31. Bölüm

401 26 4
                                    

Yayın tarihi

3 Aralık Cuma





"Sabah ne oldu ki?" Diye sorusunu yönelttince "Şahsen gördüğüm şeyi görsen inanamazsın." Jungkook'un yanımızda olduğunu bir an için unutunca saçmaladığım cümle ile Jungkook'un hayret dolu bakışlarını gördüm.

"Neymiş o?"

"Ya bizim eve geçen akşamdan beri kocaman benim korktuğum böcek geldi."

"Ee nasıl uyudun senin evi terke etmen gerekiyordu."

"Uyudum bir şekilde. Zaten bu gece eve gelmicem öbür evde olucam. Birazcık işlere yoğunlaşmak lazım. Bir haftaya kadar çökertmem gereken bir şirket var. İyi gelir olucak."

"İyi o zaman bende geliyim senle. Jungkook sende eve git Alex'i yanlız bırakma."

"Sen git ben niye gidiyorum."

Gözlerim Jungkook'a döndüğünde niye böyle dediğini düşünüyordum. Alex'i çok sevmesemde tatlı bir kızdı. Başlarda Jungkook'a çok yapışıyordu -ki hala öyle- şimdi iyiydi.

"Hadi Jungkook yürü bunca iş arasında senle uğraşamam."

Diyen Jimin hyung beni şaşırtmıştı. Daha bu sabah ağlıyan Jungkook'a döndüğümde kırılmış gözlerini gördüm. Buna rağmen sert bakıyordu.

"Jimin hyung bence şöyle birşey yapalım. Sen Alex ile ilgilen ki sanada guvenebilsin. Hem sen demiyormuydun insanları şak diye tanırım diye. Git tanı güvenip guvenmiceğimi söyle bana. Bende Jungkook'u alayım. Bir kaç evrak göstermem gerek. Tae söylemişti sonra tüm bu olanlar araya girince kaldı." Dedim.

"Benim için sorun yok."

Dedikten sonra sarılıp gitti.

Arkamı dönüp Jungkook'a baktım
Eminim çok yanlız hissediyordu. Nedenini bilmiyorum ama içimden bir ses öyle diyordu.

Jungkook*

Tek istediğim şaka yapmaktı. Bir anda cıkışması beni kırmıştı. Asla kırlmam dediğim şeyler iyice üzmeye başlamıştı.

Yetmezmiş gibi bide Hanuel ile yine başbasaydık. Hemde yine aynı sahilde. Neden hep bu sahilde birlikte oluyoruz?

Neden nişanlımı bir kere getirip sonrada ölümünü izlediğim halde Hanuel'i tek hamlede öldürebildiğim halde dokunamıyordum? Sabah dediklerimi ben dememiştim.

Şimdide yine kendi ile beni yanlız bırakmıştı. Kumların üstüne oturdum. Oda yanımda dizlerini kırarak oturdu. Sesini cıkartmıyor ama üzerimde hissettiğim gözler ile beni izlediğini anlıyordum.

Ona karşı nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Bu yüzden ondan uzaklaşmak zorundaydım.

Vieni tam unutamamışken şimdide onun gelmesi bile tuhaftı.

Karma karışık duygular içinde olduğum için saçma sapan cümle kuruyorum.

Bir süre sonra gözlerimi ona diktim. Gözlerini üstümden çekip başka yere bakmaya başladı.

"Niye böyle bir şey yaptın?"

Gözleri gözlerimi bulduğunda üstüne atlamamak icin dişimi sıktım.

"Kötü duruyordun. Eve gidersen Alex çok soru sorup seni sıkıcaktı bende böyle yaptım. Ana eve gidince kendi odana çekilip uyursun."

"İyi."

Gözlerini devirip ağız hareketimi yaptı. Görmediğimi sanıyordu. Ama gayet açıktı.

"Yeontan bugün çok yorulmuş olmalı?"

Diye kendi kendine konuşuyordu. Küçük köpeği kucakladı ve kalktı. Bende peşinden kalktım. Birlikte yürümeye başladık. Hava iyice kararmaya yüz tutmuştu. Ne zaman akşam oldu diye sorgulamayın lütfen burası wattpad dünyası herşey olur.

Ana eve yürüyerek gittiğimiz için güneş çoktan batmıştı. Pek uzak değildi sahile ama hanfendi yolu baya bi' uzattığı için geç kalmıştık.

Eve girer girmez Yeontanı kendi odasına bıraktı. Sonrada kapısını kapattı.

Bende önüme gelen ilk odaya girdim. Yatağa yattığımda gelen rahatlık ile vücudumun gevşedigini hissediyorum.

Üstüme t-shirt olmak için dolaba ilerledim. Üstümü çıkardığımda Hanuel odaya daldı.

"Burası Tae'nin odası lütfen çık. Senin odan benimkinin yanında."

Gözlerim bendenini süzüyordu şu anda

Üstüne uzun bir swet vardı. Büyük ihtimalle altında da şort.

"Tamam" diyip kapıya yöneldiğimde kapıyı kapattı.

"Üstüne birşey giy Jeon evde kızlar var."

"Yani?"

"Ne yani bir tek ben görebilirim!"

Ha?

Ne?

Ne dedi?

Hemen arkasını döndü. Elini anlına koydu. Gülüp arkasına ilerledim. Ellerimi karnın üstüne koydum.

"Hmm? Bir tek sen mi görmek istiyorsun ha?" Diye kalın bir sesle söyleyince ellerim arasında titremişti.

"Bir kere öyle birşey demedim." Kekeliyerek söylediği için daha bir tatlı duruyordu.

Ellimi çekip tikine dokunduğumda hemen kaçmaya çalıştı. Ama izin vermedim. Ne yalan söyleyeyim beni bile döverdi bu kız. Ama bilerek güç kullanmıyordu sanki.

"Jeon yapma!"

"Ah yeter artık adımla seslen soy adımla değil."

"Asla!"

"Neden insan mı yiyorum?"

Biranda vücudu durdu. Hareket etmiyordu. Onu kendime çevirdiğimde dolu gözler ile karşılaşmayı tabikide düşünmüyordum.

"Hey hey! Ne oldu?"

Gözlerini gözlerime çıkardı.

Hemen dolaba yönelip bir t-shirt çıkardı. Bana giydirdi. Sonrada elimden tutup dışarı çıkardı. Kapıyı da kitledi.

Tekrar elimi tutup beni odama getirdi.

"Burda kalk Jeon. O odaya asla girme. Ondan bana kalan şeyler var orda."

Anlamamıştım. Kapının oraya gittiğinde bende peşinden gidip ellerimi beline koyup kendime çektim. Bunumu bekliyordu bilmiyorum, ellerini yüzüne koyup ağlamaya başladı.

Tek elimle kapıyı kapattım. Sonrada onu kucağıma alıp yatağa bıraktım.

Üstümdeki t-shirtu çıkarıp başka bir tane giydim.

Yanına oturdum.

Evet bu bölümde bitti. Jin'in doğum günü yarın. İyiki doğmuş benim minik kuşum. 💜💜💜

31. bölüm bu arada 😌✌️😎🤠🤷

Mafia (JJK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin