Tüm planlar hazırdı, her şey yerli yerinde ve kusursuzdu. Onları strese sokan tek şey bu planın doğru yolda ilerleyip ilerlemeyeceği idi. Freya arkadaşının yanına doğru adımladı, "Teçhizatında bir problem yok değil mi Jean?" oğlan ona yan gözle bakınca Freya ciddi olduğunu göstermek adına tüm vücudunu ona çevirdi. "Annem gibi davrandığında bundan nefret ediyorum, biliyorsun." genç kız şaşkınlıkla kaşlarını çattı, "Bunun annelikle ilgisi yok Jean, önemli bir göreve başlamak üzereyiz ve ben sadece önlemlerimi alıyorum, laflarına dikkat et." ve yanından ayrıldı. Freya Jean'ın bu tavırlarını anlamdıramamıştı, strestendir diye düşünmek istedi.
"Eğer her şeyi anladıysanız birazdan başlayacağız, son dokunuşları yapın. Kusursuz olmalı." Freya bidonlardan birini alıp Eren'in tarafına gitti. Mikasa da o tarafta bidonları üst üste koyuyordu. Son bidonu da koyunca ellerini çırptı. "Eren!" Mikasa'nın sesi ile sol tarafına döndü Freya, gördüğü şeyi hem garip hem komik bulurken olaya el atması gerektiğini düşündü. Çünkü Eren kendini yumrukluyordu, "Oi! Kafayı sıyırmanın zamanı mı!? Kendine gel!" dedi ve son yumruğu da Freya tam kafasının üstüne attı. Mikasa ve Armin onu durdurmaya çalışırken bir başkasından gelen yumruğu garip bulduğundan boş boş ona vuran kıza baktı, sonrasında kafasını iki sallayıp kendine geldi. Galiba...
"Millet, planı herkes anladıysa başlıyoruz!" herkes yerlerini almış gelecek olan emri beklerken Historia bir anda geldi, "Senin ne işin var burada?"
"Bana siz demiştiniz, ya savaş ya da kaç. Ben savaşmayı seçtim kaptan!" iyi yerden vurmuştu yoksa kaptan Levi asla ona izin vermezdi. "Ahh, zamanımız yok... Yerlerinizi alın!"
"Hemen altımızda, ateş!!" ve bombaların sesi. Rod Reiss'in devi öyle bir uzanıyordu ki hiçbir bomba işe yaramıyordu ayrıca çok sıcaktı. O kadar yükseklikten bile hissedilebilirdi. Rod Reiss duvara tırmanmaya başladığında Freya hemen savaş pozisyonunu aldı, Eren ise yanlarından kaçıp deve dönüşeceği zamanı beklemeye başlamıştı. Herkesin içinde tek bir cümle vardı, 'Lütfen işe yarasın...' vücudunu yarısı ortaya çıkınca içindeki bağırsaklardır ciğerlerdir hepsi dökülmeye başlamıştı, iğrenç bir görüntü çıkmıştı ortaya. Halk ise artık askerleri dinlemiyor kaçmaya başlıyordu, Keşif Birliği zaten istediğini almıştı. Freya sıcaktan dolayı nefes bile alamaz hale geldiğinde hemen Jean'ın yanında duran sulara geldi. Bir tanesini alıp kafasından aşağı döktü, çok olmasa bile rahatlamıştı. Rod Reiss'den gelen sıcak yine de hissediliyordu. Jean'ın suratına bile bakmadan Sasha'nın yanına geçti. Bir süre aralarına mesafe koymaya karar vermişti, gerçi Jean'ın dayanamayacağını çok iyi biliyordu.
Gelen fişek ile Armin ve Sasha mızrakları ateşledi, geneli Rod Reiss'in uvuzlarını parçalarken Eren'in işaretini verdi komutan. Aslanı andıran gürlemesi ile deve doğru koşuyordu, bir elinde de ağzına atacağı bombalar vardı. Tüm herkes gözünü kırpmadan izliyordu olanları, kaçan halk bile durmuş Eren'i izliyordu. Parçalar her bir tarafa uçuştuğunda bir emir verilmese bile ekip teçhizatlarını ateşleyip önüne gelen et parçalarını kesmeye başladılar. Hepsi bir ağızdan diyordu, "Bir metre genişliğinde, on santim derinliği." Freya içindeki hisse kapılıp sağına baktı, "Historia!!" ensesi tam yanındaydı. Sarışın kız onu duyup hemen önünde olan parçayı kesti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freya Meri A Legend | ATTACK ON TITAN
Fanfiction"Sen canavarsın! Benim kızım olamazsın." dedi korkmuş kızın annesi. O daha 11 yaşındaydı ne anlayabilirdi ki bu cümlelerden? Hem duvarlar daha yeni yıkılmıştı. Panik halindeydi ikisi de, bu yüzdendir diye düşündü küçük kız. Annesi ondan uzaklaşmasın...