"G-gördüklerim doğru mu?" dedim önümde duran ziyafete şaşkınlıkla bakarak. "Bi vursana bana Freya." Jean'ın dediğini yapıp kafasına vurdum, biraz sert kaçmış olmalı ki kafasını tutarak sinirle bana baktı. "Sağ ol, gerçek olduğunu fazlasıyla anladım!" tepkisine gülüp önümde oturan Sasha'ya döndüm. Ahh... Hiç iyi şeyler olmayacak.
"AAAAA!!!"
"SASHA DUR!" Connie, ben ve Jean anında ayaklanıp tüm eti ısıran Sasha'yı tutmaya çalıştık, aman bu ne güç? Ağırlık kaldır desek bu kadar kullanmaz gücünü. "SASHA SAKIN OL TANRI AŞKINA!!" her ne kadar bağırsam da bir işlevi yoktu, gözünden salya fışkıracaktı neredeyse.
"Vuaaa! Beni yiyor! Beni yiyor! Beni yiyor!!" karşımda duran manzara o kadar komikti ki yardım etmeyi bırakıp gülmeye başlamıştım. "Freya! Ne gülüyorsun, kurtar beniii!!" Jean'ın bana yalvarışlarına aldırmadan kahkaha atıyordum, bağıra bağıra hem de. "B-bekle bir saniye-" yine kahkaha "Durduramıyorum-" Jean bir şekilde kurtulup Sasha'dan epeyce uzak bir yere çekilmişti. "Keşif Birliğinde et de mi yenmiyordu?" Marlo'nun sorusuna gelen yanıt ise Sasha'nın sert mi sert yumruğu olmuştu. Dönüp Eren'e fısıldadım, "İyi vurdu he." gözlerini Sasha'dan ayırmadan kafasını salladı. "Freya, gel de yardım et! Bağlayalım şu manyağı!" Connie'nin sesi ile hemen o tarafa gittim, Sasha azcık da olsa sakinleşmişti. Acımadan edememiştim doğrusu, et en sevdiği şeydi sonuçta ve aylardır yemiyorduk. Sasha'yı düzgünce bağladıktan sonra kulağına eğildim, "Merak etme, sana da ayıracağım." gözleri mutlulukla parlarken bağlı olan ağzından sevinç çığlıkları atıyordu. Masaya geri dönüp etten birazcık yedim ve gerisini Sasha için ayırmaya başladım.
Bir yanımda Eren bir yanımda Jean varken yemeğe odaklanmak zor oluyordu ne yalan söyleyeyim. Biri laf attı mı başlıyorlardı ve durduran kişi de ben oluyordum ne yazık ki, millet bu görevi bana uygun görmüştü.
Yerimden yavaşça kalkıp Sasha'nın yanına gittim. Şükürler olsun ki herkes yemeğine gömülmüştü ve kimse beni görmemişti, "Sasha, şimdi ağzındakini çıkaracağım ama bağırmayacağına söz ver." deyip bekledim, bir onaylayıcı hareket göstermesi için. Hızlıca kafasını sallarken ağzını açtım, "Freya sen harika bir şeysin!" dedi kısık ses ile. Sözümde durduğunu görünce güldüm ve etten bir tane alıp Sasha'ya yedirdim. "Et cidden çok güzelmiş, bundan yemeseydin vicdan azabından ölürdüm sanırım." dedim diğer bir lokmayı verirken. Çok hızlı yiyordu, birini bitmeden diğerini versem bile hızlıca yerdi.
"Teşekkür ederim." dedi son lokmasında. "Rica ederim, şimdi senin ağzını yeniden kapamalıyım. Üzgünüm" dudak bükerken kapadım ağzını. Tabağı da alıp eski yerime geçtim. Bir konuşma içerisindelerdi, beni fark etmedikleri için çok mutluydum ama hayat beni yine şaşırtmayarak yanılttı. Eren'e doğru döndüğümde hafif kaşlarını çatmış bir şekilde bana baktığını gördüm. Eren salak olabilirdi ama o kadar değil. Anlardı, sadece gülümseyip önüme döndüm.
Ben yokken geçen konuşmayı dinlediğim kadarıyla Jean yine Eren'e laf sokuyordu.
"Ama hepsinden en işe yaramaz olanı sadece nasıl suçlayacağını bilen intihar manyağı." dedi Jean gülerek. İşte başlıyoruz...
"Jean... Kimden bahsediyorsun?" bana doğru yaslanan Jean'ı üstümden atmaya çalışırken Eren'e baktım göz ucu ile. Bir kere de karşılık verme be çocuk!
"Başka kim olabilir ki? Sen intihar manyağı." kaşınıyordu ama...
"Aslında, ben bir şey keşfettim. Ben çok normal bir insanım, biliyor musun? Yani eğer bana bunu söylüyorsan bu seni korkak yapar, Jean" Sıçtık... Kendimi tutamayıp gülmüştüm, bu tabii ki de Jean'ın sinirini bozmuştu.
Eren bana baktı ilk önce. Ben de ona dönünce anlamadığım bir şekilde kızarmıştı. Seslice nefes verdim ve bu, Jean ve Eren ikilisinin ayağa kalkıp kafa kafaya gelmesini tetikleyen şeydi.
"Sen kendini çok aştın, seni domuz boku!" domuz boku!?
"Yelendeki kılları uzatmaya mı çalışıyorsun, at suratlı!" Eren'in bunu demesiyle kaşlarımı çattım. Öfke kontrolu yok muydu bu çocuğun? Gerçi Jean'ın ondan farklı olduğu söylenemezdi. Ikisi de patlamış bir bomba gibiydi.
"Yüze yumruk olmasın lütfen." dedi Connie kenardan. Ona bakıp gülmüştüm. "Ee kim kime yatırıyor o zaman?" dedim elimi masaya vurup. "Jean için etimden iki parça veririm." dedi Marlo. Armin tedirginlikle bana eğildi, "Onları durdurmayacak mısın?" yaptığım tek şey omuzlarımı silkmek olmuştu. İstesem kavgayı durdururdum, bunu herkes çok iyi biliyordu ama tadını çıkarmak istiyordum. Yavaşça Mikasa'ya baktım ve göz kırptım. Mikasa anlamıştı, yüzüne bir gülümseme koyup onları izlemeye devam etti.
Eren Jean'ın karın boşluğuna yumruk atınca ilk endişelenmiştim ama sonradan onun daha sertini attığını hatırlayınca izlemeye devam ettim.
"Seni piç!" deyip bir yumruk da Jean Eren'e atmıştı. Herkes "Ona göster gününü!" diye bağırırken ikili hala kavga ediyorlardı.
İkisi de dövüşmekten yorulmuşken millet hala tezahürat ediyorlardı. Saçma bir olaydan bu kadar ileri gideceklerini tahmin etmemiştim ilk ama sonra onların Jean ve Eren olduğunu hatırladım. Ikisi de aynıydı aslında. Ama bunu Jean'a söylesem benimle bile kavga ederdi.
"Oi."
"Oh Tanrım..." dedim gelen kişiyi görünce.
Kaptan, Jean'ı bir köşeye Eren'i de diğer bir köşeye tekmeleyip konuştu, "Biraz fazla coştunuz siz." kusan Jean'a baktı, "Şu pisliği de temizleyin, sonra yataklara."
"Anlaşıldı!"
○○○
O kadar fazla şey oluyor ki yetişemiyorum artık. mangadan ilerlediğim için çok zor ve cok fazla okunma olmadığından isteğim kaçtı. su anda kendi kurgumu yapıyorum, taslakları oluşturmaya başladım bile. bunun üzerinde de uzun zamandır düşünüyorum aslında. güzel bir kurgu olduğunu düşünüyorum. belki bir süre sonra yayımlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freya Meri A Legend | ATTACK ON TITAN
Fanfic"Sen canavarsın! Benim kızım olamazsın." dedi korkmuş kızın annesi. O daha 11 yaşındaydı ne anlayabilirdi ki bu cümlelerden? Hem duvarlar daha yeni yıkılmıştı. Panik halindeydi ikisi de, bu yüzdendir diye düşündü küçük kız. Annesi ondan uzaklaşmasın...