3

562 47 3
                                    

"İyi misin?" yorgun gözlerimle ona baktım, birkaç saniye cevap vermedim ama sonra yanıma oturdu. "İyiyim, neden sordun?"

"Yemekhanede çok rahatsız duruyordun da, o yüzden..." ona ciddi misin der gibi baktım. O da anlayıp gözlerini kaçırmıştı, "Jean ile yaptığınız gürültüden dolayıydı. Ne gerek vardı ki?" Eren gökyüzüne bakıp bana cevap verdi, "Üzgünüm ama Jean'ın söylediklerini aklım almıyordu. Bir korkak gibi kaçması çok saçma..." yine başlıyoruz...

"Onun da kendince sebepleri var Eren. Evet, yaptığı biraz bencilce olabilir ama burda korkmak en normal bulabileceğimiz bir olay. Orda da dediğim gibi, ikinizin de kendince haklı olduğunuz taraflar var ama bu kimsenin düşüncesini değiştirmez. Ne kavgayla ne de başka bir şeyle..." boğazımı temizledim. İnanın şu kafayla diyecek hiçbir şey bulamıyordum.

"Yine de bu çok bencilce." kafamı salladım. "Ona biraz zaman verelim belki fikri değişir. Ama çok küçücük bir ihtimal." güldük, Eren bana bakınca ben de ona baktım. "Fikrini değiştirmedin değil mi? İnsanlığın sana ihtiyacı var." kafamı salladım, "İhtiyacı olmasa bile katılacaktım zaten. Zırhlı titanı yok etmek için kendi canımı ortaya koyabilirim."

"Sen de oradaydın... Neden zırhlı titan?" gözümü kapadım. Ailem ile son anımda annemin bana dedikleri aklıma geldi, 'sen canavarsın' neden ki? Her gece düşünüyordum neredeyse, neden öyle dedi bana?

"Babamı benden aldı, kardeşimi benden aldı..." kardeşimin korkmuş yüzü aklıma gelince daha da sinirlendim. Bana bakıyordu "Abla, korkuyorum! Lütfen gitme." gitmeseydim belki de, hala yaşıyor olacaklardı ha? Annem yine de bırakıp gidecekti ama... onlar kalacaktı en azından. Gözlerim dolmuştu, insanların önünde ağlamaktan nefret ediyordum. Bu sanki beni küçük bir veletmişim gibi gösteriyordu. Bu yüzden göz yaşlarımın yanağımdan süzülmesine izin vermeden elimin tersi ile sildim.

"Anlıyorum, sen de sevdiklerini kaybettin. Sen nerede kaldın peki?" bu sefer gülümsemiştim. Nate... bana çok iyi bakmıştı. Onu özlüyordum. "Beni oradan bir asker kurtarmıştı, sonra sakatlanınca emekli olmak zorunda kaldı ve bu durumda benimle de ilgilenmiş oldu. Bana nasıl dövüşmeyi, kendimi sakin tutmayı ve hangi anda olursa olsun kendimle celişmemem gerektiğini öğretti." Eren daha çok meraklanmıştı, soru sormayı bırakmıyordu. "Nerede şimdi?" yüzümdeki gülümseme hüzünlü halini aldı, "Öldü." anında gözlerini açtı, "Ben, ben özür dilerim! Bilseydim-"

"Bilmiyordun Eren, sorun değil." Eren kızarmıştı. Şu an duygusal bir ortamdaydık ama bu nedense çok tatlı gelmişti. Yüzüme bakamıyordu bile, "Hey, Eren! Yüzüme bakabilirsin, utanılacak bir şey yok." yüzünü çok az göstererek cevap verdi, "H-haklısın~" Onun bu haline küçük bir kahkaha attım. Beni bu haliyle neşelendirmeyi başarmıştı. O da bana bakıp gülmeye başladı sonra.

"Eren." Gelen kişiye baktım, daha doğrusu kişilere, Mikasa ve Armin buraya doğru geliyordu. "Neden yemeğini bitirmeden çıktın?" diye sordu Mikasa. Armin de arkasından bakıyordu. "Yiyesim gelmedi." diye kısa bir cevap verdi Eren. Mikasa ve Armin de aramıza katılmıştı, "Freya, dış dünya hakkında ne biliyorsun?" Armin'e baktım, mavi gözleri ışık saçıyordu resmen. "Sadece içinde tuz olan göle benzer ama daha büyük olan bir şeyi duymuştum. Onu biliyorum." dedim gülümseyerek. Gözleri, onu andırıyordu.

"Umarım bir gün duvarların ötesine çıktığımızda orayı keşfedebiliriz..." dedi yıldızlara bakarken. Gülümsemem daha da büyüdü, "Umarım." dedim küçük bir fısıltıyla.

"Geç oldu, ben gidiyorum." dedim ayağa kalkarken, onlara el sallayıp yatakların olduğu yere doğru gitmeye başladım. Yolda yürürken Annie, Bertholdt ve Reiner üçlüsünü gördüm. Sürekli birlikte takılıyorlardı ama samimiyetleri o kadar yok gibiydi. En azından Annie için, sanki orada zorla tutuluyormuş gibi bir hali vardı. Çok da umursamayıp yürümeye devam ettim. Takıldığım taşla merdivenin korkuluğuna tutundum. Nereden çıkmıştı şimdi bu lanet? "Dikkat et Freya! Şu önüne bakmamazlığın başımıza bir iş açacak." Nate? Hemen arkamı döndüm, sanırım yanılmaydı. Seneler öncesini hatırlamıştım... "Ben düşmem Nate! Ben çok güçlüyüm, kendimi koruyabilirim." ben, ben o zamanki küçük beni gördüğüme yemin edebilirim. Adımlarımı yavaşlatıp durdum. Al işte! Gözüme dolan yaşlar durmak bilmiyordu. Ağlayacaktım,

Freya Meri A Legend | ATTACK ON TITANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin