"Ymir'in durumu nasıl?" sordu ortaya Freya. "Sağ kolu ve bacağı kopmuş durumda, iç organları da çırpılmış yumurta gibi desek yeridir." acıyarak çilli kıza baktı Freya. Genç kız Hange'yi aramaya başladı, bulduğunda eskinin Christa'sı şimdinin Historia'sı ile derin bir konuşmadaydılar. Bu yüzden rahatsız etmek istemedi. Konuşacağı şey her ne kadar önemli, Reiner ile ilgili, olsa da geride durmayı tercih etti. Bu seçiminden pişmanlık duyacağını bilmeden...
"Freya iyi misin?" ona yöneltilen soru ile Eren'e baktı Freya. "İyiyim bir şeyim yok." sen nasılsın diye sormadı Freya. Şu an hiç konuşası yoktu çünkü, uzun suredir seferdeydiler ve çok yorulmuştu doğal olarak da uyumak istiyordu sadece. "Aghh..." bir acı dolu ses ile duvarın kenarına baktı ikisi de. Freya gördüğü suratla irkilmişti ilk, onunla Annie'nin 'başarısız' operasyonundan sonra ilgileneceklerdi. Ama Freya fırsat var iken onları da halletmeyi savunuyordu, stres olmasının sebebi de buydu. Her an titana dönüşüp yerle bir edebilirdi orayı. "Oh, Riener. Elimi tut..." Freya korkmuş ifadesini silip elini uzatan Eren'e baktı. Reiner'ın kolu sargıdaydı. 'Seni pis yalancı...' diye düşündü Freya. Genç kız ona iğrenir gibi bakarken Reiner üzerindeki bakışları hissetti ve gözlerin sahibine baktı, kahverengi ve kin kusar gözler ile karşılaşmayı beklemiyordu. Freya göz temasını kesmedi bir süre, sanki ona gözleriyle her şeyi anladığını söylemeye çalışıyordu. Reiner anlamıştı aslında, bu kızda bir olay olduğunu ama çok üstünde durmamıştı. Hatta Annie bir gün onlara Freya hakkında bir bilgi vereceğini söylemişti. Fakat söylemeden kristalin içine hapsolmuştu.
"İyi misin?" Freya Eren'in hala ona karşı bu tutumda olmasına inanamıyordu. Birkaç gün önce söylenmişti oysaki ancak Eren hala kabul etmiyordu. "Klasik Eren işte" dedi kendi kendine. Freya daha fazla orada durmak istemediğinden kenarda duran Mikasa'nın yanına gitti, "Tetikte ol Mikasa." diye uyardı onu. Mikasa tabii ki de anlamıştı onu. Ki Freya demese bile tetikteydi zaten, bir hatırlatma yapmıştı sadece. Freya'nın bir gözü Erenlerin tarafında iken yanındaki kıza kulak verdi, "Sende bir şeyler var." Freya duyduğu cümle ile Mikasa'ya baktı. Ruhsuz bakışları duvarın dışına bakıyordu, o da Freya'ya bakınca genç kız bir soru yöneltti. "Ne demeye çalışıyorsun?"
"Bir süredir seni gözlemliyorum ve hareketlerin sanki bunları biliyormuşsun gibiydi, Reiner ve diğerlerini öğrendiğimizde hiç şaşırmış gibi değildin. Ayrıca Christa'ya güya yanlışlıkla Historia dediğini de herkes unutsa bile ben unutmadım Freya." hafif açılmış gözlerini başka bir yöne çevirdi. "Şu son zamanlarda herkes beni gözlemliyor, harika(!)" dedi. Mikasa ilk anlamasa da bozuntuya vermedi, bir cevap bekledi. "Evet, var bir şey. Bunu size söyleyecektik zaten. Sadece emin olmamız gerekti." Mikasa'nın dikkatinden hiçbir şey kaçmazdı, yakaladığı ayrıntı ile söze başladı hemen. "Söyleyecektik derken? Başka kimler biliyor?"
"Komutan Erwin, Yüzbaşı Levi, Binbaşı Hange ve Jean." Mikasa komutanın bildiğini öğrenince kızın hakkında düşündüğü kötü fikirleri savdı başından. "Pekala, sadece bu işin sonu Eren'i ve Armin'i etkilemesin yeter."
"Merak etme, etkilemez." dedi ve rahatladığını belli eden bir nefes verdi. Reinerların tarafına baktı Freya, bu sefer sadece Eren ile konuşuyorlardı. Armin de yanlarına gelmiş üçlüyü izliyorlardı. Şu ana kadar pek de şüpheli bir harakerleri yoktu ama Eren'i alıp tek konuşmaları en büyük şüpheydi. Freya, sarışın çocuğun sargısını çıkardığını gördü, kılıçlarını çıkardı anında Mikasa da onu izledi. Reiner Eren'in üzerine giderken Freya daha çok hızlandı ve bağırdı, "Eren, çekil!" Freya Reiner'a saldırırken Mikasa da Bertholdt'u hallediyordu. Genç kız kılıçlarını ilk oğlanın koluna geçirdi ve oradan boynuna, o şekilde sırtüstü yere serdiğinde Mikasa'dan kurtulmuş Bertholdt ona tekme atıp surdan aşağı düşmesini sağlamıştı. Çaplarını duvara tuttursa bile yetişemezdi çünkü ikisi de sarı ışıklar saçmaya başlamıştı bile. İkisi dönüştüklerinde Eren'i almışlardı ve şu an Zırhlı Titan, yani Reiner, surdan aşağı atlamıştı. Freya'nın tam yanından geçerken ağlayan Eren'i gördü. Elini ısırmasıyla titana dönüşürken Mikasa seslendi yukarıdan, "Freya! İyi misin?" Freya eliyle iyi olduğunu gösterdikten sonra geri yerde yatan Eren'in titan formuna baktı. Hareket etmiyordu, bağırma isteği duydu bu yüzden "Eren! Kendine gel, bir savaşın ortasındayız!" Eren'in gözleri ona dönse de hiçbir hareket yapamadı. Freya daha fazla dayanamayıp Zırhlı Titana doğru uçtu, kılıçlarını ensesine yöneltti ama bir hiçti. Derisi çok sert olduğundan hiçbir işe yaramamıştı, getirdiği tek şey kırılan kılıçlarıydı. "Siktir..." yeniden bir saldırı yapacakken Eren kükreyerek uyandı. Şu anda çok sinirli olduğundan gözü Reiner'dan başka birini görmüyordu büyük ihtimal bu yüzden geri çekilmesi gerektiğini düşündü Freya. Ki öyle de yaptı, yeniden duvara konup olan biteni oradan izledi. Açık bir fırsat yakalaması gerekiyordu. Karnında hissettiği sıcaklık ile elini oraya götürdü, dikişleri açılmıştı ve kanıyordu. "Bir bu eksikti." ama Freya çok umursamadı, savaşmaya devam edecekti. Zırhlı Titanın attığı bir yumruk Eren'in titanının yüzünü dağıtmaya yetmişti. Freya kaşlarını çattı. "Eren! Yapma, onunla dövüşerek bir yere varamazsın! Sadece surlara doğru koş." Armin bağırdığını duydu genç kız. Mikasa tam harekete geçek iken Eren Reiner'ı Annie'nin meşhur hareketi ile yere indirmişti. Freya fırsat bu fırsat diye düşünüp anında harekete geçti, "Freya, dur!" asla dinlemedi. Onun da gözü dönmüştü, sol gözü kıpkırmızı olup ışık saçıyordu. Eren tabii ki de o yakınlıkta bunu görmüştü, ilk inanmadı çok hızlı olduğundan göz yanılması olarak düşündü ama sonra geçenlerde konuştuklarını hatırladı. Freya son hız Reiner'a yaklaşırken diz arkasını fark etti. Basınçtan dolayı parçalanmıştı, hemen kılıçlarını sıkıca tutarak oraları kesti. "Helal be Freya!" dediğini duydu Hange'nin. Freya bir ağacın altına geçti. Reiner durmuştu, gücü tükeniyordu. Şimdi ise Eren'in yapması gereken kafasını koparıp içindekini ortaya çıkarmaktı. Ancak Eren bunu yapamadan Zırh Titan bağırmaya başlamıştı, neden inatçılık yapıyordu ki bu kadar. Bitmişti işte, ne hareket ne de baska bir şey yapabildiği için son çare miydi bu yaptığı? Freya yukarı bağırdı, "Etrafta titan var mı?" titanları çağırıyor olabilir diye düşünmüştü Freya. Fakat gelen yanıt ile yanıldığını anladı, "Hayır, hiç titan yok!"
Freya'nın gözleri yukarıdan düşen titanın kafasına kaydı ve görmesiyle kocaman açtı gözlerini, diğerleri de o yöne baktığında şimdi anlamışlardı ne olduğunu. Freya o kafanın düştükten sonra ne olacağını kestirdiğinde yanına inmiş Mikasa'ya koştu, "Mikasa! Patlayacak!" demeden patlamıştı zaten. İki kız aldıkları darbeden dolayı bayılmışlardı, duydukları son ses Armin'den idi, "Kızlar!"
○○○
Freya da ağır yaralananlar içerisinde bulunuyordu. Daha geçen aldığı yara yetmemiş gibi bir de bu çıkmıştı. Genç kız huzurla, tam olarak huzurla değil, uyurken etrafında aslında hiç eksilmeyen kaos vardı. Eren kaçırılmıştı, yine ama bu sefer peşlerinden giden kimse yoktu, üstüne üstlük bunun üzerinden 5 saat geçmişti bile. Gözlerini açtı Freya yavaşça, mavi gökyüzü ile buluştu ilk irisleri. Kendini çok zorlamadan oturur pozisyona geçti ve etrafını taradı öylece, Mikasa ve Armin'i gördü. Önemli bir konuşma içerisinde olduklarından rahatsız etmek istemedi yine. Yanındaki Binbaşına baktı, zaten dağınık olan saçları daha fazla dağılmıştı ve yüzü hep toz içerisindeydi. Freya kendini olması gerektiğinin aksine dinç hissediyordu, anlamadı sebebini ama bu onun yararına olduğu için pek üstünde durmadı. Sabit Birlikten Hannes'in ona yaklaştığını görünce ayağa kalktı ve üstünü silkeledi. "Merhaba Freya." genç kız sadece gülümsedi ve adamın uzattığı yemeğe(?) baktı. "Al, uzun zamandır yemek yemediğinizi biliyorum. Çok da olmasa seni kendine getirir." Freya adamın elindekini alırken sonunda bir şey yiyecek olmanın verdiği mutluluk ile daha çok gülümsedi. "Çok teşekkürler!" Hannes gülümseyip Arminlerin olduğu yere gitti. "Freya!" Genç kız sesin sahibini çok iyi biliyordu. En yakın dostunu görmek için o da bağırdı,
"Jean." oğlan onu duyup hemen yanına gitmişti, omuzlarından tutup yaraladığı yerlere bakarken kanlı gömleğini gördü, "Oraya bir tane daha mı darbe aldın!?" Freya bahsettiği yere bakıp cevap verdi, "Ah o mu..? Tamamen unutmuşum, savaş sırasında dikişler patlamıştı. Ben baygınken diktiler sanırım." çok normalmiş gibi. "Tanrı aşkına! Bir kere de zarar görme be kadın!" Freya onun bu tepkisine ilk şaşırmış sonra üstleri olduğundan dolayı hafif gülüp geçmişti. Komutan Erwin'in gelmesiyle ikisi de selamda durdular ve rahata geçtiler. "Durum hala aynı mı?" dedi Freya'ya bakarak. "Evet, efendim." komutan ayağına dokunan el ile aşağı baktı, "Hange!?"
"Bana bir harita verin..." dedi kesik kesik. Askerlerden biri hemen haritayı yere serdi. Diğer askerler de buraya toplandığında Hange gitmeleri gereken yolu tarif etti.
"...Güneş batana kadar vaktiniz var, eğer bu sürede ormana varabilirseniz onları yakalayabilirsiniz!"
○○○
Daha demin son bölümü yeniden izledim... Ben bir malım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freya Meri A Legend | ATTACK ON TITAN
Fanfiction"Sen canavarsın! Benim kızım olamazsın." dedi korkmuş kızın annesi. O daha 11 yaşındaydı ne anlayabilirdi ki bu cümlelerden? Hem duvarlar daha yeni yıkılmıştı. Panik halindeydi ikisi de, bu yüzdendir diye düşündü küçük kız. Annesi ondan uzaklaşmasın...