Freya Meri A Legend | ATTACK ON TITAN

18

"Temizleyecek çok vaktiniz vardı halbuki..." dedi Yüzbaşı hayal kırıklığı içinde. Levi, Connie ve Freya Erenlerin temizlemekle görevlendirildiği eve gelmişlerdi. Ama görünen oydu ki, becerememişlerdi. Ya da Levi çok titizdi. "Neyse, bu konu hakkında sonra konuşuruz. Şimdi, durumumuzu tartıp ne yapmamız gerektiği hakkında konuşacağız. Bu kısa zamanda çok sey oldu ama ana hedefimizden sapmadık. Diğer bir deyişle, Maria Duvarını kapatırsak iyi olacak." Armin'e bakarak devam etti, "Hey Armin, eğer işler yolunda giderse duvardaki deligi kapatabiliriz diyordun. Anlatsana tekrar şunu." Armin okyanus misali gözlerini şaşkınca Yüzbaşına çevirdi, "Duvarlar görünüşe göre, bir şekilde vücutları sertleşmiş olan titanlardan oluşuyor eğer bunu Eren de yapabilirse o deliği kapatabiliriz. Eğer, bu yapılabilirse daha önceki planlardaki gibi vagonlarla malzeme taşımaya gerek kalmaz. Böylece planlarımızı sadece hedefin olduğu yere, gece zamanı ulaşmaya yoğunlaştırabiliriz." susup bekledi biraz, sonra da arkadaşlarına baktı, "Bu planları işleme koyabilmek bir günden az vakit alacaktır." Freya, bu küçük oğlanın sunduğu plana ağzı açık kalmıştı. Kendini toparlayıp konuşmaya başladı, "Evet, yapabiliriz belki. Bu plan uçuk ya da kaçık olsun, fark etmez. Gerçi, şu an her şey Eren'e bağlı..." deyip karşısındaki oğlana baktı. Eren Freya'ya hiç cevap vermeyip birbirlerine bakışlarından anlaşmaya çalıştılar. Freya yalvarıyordu sadece, Eren ise bundan emin olmayarak bakıyordu ona. E tabii, bu kadar yükü üstlenmek de kolay değildi ayrıca. "Ee Eren?" diye sordu Yüzbaşı ortamdaki sessizliği bozarak. "Evet, anlaşıldı." dedi Eren kısaca. Levi, Hanji'ye bakıp ekledi, "Duydun onu Hanji, yapmak istiyor bunu. Sana artık buna uygun bir deney alanı bulmak kalıyor." dedi Levi arkada oturan Hanji'ye dönerek. "Evet, hayatta kaldığım sürece bu benim sorumluluğum altında."

"Ha?"

"Garnizonların şu an duvarların içinde çok dağılımı bir şekilde devriye gezmesi duvarların içindeki şehirlerdeki güvenliği azaltıyor. Böyle giderse iç düzenin korunması zor olacak." Hanji kafasını normalinden daha fazla eğerek devam etti, "Maria duvarı alınmalı, buna hiç olmadığı kadar inanıyorum. İnsanların birbiri ile kavga etmesine sebep olmayacak bir dünya yaratmak istiyorum." son cümleye takıldı Freya, insanların kavga etmediği bir dünya... İmkansız gibi geliyordu ona bu. "Eren'in güçlerini test etmede vakit kaybetmek istemiyorum. Ve ayrıca bu titan dönüşümünün diğer yollarını da araştırmalıyız. Artı, Eren'in diğer titanları kontrol edebilme gücü olma ihtimali de var... Eğer bu doğruysa insanlık için sonunda bir ışık gözükmektedir. Bu yüzden hızlıca işe koyulmalıyız. Fakat..." dedi sözünü bitirmeden. Freya onun neden bu kadar umutsuz olduğunu düşündü. Geldiklerinden beri bi halleri vardı ama kimse anlayamıyordu. Freya tek bir şey anlamıştı, işler yolunda gitmiyordu. "Eren'in bir süre daha gözden uzak olmasını istiyorum." dedi Hanji tek tek. Herkesin ağzından bir ses çıkarken Yüzbaşı Levi susturdu takımı, Hanji konuşmaya devam etti, "Şey, durum düşündüğümüzden daha karışık." Freya ona bakan gözlerini önündeki masaya çevirdi ve üstünde ellerini birleştirdi, "Ne zaman olmadı ki?" dedi kendi kendine. Ama Hanji ona yakın olduğundan duymuştu, birkaç saniyeliğine baktı ve hafif bir tebessüm belirdi yüzünde. Sonra aklına ne geldiyse artık, hemen geri silinmişti.

"Hadi ama... Buraya geldiğinizde beri bekliyoruz ve bu kıçınızın ucuna geldiği halde sıçmamak için kendinizi sıkmaya benziyor. Neden sıçamadığınıza gelirsek, söyle Hanji." dedi ve gözlüklü kadının konuşmasını bekledi Levi. "Papaz Nick öldü." dedi hızlıca. Bunu, diyeyim de kurtulayım artık, der gibi söylemişti. "Ne!?" Freya bekliyordu aslında öleceğini ama bu kadat hızlı olur diye düşünmemişti. Hanji bu sefer takıma bakarak konuştu, "Trost bölgesinde bulunun askeri tesislerin birinde ölü bulundu. Ölüm nedeni bilinmiyor ama o öldürüldü!" kendinden çok emindi Hanji. Ki diğerleri de böyle tahmin ediyordu. Papaz Nick öldürülmüştü. "Aptallık ettim, onu duvar dinindekilerden korumak için askeri tesislere yerleştirdim ama... Askeri Polisleri kullanacakları hiç aklıma gelmemişti. Onun ölümünden ben sorumluyum." dedi dişlerini sıkarak. "İşkence." dedi Freya düşünceli bir şekilde, devam etti. "Öğrenmeye çalıştıkları şey..." Freya'nın yarım kalan sözünü Armin tamamladı, "Bize ne kadar anlattığını bulmaktı, değil mi?" Freya'ya baktı. Genç kız masmavi gözlere bakıp kafasıyla onayladı yavaşça. "Büyük ihtimalle duvar dini ile Reiss ailesi arasındaki bağı söyleyip söylemediğini, ayrıca Eren ile Historia'nın yerini öğrenmeye çalışmışlardır. Ve belki de Freya..." Freya keskin gözlere baktı, Levi'ın gözleri genç kızı ezip geçerken Freya düşündü, 'konu bana nereden geldi?' Freya ruhsuz gözlere odaklandığında seneler öncesini hatırladı. Nate... Önünde yatan ve boğazından oluk oluk kan akan adam. O yakışıklı adamın suratında son nefeslerini verirken bile bir gülümseme vardı, Freya hep bunun sebebini öğrenmek istemişti. O zamanki Freya karanlıktan çok değer verdiği insanı öldüren kişiyi görememişti, sadece gözlerini. Ve o gözlerin bu gözler olduğuna adı kadar emindi, kalıbını basardı. "Doğru, sana Eren'in mahkemesi olduğu zaman şeytan diye seslenmişti... Nedenini hala anlamasam da Askeri Polis de oradaydı ve bunun üzerine düşünmüş olmalılar." diyen Armin'e bakmadı bile Freya. Şu an tek odağı biraz yanındaki adamın gözleriydi, ikisi de gözlerini birbirine kenetlemiş göz temasını kesmiyorlardı. En sonunda dayanamayarak sordu Yüzbaşı, "Bana daha böyle bakmayı ne kadar sürdüreceksin, velet?" Freya ruhsuz ifadesini koruyarak cevap verdi, tek bir duygu belirtisi bile göstermemesi gerekiyordu. "Siz miydiniz o?" Levi ona anlamayarak baktı, "O gün, evimize gelerek benden en değerli kişiyi alan... siz miydiniz?" Levi Nate'i kastettiğini anlamıştı, geçmişini biraz biliyordu. "Neyden bahsettiğini anlamıyorum. Ayrıca şu an daha önemli bir-" aklına gelen şey ile kendi lafını kesti Levi. "Kaptan?" uyararak sordu Freya. "Seninle sonra konuşacağız Freya, önce bunu halledelim." Freya meraklı ama bunu göstermeyen gözlerini masadaki ellerine yöneltti. "Anlaşıldı."