she is my own sister

2.1K 151 81
                                    

Hayat hiçbir zaman sandığınız kadar güzel değildi.

Birileri mutluyken birileri hep
mutsuzdu.

Örneğin bazıları yoksuldu ve mutsuzdu.
Bazıları da zengin ve mutlu...

Bazen yoksul ama mutluydu insanlar.
Ama bazıları vardı ki zengin ve çok mutsuz.

İşte bu bendim.

Çok büyük bir villada üvey annem, üvey babam ve üvey kız kardeşimle birlikte yaşıyordum.

Ha birde, yüze yakın çalışan. Korumalar, aşçılar, temizlikten sorumlu olanlar ve dahası...

Hiç kimseyi sevmiyordum.

Kız kardeşim Yoona dışında herkesten nefret ediyordum.

Sırf bir an önce hem kendimi hem de kardeşimi bu iğrenç insanların içinden kurtarabilmek için istediğim bölümü seçip okumaya başlamıştım.

Hanyang Üniversitesi'nde Kimya bölümü son sınıf öğrencisiydim. Her şey mükemmel ilerliyordu fakat her zamanki gibi yine şanssızlık son senemde beni bulmuştu.

Üç yıldır ders işlemesine alıştığım Genel Kimya hocası değişmişti.

Ve yeni gelen kendini beğenmişten hiçbir halt anlamıyordum.

Burnu havada herifin tekiydi. Sınıftaki bazı öğrencilerden bile küçükken sanki yıllardır öğretmenlik yapıyormuş gibi hava atıyordu. Kendisi de hala öğrenci sayıldığının farkında değil gibi davranıyordu.

Zaten okuldaki tek bir insan tarafından bile sevilmezken birde bu yeni öğretmen(?) eklenmişti.

Sevilmiyordum çünkü bölüm birincisiydim. Sevmiyorlardı çünkü kıskanıyorlardı.

Ben olsam ben de beni kıskanırdım. Sonuçta herkes tüm sınavlardan tam puan alamıyordu.

Ama nefret etmek yerine yakın olup bilgi paylaşmasını sağlardım mesela. Beni sınava çalıştırmasını falan isterdim.

Ancak o aptalların derslerinden ve geleceklerinden daha değerli olan şey saçma gururlarıydı.

Sanki adam yiyorum ben.

"Abi, şu konuyu bana tekrar anlatır mısın annemler gelmeden? Anlayamadım."

Odamın kapısından kafasını uzatan kardeşime gülümsedim ve elimle gelmesi için işaret yaptım.

"Hâlâ karbon kimyası mı?"

Masum bakışlarıyla beni onayladıktan sonra parmağıyla kitaptan bir yeri gösterdi.

"Alkanlar ve Alkenler yeterince beynimi yemişti. Bir de Alkinler çıktı şimdi başıma."

Gülerek saçlarını karıştırdım. Daha yolun başında böyle düşünüyorsa organik kimyayı bırakmalıydı.

"Alkil var bir de."

Dalga geçercesine konuştuğumda ağlamaklı birkaç ses çıkarıp kafasını kendinden büyük test kitabına gömdü.

"Yok ben yapamayacağım. Bırakıyorum bu hayatı."

Kitabı masama bırakıp yanağımı öptükten sonra yatağımın üstüne çıkmıştı.

"Elveda abi. Bir tek seni sevdim bu hayatta."

Kendini yataktan bırakıp halının üstüne düştüğünde gülmemek için kendimi sıkmaktan az sonra patlayacaktım.

"Ya Yoona, delirdin mi? Halıya değil parkeye atlaman gerekiyordu."

Kafasını kaldırıp yüzüne gelen saçlarını üfledikten sonra onaylar şekilde başını sallamış ve ardından ayağa kalkmıştı.

chemistry, minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin