Bir çatının üstünde durup içeriyi gözledi Freya. Adamın Armin'e yaptıklarını görünce sinirle yumruklarını sıktı. Rapor vermek adına Levi'ın olduğu çatıya yöneldi, "İçerisi nasıl gözüküyor?" diye sordu Levi. "Armin. Acele etmezsek kimliği ortaya çıkacak." Levi anlamıştı ne demek istediğini, "Anlıyorum..." Freya bir süre Kaptana baktı öylece. Sormak istediği bir şey vardı ama şu an o cesareti kendinde bulmuyordu. Levi üstündeki meraklı gözlerin sahibine baktı, "Sorabilirsin." dedi sadece.
"Geçenlerde yaptığımız konuşma hakkında... Bana anlatacağını söylemiştin ama bir türlü 'doğru' zaman olmadı." sonunda söyleyebilmenin rahatlığını hissetti Freya. "Şu anda da o doğru zaman olduğunu sanmıyorum velet." dedi keskin bir şekilde. Freya gözlerini tekrar binanın içinde gezdirdi. O adam hala Armin ile uğraşıyordu. "Daha fazla dayanacaklarını sanmıyorum." binanın dışından gelen kişilere baktı ardından, "Ve bekledikleri kişiler de geldi." Levi bir baş hareketi ile tüm takımı topladı ve yerlerini aldılar. Freya, Mikasa ve Levi saldırı pozisyonunu almışlardı. İlk önce Mikasa camı kırıp ortadaki adama saldırmıştı sonra da Levi devreye girip onun yanındaki ince, uzun adamı halletti. Freya da şişman olan adamın kafasına sert bir tekme atıp yere kondu. Hemen ardından indirdiği adamın üstüne çıkarak ellerini arkada birleştirdi. Jean da yanına gelmişti, "Gördün mü Jean? Yumruk yumruğa dövüş de önemliymiş." dedi. Jean'ın suratı sinir olduğu zamanki halini alınca Freya yanındaki Mikasa'ya baktı. Genç kız Freya'yı anlayıp Connie'ye seslendi, "Bu üçünden başka birileri var mı?"
"Hayır, başka kimse yok!" Mikasa anladığını belirtip adamın kıpırdamasını engelleyen kıza baktı. Freya adamın elinin kıpırtısını görüp oraya baktı, elindeki silahı görünce panikledi ama Sasha olaya el atıp adamın elindeki silahı oku ile vurmuştu. Freya o tarafa baktı, tam bir şey diyecekken Jean avazı çıktığı kadar bağırdı, "Mikasa'yı vurabilirdin!!" Freya Jean'a 'ciddi misin' bakışı atıp gözlerini devirdi. Sasha da bu dediğine şaşırmış olmalı ki bir şey diyememişti. Freya ona gözleriyle "hah! hala 'aşk kuşları' olduğumuzu düşünüyor musun?" bakışını attı. Sasha da onu anlamıştı tabii ki de. Adamı bağladıktan sonra sorguya aldılar, Freya Levi ve Mikasa'nın ortasında durmuş sinirli ifadesiyle adamın konuşmasını bekliyordu. "Bu serserilerin patronu sen misin?" diye başladı Kaptan. "Hayır! Ben sadece başkasının yerini dolduran, sıradan biriyim." Freya inanmamıştı tabii ki de bu dediğine, bu gibi insanların arkasına sığındığı ilk bahaneydi bu. Adam ve kız göz göze geldi, "Ah... sen onun bahsettiği kızsın." Freya kaşlarını çattı. "Ne?" adam gülümseyerek devam etti, "Bize anlattığı kadarıyla biliyordum ve hoş biri olacağını tahmin etmiştim. Ama bizzat kendim görünce..." Freya gözlerini sonuna kadar açtı. Yapabilse kusardı adamın tam üstüne, iğrenmişti bu sözlerden. Freya adama yöneldiğinde Levi onu durdurdu ve kendisi bağlı adama yumruk attı, "İğrençsin." sonra arkasındaki kıza baktı, "Sen git ve diğerlerine yardım et. Biz bunu hallederiz." Freya emri ikiletmeden takım arkadaşlarının yanına gitti. Armin'i görünce yaşadıkları aklına geldi, ne pis bir halk bu diye düşünmeden edemedi. Armin onu bu hale getiren adama doğru yürüdüğünde adımlarını hızlandırdı hemen, oraya gitme emrini veren de Levi idi. "Senin yüzünden bu hale geldim. Bir şey yapsana..." dedi iğrenç herif gülerek. Freya daha demin yaşanan olayın üstüne bunu görünce Armin'i bir kenera itip adama yumruğunu geçirdi, "Ben hallederim bunu." Armin şaşkınca ona bakarken Jean geldi yanlarına ve oğlanı omuzlarından tutarak ayağa kaldırdı. Freya yere düşen bezi alıp adamın ağzını sıkıca bağladı.
Trost'un duvarlarına geldiklerinde Levi Freya'ya döndü, "Sen ve Jean arabayı restore edin, birazdan orada oluruz." Freya emri alıp Jean'ın yanına gitti. Kolundan tuttuğu gibi de peşinden sürüklemeye başladı, "Ouch!" evet, eli ağırdır biraz. "Sakin olur musun? Kendim de yürüyebilirim." Freya suratına bön bön bakıp sertçe bıraktı kolunu, "İyi, yürü hadi." Jean Freya'nın bu hareketlerine anlam verememişti, gerçi hiçbir zaman anlamıyordu kızı. Genç kız kendi kenine konuşmaya başlamıştı, "Freya sonra konuşuruz, Freya sen git bu önemsiz şeyi yap, şu an zamanı değil... Ah, hadi ama! Ne zaman zamanı olacak!?" ayaklarını yere vurdu sertçe. Jean sonradan anlamıştı, Kaptan Levi'a sinirlenmişti. Ona sesini çıkaramadığından da Jean'a patlamıştı. Freya at arabasının bakımını yaparken bir anda durdu ve orada öylece dikilen oğlana baktı, "Direk gibi dikilecek misin yoksa yardım etmeyi düşünür müsün?" Jean onu daha fazla kızdırmamak için hızlıca yanına gitti. Zemini parçalanmış tekerleği çıkartıp yerine yenisini takarken merak ettiği şeyi sorup sormaması hakkında tartışıyordu kendisi ile. En nihayetinde kararını vererek ağzını açtı, "Freya, şu 'doğru zaman' hakkında konuşabilir miyiz artık?" dedi çekinerek. Genç kız bir anlığına dondu, böyle bir yerde sormasını beklemiyordu. Çıkardığı tekerleği yanına koyarken cevap verdi, "Peki... Ne bilmek istiyorsun?" Jean sonunda gerçekleri öğrenecek olmanın heyecanı ile ona döndü, "Nate. O nasıl öldü ve neden kaptana o gün öyle dedin?" Freya iç çekti önce ve rahat hissetmediğinden arkasını arabaya yaslayarak oturdu. Şimdi Jean tam önünde ona bakıyordu ve gelen güneşi kafası ile kapatıyordu. "Normal bir gün olduğunu sanıyordum, günlük rutinlerimizi yapmıştık. Gece olduğunda doğal olarak hava soğumuştu o yüzden ben de şömineyi yakmak için odun aramaya çıkmıştım... Hala pişmanımdır bu yaptığımdan. Herneyse, eve geri döndüğümde Nate'in yerde yattığını gördüm, ışıklar yoktu. Lamba patlamıştı sanırım ama ay ışığından birkaç şey tespit edebiliyordum o da Nate'in boğazından çıkan kanlardı. O sırada ne düşünüyordu bilmiyorum ama Jean..." dedi ve dolan gözlerini Jean'ın gözlerine odakladı. O kadar derinden bakıyordu ki kız Jean bile yaşamıştı sanki, neredeyse ağlayacaktı o da, "Onun bana... bana gülümsediğine yemin edebilirim." dedi burnunu çekip. Jean destek vermek adına kızın omuzlarından tutup sıktı iyice. Genç kızın devam edeceğini anladığında ellerini kızın elleri ile birleştirdi, "Neden kaptana öyle dediğime geleceksek, o sırada başka bir şey daha gördüm. Bir çift gözü ve lacivertimsi, keskin bakan gözleri vardı. Kısaca, kaptanın gözlerinin aynısıydı." Freya göz yaşlarını silip karşısındaki Jean'a baktı. "Kaptan Levi ile konuştunuz mu peki?" Freya başını iki yana salladı, "Hayır, sürekli vaktinin olmadığını söyleyip duruyor ve erteleniyor böyle olunca."
"Buna sinirlenmiştin demek..." düşünceli bir şekilde dedi Jean. Freya yaş dolu gözlerini takmadan gülümsedi, "Teşekkür ederim, birisine anlatmak iyi geldi." Jean da gülümsemesine karşılık verdi, "Böyle olunca bana patlamak yerine konuşabilirsin, ha?" Freya gülüşünü daha fazla genişleterek yanıtladı, "Üzgünüm ama öyle de hoşuma gidiyor." Jean kalkınca Freya'nın da kalkması için elinden tuttu ve kaldırdı. İkisi arabanın diger tarafındaki tekerlekleri hallettiklerinde takımın devamı geldi, bir planları vardı. Sasha Freya'nın yanına geçip kulağına fısıldadı, "Evet, hala aşk kuşları olduğunuzu düşünüyorum." dedikten sonra gülmeye başlayınca bu Reebs denen herif bile o tarafa bakmıştı, "Neye bu kadar gülüyorsun velet?" diye tısladı Levi. Freya yine aynı cevabı vererek konuyu kapattı, "Çok komik bir şaka yaptı da kendi şakasına bile gülüyor." genç kız Sasha'nın karnına dirseğini geçirince kız susmak zorunda kaldı. "Sasha, şakayı bana da söylesene." diyen Connie'ye inanamayarak baktı Freya. Sasha bunun üstüne bir daha gülecekken ona atılan korkunç bakışlar karşısında sustu sadece.
○○○
Takım almaları gereken adamları almışlardı, Hanji ve Levi o adama işkence çektirip sorgulamak için o odaya götürmüşlerdi. Takımın diğer bir kısmı ise ortak alanda duruyorlardı.
"Aaa!!" acı içinde haykırmalar, yalvarmalar... Connie gelen ses yüzünden kulaklarını kapadı, dayanamıyordu bu sesi duymaya. Jean da nedenini anlayamıyordu, Freya ise öylece oturmuş gelen çığlıklara bile aldırış etmiyordu. "Tanrım... Titanlara hep karşıydım ama ne olduğunu anlamadan, kimin düşman olduğunu bilemez hale geldim. Ellerimizi neden böyle bir olayla kirletiyoruz?" dedi Jean başını elleri arasına alarak. "Yapacak başka bir şey yok. Şimdi işi berbat edersek insanlık titanlar tarafından yok edilecek." dedi Eren. "Bence ortada ne düşman var ne başka bir şey..." dedi Freya. Herkes ona şaşkınca bakarken o devam etti, "Bir şekilde o titanlara dönüşen insanlar bile masum oluyor bu durumda. Bunu ne ya da kim tetikliyor bilmiyorum ama illa birilerini düşman diye adlandıracaksak bu o olmalı." Connie kulaklarını kapamayı bırakmış karşısındaki kıza bakıyordu şaşkınca, "Yani, sence duvarların dışında... Bizi bekleyen düşmanlarımız mı var?" Freya'nın yüzünde acı bir tebessüm belirdi, "Neden olmasın... Reiner ve Bertholdt'un sürekli bahsettiği memleket olsa gerek, hayallerinizi yıkmak istemem ama ben özgür olabileceğimiz konusunda şüpheliyim." genç kız Eren'e bakmıştı bunları söylerken, gözlerinden ilk defa her şey anlaşılıyordu şu an. Freya salmıştı içindeki duygularını, Eren de anlamıştı. Aklına kurduğu cümleler geldi, "İnsanların gözleri yalan söylemez ama senin gözlerine baktığımda karanlıktan başka bir şey göremiyorum." Eren biliyordu bir gün bu sözleri söylemekten pişman olacağını. Freya geri ruhsuz halini alıp konuyu değiştirdi, "Herneyse, şu anda hepimiz birer isyancıyız. Dua edelim ki başarısız olmayalım, yoksa şehrin ortasında kellemizi alırlar."
"Ne de olsa bir asırdan fazladır kurulu olan bir düzeni değiştirmeye çalışıyoruz..." dedi Armin. Kafasını yasladığı kollarını çözüp dik oturdu. "Önümüzde bir örnek yok ama toplumu bizim yanımıza çekecek şeyler yapmaya sarfetsek? Titan baskınlarının yarattığı kaotik ortamdan faydalanmalıyız. Suçu hükumetin üstüne atıp toplumu ayağa kaldırırsak, belki başarabiliriz.
Bu yaşanırsa eğer, silah namluları halka yönelir ve her türlü trajedi yaşanır. İnsanlığı göz önüne aldığında elden bir şey gelmez. Olur da oluşacak büyük bir olayın sorumluluğunu Askeri Polisin ya da hükumetin üstüne yıkarsak bizler, Keşif Birliği olarak, sahneye birer kahraman gibi girip bizim gerekli olduğumuz gerçeğini perçinleyebiliriz. Bu sayede toplumu rahatça kandıra-" Freya hariç hepsi Armin'e korkuyla bakıyorlardı, Freya ise gülüyordu. "İyi bari, tek karamsar ben değilmişim." dedi sesli bir şekilde. Diğerleri bir ona bir Armin'e bakarken Jean konuştu, "O sapık seninle oynayınca mı böyle oldun çıktın?" Eren ise normalmiş gibi karşılık verdi, "Yok yok, Armin hep böyle aldatıcı, karanlıktı."
"Ben kesinlikle böyle bir çocuk yetiştirdiğimi hatırlamıyorum." dedi Mikasa araya girip. Armin bunun üstüne gülerek karşılık verdi, "Ama... hepimiz çoktan birer suçlu olduk. Düşmanlarımız bizi yemeye çalıştığı için değil, düşünce tarzlarımız farklı olduğu için düşman. Eğer Freya'nın dediği gibi duvarların dışında öyle bir yer varsa olsa olsa onlar düşmanımız olabilir. Basitçe, sadakatimizin bulunduğu yer farklı. Bundan sonra bu sebeple, başkalarının canını alabiliriz. Bizler iyi adamlar değiliz artık..."
○○○
Taslakta çok az bölümüm kaldı, azcık arttırıp atacağım. Birkaç gün bölüm gelmeyebilir ama erwin ficini de salabilirim yakında he
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freya Meri A Legend | ATTACK ON TITAN
Fanfiction"Sen canavarsın! Benim kızım olamazsın." dedi korkmuş kızın annesi. O daha 11 yaşındaydı ne anlayabilirdi ki bu cümlelerden? Hem duvarlar daha yeni yıkılmıştı. Panik halindeydi ikisi de, bu yüzdendir diye düşündü küçük kız. Annesi ondan uzaklaşmasın...