak onayladı san, "halledeceğim bebeğim."
.

hepsi isimlerinin söylenmesini bekliyorlardı. hongjoong çoktan çağrılmıştı, bu yüzden geriye dört erkek olarak kalmışlardı. yeosang ve wooyoung, yunho uyurken ve san erkek arkadaşının arkasında otururken, parmak savaşı oynuyorlardı. wooyoung'un ara sıra bağırması dışında oldukça sessizdi.

"jeong yunho!!" bir danışman kulübelerinin kapısını çalarak seslendi. yunho'ya bir yastık fırlattı san,"uyan, gitme zamanı."

yunho yavaşça ayaklandı, çantasını alıp herkesi kucakladı ve ayrıldı. çocuk bir tembel hayvan gibi dışarı çıkarken wooyoung kıkırdadı.

wooyoung ve yeosang parmak savaşlarına devam ederken, san kollarını wooyoung'a dolayarak oturmuş, onlar oynarken omzunun üzerinden bakıyordu.

"siktir!" wooyoung yeniden kazandığında sessizce küfretti yeosang.

"jung wooyoung !!"

wooyoung irkildi, adı bir danışman tarafından seslenilmişti. yavaşça kalkıp yatağına doğru yürüdü ve eşyalarını topladı.

san onu sıkı bir sarılışa çekti, "sonra görüşürüz, tamam mı bebeğim?"

"tamam..."

wooyoung, dışarı çıkmadan önce san'a hızlı bir öpücük verdi ve ailesinin arabasına doğru el salladı. "merhaba anne, babam yok mu?" dedi wooyoung arabaya binerken. "işte."

wooyoung anlayışla başını salladı.

kampı arkalarında bırakırken annesi arabayı sürmeye başladı.

'gizlice görüşmek o kadar zor olamaz... değil mi?'

***

selamlar efenimm,, aylar olmuş olabilir ama benden nefret etmeyin lütfn😔😔

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Take me to church [w.s] / türkçe çeviri.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin