23

171 14 3
                                    

Levi ve takımı A.P üssüne sızmış ve oradan bir adam almışlardı, sorgulamak için. Ormanın içinde geçen birkaç dakikalık gergin diyaloglardan sonra sonunda güzel haberler alınabilmişti, "Ayrıca, Keşif Birliği aklandı ve yaptıklarınız meşru müdafaa olarak görüldü. Kraliyet ve yönetim artık Başkumandan Zeckley'in kontrolü altında. Bu da demek olabiliyor ki yeniden özgürüz." Hanji'nin biten sözü ile tüm takım bir kağıda bir de birbirlerine baktılar, sanki kendilerini anlamışlar gibi senkronize olup aynı anda çığlığı bastılar. Jean, Freya'nın üstüne çullandığında kız sesini çıkarmadı, anın keyfini çıkartıyordu sadece. O da içindeki tüm stresi bir kenara koyup sevinmek istemişti.

Jean'ın üstünden kalkmasıyla üstündeki tozları sildi Freya, Hanji'nin lafa başladığını duyduğunda ise tüm dikkatini oraya verdi, "Eren ve Historia'nın nerede olduğuna gelirsek, bir ipucumuz var. Bir kesinliği olmadığından burayı kontrol etmekten başka şansımız yok."

"Niye oraya götürsünler ki?" Freya elindeki haritaya bakarken sordu. "Maria Duvarı yıkıldığı zaman Reiss ailesi bir kilisede gelecekleri için dua ediyorlarmış ancak haydutlar kiliseye girip yakıp yıkmış. Ayrıca haydutlar bulunamamış. Reiss ailesinin orayla özel bir bağı var, bunu çözmek için oraya gidiyoruz." Hanji sözünü bitirdiğinde at arabasına doğru yol aldı, tüm takım onu izleyip arabada yerlerini buldular. Araba geniş olduğundan ekibi rahatlıkla almıştı içine.

Freya Mikasa'nın yanında yerini bulmuştu, genç kız Jean'ın bakışlarını hissedebiliyordu. Ama şimdi ne zamanıydı ne yeriydi. Eren'in yenilebilecek olmasından kaynaklı Mikasa çok gergindi, Freya ondan gelen enerjiyi doya doya hissediyordu. Aklına adamın dedikleri geldi, Kenny Ackerman... "Mikasa," adını duymasıyla Freya'ya döndü, "Kenny ile aranızda bir kan bağı var mı?" her ne zaman ondan bahsetse gözü kararıyordu, hiçbir şey göremez hale geliyordu. Şu an da o anlarda biriydi, bir 'evet' kelimesini duysa çıldıracaktı. "Bilmiyorum, Ackerman ailesi çok zulme uğramıştı ve dağların derinliklerine kadar kaçmıştı, annem olarak gördüğüm kadın için de aynı şey geçerliydi. Genetik olarak annem değildi, babamı da bilemem." konuşmayı duymuş olan Levi hemen bir soru yöneltti, "Daha önce, içinde bir yerlerde uyanmış bir gücün varlığını hissettin mi Mikasa?" kız duyduğu soruya şaşırmıştı belli ki, birkaç saniye bir şey diyememişti.

"Hissettim."

○○○

"İçeri girdiler! Ateş edin!" Keşif Birliği her zamanki havalılığıyla giriş yapmıştı, yanan okların gaz dolu varilleri vurması ile çıkan dumandan faydalanıp Freya polislerden birini indirdi. Arkasından Mikasa gelmiş ve Freya'nın ona bıraktığı kişiyi halletmişti. Kendisine doğru gelen iki askeri fark etmesiyle refleksleri harekete geçti, birinden gelen tekmeyi altından uçarak kurtulduğunda kılıçlarını adama sapladı. Ona silah doğrultmuş kıza kısaca gülümsedi ve kellesini aldı. İçindeki Phoebe bundan zevk alıyordu, gözleri parlamaya başlamıştı bununla. Şu anda fişeği ateşlemesi gerekiyordu kendini dumanla kapatmak için ama buna zamanı yoktu. Önünden ona doğru gelen üç kişiyi bu şekilde haklayamazdı, ona yardım edebilecek kimse olmadığından etrafı gözledi hemen. Düşmekte olan bir kristalin parladığını gördüğü anda Sasha'nın olduğu tarafa gitti. Planı vardı, biraz iğrenç olabilirdi ama kurtulması gerekiyordu. Ekipteki diğer askerlerin sıktığı fişeklerden faydalanarak hızlıca yol alıyordu. Sasha'nın görüş alanına girmesiyle bağırdı, "Sasha yayını bana at!!" kız ilk ne yapacağını anlamasa da ona söylenen sözü yerine getirdi. Freya tam üstünde durup yayı kızın ellerinden aldı, aldığı iki oku yaya geçirdi ve nişan aldı.

"Unutma, okçulukta sakinlik önemlidir. Nabzını düşür ve odaklan, hedefin tam önünde, onu vurabilirsin Freya..."

Derin nefes al...

Freya Meri A Legend | ATTACK ON TITANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin