Okuduğum satırlar içimde ki öfkenin ateşini yeniden yakmaya yetiyordu. Hemen şimdi, şu an gözlerinin içine baka baka alnının ortasına tek el ateşle bitirmek istiyordum işini. Ne kadar aptal olabildim, Gurur' un iyi bir insan olabilme ihtimalini düşünecek kadar aptallaşmıştım. Bu plan haddinden fazla uzamış, fazlasıyla beklemiştim. Birkaç nefes çalışmasıyla sakin olmaya çalışsam da sakin olamıyordum, lanet olsun onu hemen öldürmeliydim.
Banyoya yönelip soğuk suyu yüzüme çarptım, ardından karnımda ki dikişe vurarak patlamasını sağladım. Canımın acısı, kalbimin acısına denk değildi. Kalbim paramparça olmuş bir şekilde, binlerce bıçak batıyormuş hissiyle acıyordu. Canımın acısı ise bunun yanında koca bir hiçti.
Odanın kapısının kilidini açıp, ''Gurur, yardım et!'' diye bağırdım. Çok geçmeden Gurur yanıma gelmişti, panik halinde ki sesiyle ''Mavi, ne oldu?'' diye sordu.
''Sanırım dikişim patladı, canım çok acıyor!'' diye mırıldandım. Anında beni kucağına alarak merdivenlerden inmeye başladı. Bu iyiydi işte, doktoru buraya çağırması planımı altüst ederdi. Hastaneye gittikten sonra bu eve yeniden dönmek zorunda kalmayacaktım. Beni arabanın arka koltuğuna oturtup kendisi de yanıma oturdu, şoförün arabayı çalıştırmasıyla hastaneye doğru yola çıktık.
Gurur'un sesini dahi duymak istemiyordum, konuşmuyor olması onun için iyiydi. Ağzından çıkacak kelimeler, içimde yanan ateşi körüklemekten başka hiçbir işe yaramazdı. Daha fazla sessiz kalamayan Gurur o lanet olasıca çenesini açıp, konuşmaya başladı.
''Mavi, dikişin nasıl patladı?''
''Banyodayken ayağım kaydı, karnımı lavaboya çarptım.'' Diye mırıldandım.
Çok geçmeden hastaneye ulaşmıştık. Dikiş atılırken dahi odadan çıkmayan Gurur iyice sinirimi bozuyordu. Bu gece o eve dönmeyecektim!
''Gurur, Cem ve Beren'i arar mısın? Beni alsınlar!'' dediğimde Gurur'un bakışları ateş saçan bir ifadeye bürünmüştü. Açıkçası bundan ne zevk alıyordum, ne de o gözlerine bakmak istiyordum.
''Bana gidiyoruz Mavi, seni eve gönderemem!'' dediğinde bu sefer gerçekten sabrımı sınıyordu.
''Gurur, lütfen uzatma! Ara ve gelip alsınlar ya da beni sen bırak.'' Dediğimde yanıma gelip oturan Gurur, elimi avuçlarının arasına aldı.
''Bir sorun mu var Mavi? Seni üzecek bir şey mi yaptım? Neden gitmek istiyorsun?'' diye sorularını ardı ardına sıralarken, aklıma hiçbir şey gelmiyor vereceğim cevabın ne olacağına bile karar veremiyordum. Bu gece her şeyin üst üste gelmiş olması, aklımı darmaduman etmişti. Derin bir nefes çektim ciğerlerime, sakin bir şekilde aklımda ürettiğim bahaneleri söyleme vaktim gelmişti.
'' Beni üzecek bir şey yapmadın ama sorun yok diyemeyeceğim Gurur! Daha fazla sende kalmam doğru olmaz. Basının bunu öğrenmesini insanların ilgi odağı olmayı istemiyorum. Ayrıca her ne kadar sevgili olsak da aynı evde kalmamız doğru değil, bunu sende biliyor olmalısın. Bir de son zamanlarda Cem ve Beren'i fazlasıyla ihmal ettim, bu akşam Beren'le konuştuk canı çok sıkkındı!''
Samimi bir ses tonuyla ''İnsanların ne düşünüp düşünmeyeceğini boş ver. Biz mutlu olduktan sonra gerisinin ne önemi var?'' dedi. Keşke samimiyetine inanabilseydim, ama artık çok geçti. Ona inanmaya ne ihtiyacım ne de gücüm vardı. Gurur'un ağzından çıkacak tek bir kelimeye dahi itimadım yoktu.
''Seninle olduğum için zaten mutluyum Gurur ama biliyorsun ki burada hem kendi şirketim hem senin şirketin var aynı zamanda yurtdışında ki işlerimiz de var. Beraber kaldığımız duyulursa bu işleri de etkiler, çalışanlarıma zarar gelmesini istemiyorum. Benim için endişelendiğini biliyorum o yüzden söz sana dikkatli olacağım.'' Dediğimde Gurur gözlerini gözlerime kilitleyip, tebessüm etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Ateş
General Fiction''İki mezar yanyana, İki hayat, Birinin ölümü, diğerinin ruhunu aldı.. Biri için cennet, biri için cehennem kapılarını araladı...'' İntikam duygusu ele geçirdiğinde bedeninizi ruhunuzu, size vaat edilen cennet bile olsa mahkûm olduğunuz cehennemden...