33.Bölüm Kan Tutan İzler

6 2 20
                                    




Bölüm Şarkısı: Sarı Söz-Cihan Mürtezaoğlu

33.BÖLÜM "KAN TUTAN İZLER"

Bir evlat annesiz kalınca acıya bulanmış olabiliyordu.

Annesizlik bir çocuğun yaşadığı en zor tecrübeydi, yaralarını saracak bir insan yoktu.

Ben kendi yaralarımı kendim sarmıştım, annem yoktu, ölmüştü.

Ben kendim kalkmıştım ayağa, kanayan yaralarımı bir suyla akıtıp geçmiştim, acıdığı için ağlayamazdım ben, çocukluktu bu. Bende çocuktum.

Annemi bekledim ben yıllarca, onun beni kaldırmasını bekledim, bebeğimi kaybettiğimde beni sarmasını bekledim, abimin katilinin ben olmadığımı demesini bekledim. Ben çok bekledim ama o gelmesi, şimdi de gelmesin.

Onun gözleri bendeydi, benim gözlerim ondaydı.

Anne ve kızın kavuşmasıydı bu, hayır yüzleşmesi.

"Sen," dedim nefretle. "Sen birde ölmediğin halde karşımıza çıkabiliyor musun?"

Öfke doluydum, öfkem herkesi yakabilirdi.

"İz," dedi. "Kızım."

"Bana kızım deme!" diye bağırdığımda irkildi. "Kızın falan değilim ben senin, benim annem ben daha el kadar bebekken öldü, yalnız kaldım ben, yapayalnız kaldım ben daha on iki yaşındayken!" Üstüne doğru bir adım attım. "Sen yoktun, babam yoktu, abim yoktu! İstihbarat aldı beni, beni duygusuz bir it gibi yetiştirdiler, kalbimi değil beynimi kullanmayı öğrettiler, buz gibi sularda boğdular beni suyun altında bile nefes alabilecek kadar güçlü olabileyim diye!"

Anne, neden yoktun?

"Sen varya sen," bir adım daha ilerledim. "Sen anne değil kalleşsin, katilsin sen, kendi kızının, kendi evlatlarının katilisin!"

"Bir kere dinle beni," dedi. "Bir kere dinle."

"Senin ağzından çıkan tek bir kelime daha duymak istemiyorum." diyerek sertçe konuştum. "Benim için hiçkimseden ibaret değilsin, abim içinde öyle." Abim adına konuşmaktan rahatsız hissettiğim için ona baktım, gözleri dolmuş anneme bakıyordu. Gözlerinde geçmiş geçiyordu, aynı yerden yanmıştık, ikimizde annemizi kaybetmiştik.

"Anne," dedi abim. "Sen hayattasın." Acıyla haykırdı. "Sen ölmedin, ama ben seni gömdüm," gözünden bir damla yaş aktı. "Ben daha on beş yaşındayken hem seni hem babamı gömdüm, ölü bedenlerinize sarıldım."

"Anne!" diye bağırdı abim. "Yalan mıydı? Hiç mi acımadın çocuklarına, bu kadar mı vicdanını kaybettin?!"

Tam ağzını açacaktı ki abim tarafından susturuldu. "Konuşma," dedi. "Bu zamana kadar nasıl yoksan şimdi de olma."

Sancak bize gülerek bakarken Alper'in ona doğru koşup ona sertçe bir yumruk attığını görmek içime su serpti, belki yeri değildi ama onun acı çektiği her an içim rahatlıyordu.

"Orospu dölü!" Diye bağırdı Alper. "Sikeceğim oğlum seni!"

"Bu kuyruk acısı neden Alper?" Sancak gülerek kanayan burnunu tutunca onun nasıl bir ruh hastası olduğunu anlamaya çalışıyordum. "Yoksa kardeşinin geçmişte bağımlı olduğunu söyledim diye mi?"

"Deme lan!" Diye bağırdı Alper. "Benim prensesime öyle deme, bağımlı değildi o!"

"Kabullen," diyerek gülümsedi Sancak. "Senin orospu kız kardeşin bağımlıydı!" Alper avını gören aslan edasıyla hırlayıp Sancak'ın üstüne atlayınca onu kimse tutamadı. Alper yüzüne yumruklar atıyor, karnına ve kasıklarına acımasızca tekme atıyordu.

İzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin