Artık kontrol tamamen Phoebe’nin elindeydi, kendisi düşünüp ona göre hareket ediyordu. Freya ise sadece izliyordu, durdurmuyordu bile. Sol gözü de Phoebe’nin olaya el atmasından dolayı sürekli parlıyordu, hiç sönmüyordu. İkisi çatıya indiklerinde dövüş hala devam ediyordu, Levi arkadan kıza ne kadar bağırsa bile takmıyordu. Kenny ve kız durunca adam konuştu, "Freya, değil mi?" sol gözü parlamayı sürdürürken sinsice güldü kız, "Normalde evet, şu an hayır."
"Ah... küçük kız... eğer o gün orada olsaydın çok sevgili Nate ölmek zorunda kalmazdı. Son anında bile seni koruyordu." Freya'nın öfkesi daha fazla alev aldı. Kenny çatıdan aşağı atlayıp kaçtığında hızlıca gözden kaybolmuştu, istediği şeyi elde etmişti. Freya kontrolü kaybetmişti ve Phoebe ortaya çıkmıştı bu sayede. İstediği de buydu zaten. Freya orada öylece dikilirken arkadan gelen kişileri fark ettmesiyle çapını bir binaya fırlatarak uçmaya başladı. Bir o yana bir bu yana giderken onu takip eden birlikler de ateş ediyorlardı. "Kahretsin." her bir kurşunların darbesinden sakınıyordu, dört beş insan olmasından kaynaklı diğerinin mermi doldurma süresinde bir diğeri atıyordu. Freya da kaçmak da zorlanıyordu ancak birkaç darbe alsa bile hızlıca kaçıyordu. Aklına bir plan geldiğinde onların fark etmediği bir zamanda bir yere saklandı, çok umudu yoktu bu planın işlemesinde ama deneyecekti yine de. İzini kaybettirdiğinde olanları izledi, Kaptan Levi'ı takip ediyorlardı bu sefer. Freya onlardan kaçtıysa Levi onların mezarını kazardı bile. Kaptan bir dükkana girdiğinde ardından Kenny girmişti. Freya içeride neler olduğunu göremiyordu fakat diğer her şey çok net anlaşılırdı. Dükkandan dışarı bir sandalye fırlatılınca fırsatı yakalayan genç kız çatıdaki adamlara saldırdı.
"Sen nerden çıktın be!?" Freya tipik gülümsemesini takındı yine, korkunç gözüküyordu ama bu işine gelirdi. Karşısındaki insanları onun tarafından öldürülmek için sıraya girmiş kurbanlar olarak görüyordu. İlk kurbanını boğazını keserek halletti, bir diğerine ilk önce tekme attı sırtı yere değdiği anda kılıcı boğazına geçirdi, üçüncü kurbanı ona doğru koşacakken Freya zahmete girmesini istemeyip o tarafa uçarak gövdesini kesti. Öldürdüğü imsanlardan gelen kanlar gömleğini kaplamıştı, Freya tabii ki de bunu takmadı.
Kenny tam karşında, öldür onu!
Genç kız içindeki sesi dinledi, Kenny her şeyden habersiz etrafa bakarken Freya bacadan bacaya atlayarak ona ulaştı. Kenny ona doğru gelen kızı görünce silahını çıkardı ama Freya daha hızlıydı. Silahı tutan ellerini kavrayıp üstünden atlarken ölümcül bakışlarını Kenny'e yöneltti. Olayın şoku yüzünden suratı her ifadeyi alırken kız yere indiğinde bacağına bir tekme attı. Kenny'nin yere düşmesi ile Freya onun üstüne çıktı. Silahını alıp bir kenara fırlatırken Levi onları gördü, "Freya!" genç kız sanki kendini dünyaya kapatmıştı, hedefi sadece üstünde durduğu Kenny idi. Yumruğunu onun suratına geçirdi, sonra bir diğerini, bir diğerini... Vurdukça rahatlıyordu, aklına Nate'in ölümü geliyordu.
"Ne yapıyorsun?" tanıdık birinin sesini duyması ile atacağı bir diğer yumruk havada kaldı, "Nate?" kulaklarında işitmişti o iç ısıtan sesini. Şu an içinde olduğu durum her ne kadar berbat olsa da onu mayıştırmıştı. "Bu tutumundan vazgeçmeni istiyorum hemen." Hayır! Sakın. Burnunun dibinde duruyor, öldür onu. Freya üstüne oturduğu adamı bıraktı, sırtını bacaya dayadı. "Freya, lütfen..." gözlerini kapadı sıkıca genç kız, ağlıyordu. Nate'i öldüren kişinin önünde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Nate kırmızı çizgisiydi, kimin önünde ağladığı umrunda değildi bu yüzden.
Freya hayır! Bunca adamı boşuna mı öldürdün!? Ha!?
Kes sesini Phoebe. Titan olman umrumda değil, sus artık!
Kontrolü bana geri ver!
Hayır.
Hadi, ver!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freya Meri A Legend | ATTACK ON TITAN
Fanfiction"Sen canavarsın! Benim kızım olamazsın." dedi korkmuş kızın annesi. O daha 11 yaşındaydı ne anlayabilirdi ki bu cümlelerden? Hem duvarlar daha yeni yıkılmıştı. Panik halindeydi ikisi de, bu yüzdendir diye düşündü küçük kız. Annesi ondan uzaklaşmasın...