50. Bölüm

333 26 21
                                    

Yayın Tarihi

14 Nisan Perşembe





Kaldırıldığım odada oturuyordum. Yediğim sakinleştirici yüzünden ne ağlayabiliyor nede kalmak istiyordum. Oda gitmişti. Tae'den sonra tüm yargılarımı kırıp onu aile yapmıştım.

Jungkook yüzündendi herşey. O yapmıştı. İyileşecek olan kardeşim sonunda ölmüştü.

Doktor içeri girdi. Biraz yüzüme baktı ve geçip oturdu.

"İsterseniz biraz konuşalım?"

Bu doktor Tae'nin de doktoruydu. Tanıyordum onu.

Yüzüne baktım. Sonrada kimlik kartına.

"Lee Felix?"

Gülümsedi ve elini uzattı.

"Doğru tahmin."

Elini titreyen elimle tuttum.

"Kim Hanuel."

Elimi sıktı. Onunda dicek bir şeyi yoktu. Sadece konuşalım diyordu da ölüm hakkında ne konuşulurdu ki?

"Eve tek gidebilir misiniz?"

Ve hala sizli hızlı konuşuyordu.

"Bişey rica etsem?"

"Ah! Tabiki?"

"Artık sizli bizli konuşmayalım. Olur mu?"

Biraz şaşırmış olsada "Ah..peki nasıl istersen." Deyip gülümsedi.

Ne kadar pozitif biri herşeye gülüyor.

Birden ayağa sıçradı ve cebinden bir kart çıkardı. Yüzündeki endişeli ifade beni korkutmuştu.

"Benim ameliyatım var! Hemen gitmem gerek. Al şu kartı telefon numaram yazılı istediğin zaman arayıp mesaj yazabilirsin."

Kartı bana doğru uzattı. Bende onun gibi gülümsedim.

"Peki o zaman." Elindeki kartı alıp kalktım. "Umarım ameliyat iyi geçer."

"Umarım. Hadi görüşmek üzere."

"Hoşçakalın."

Sonkez yüzüme üzülerek baktı ve burdan uzaklaştı.

***

Aradan geçen 2haftanın ardından yine iş başındaydım. Bu süreçte Felix bana büyük anlamda yardımcı olmuştu.

Ana evdeydim. Hiç öbür eve gitmemiştim fakat oraya gidip duzeltmeliydim orayı. Orası önemliydi.

Orda Tae ve Alex vardı.

Ve tam o sırada beynime dank etti.

"YEONTAN!!"

Bağırışıma asistanımda geldi.

"Efendim bişey mi oldu?"

"Acilen hazırlanın diğer eve gidiyoruz."

"Peki efendim hemen."

Onlar çıkar çıkmaz odama yöneldim.

Üstümü değiştirip gerekli şeyleri alıp aşağıya indim.

Şimdi siz o evde arama yapmadılar mı? Diye soruyo olabilirsiniz.

Yaptılar ama tahmin edin o evdemi yaptılar. Parmak izi misin oldugu herşey başka bir eve taşınmıştı. Odalar kıyafetler ile doldurulmuş parmak izi izin kopyası ve DNAlar her tarafta yayılmıştı.

Daha sonrada polis gittikten sonra taşınma ve iz kaybettirme bahanesiyle tüm herşey kaldırıldı. Parmak izi Kopyaları imha edildi.

Hızlıca arabaya bindim ve eve doğru ilerledik.

Benim gerginliğim iyice artımaya başlamıştı.

Bir süre sonra eve geldik. Arabayı park edip kapıya yöneldim. Dikkatlice kilidi açtım. Bu sırada adamlarım hazırlanmıştı.

İçeri gitmek için hareket ettiğimde Yeontan dışarı fırladı ve deli gibi havlamaya başladı.

"Şşşşt. Oğlum geldim işte, burdayım."

Yere eğilim onu kollarım arasına aldım. Ellimi yalayıp kafasını boynuma gömdü.

"Ohh.. bebeğim özür dilerim seni bu evde tek bıraktığım için."

"Tek değildi."

Şokla ayağa kalkarken neye uğradığımı şaşırmıştım.

Hemen geriledim.

"Bende gelip almanı bekliyordum. İyi yaptın şimdi def olup gidicem."

"Ne?"

İçeri girip eliyle gel işareti yaptı.

Yeontan'ı adamlarından birine verdim ve onu ana eve yolladım.

Diğerleri ise hala yanımdaydı.

Silahımı elime alıp içeri girmek için ilerledim.

Adamlarımdan biri kolumu tutup "efendim içerisi tehlikeli olabilir. Bizde gelelim," dedi.

"Hayır siz buda bekleyin. Birşey olursa burda kalınki kendimizi koruyalım."

Tamam anlamında kafasını salladı.

Kapıya ilerleyip açtım.

Evdeki o içki kokusu gitmişti. Rahat ve güzel nefes alabiliyordum.

Salona doğru ilerledim.

Jungkook koltukta oturmuş kafasını geri atmıştı.

Yanına ilerleyip karşında durdum.

"Bu saatten sonra beni affetmezsin dimi?"

"Sen ne biçim herifsin böyle sadist pislik."

Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Bir anda ayağa kalktı. Hızlıca geri çekildim.

"Acaba benden güçlü musun?" Diye sordu.

"Evet? Bir sorun mu var?"

Yandan gülücük attı. Sonra biranda kolumdan çekip koltuğa fırlattı.

Sinirle yüzüne baktım.

"Aniden hareket yapınca sana nasıl karşı geleyim."

"Özür dilerim hanfendi bir dahaki sefere önceden mektup yollarım ki bana karşı gelin."

Alaycı bir şekilde konuşması beni deli etmeye yetmişti.

Ayağa kalktım. Ellimi sıkıyordum. O anki sinirler yumruğu suratına geçirmek için hareketlendim. Fakat hemen kaçtı. Tekrar kolumu tutup koltuğa ittirdi. Ama bu sefer ben daha ne olduğunu anlayamadan üstüme çıkmıştı.

Gülümsedi elini belime attı. Hızlıca kaçmak için hareketlendim. Sonunda üstümden attım.

Ayağa kalkıp silahı almak için belime doğru elimi uzattım.

Ama bir dakika?!

Silah yok?!

Sonrada üstüme dogruttugu silah ile irkilen bedenim bir iki adım geriledi.

Yinede korkmuyordum. Sonuçta ilk defa değildi.

Merhaba gençler nasılsınız?

Geç yazdım özür dilerim.

Sizleri seviyorum.. hoşçakalın bebeklerim

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın 💜💜

Mafia (JJK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin