24. Bölüm

513 33 96
                                    

Yayın tarihi
14 Kasım 2021

Lunaparka gittik. Etrafta baya eğlenceli oyuncaklar gelmişti. İnsan kaç yaşına gelirse gelsin bu tarz oyuncakları gördüğü an içindeki o küçük çocuk ortaya çıkıyordu.

Tae ve Jungkook elinde biletler ile yanımıza geldi. Tae'nin gözlerinde ki neşe benide mutlu etmişti. Jungkook desen yerinde bir saniye durmuyordu. Alex hangi oyuncağa bineceğini düşünüyordu.

"Evet ilk hangi oyuncağa binelim."

Tae hemen "korku tüneline binelim. Eğlenceli olur."

"Eğlence?!" Diyen Alex'e döndüm.

"Alex korkma benim yanıma otur, bişey olmaz" dedim. Jungkook gülerek "kalıbımı basarım çok korkcaksın ahanda buraya yazıyorum. Bırak Alex'i sakinleştirmeyi iki gün kendine gelemiceksin." Dedi.

"Görürüz."

Tae aramıza girdi. Onun bizi düzenlemesiyle Jungkook ile oturacağımı anladım. En büyük shiphercıydı.

Tünelin sırasına geçtik. Birde en öne binmiştik. Jungkook yanıma oturduğunda yüzüne baktım. Yan profili bile bu kadar guzelken kaç kere yanında uyumama rağmen tam olarak yüzünü incelemedigim için kendime kızıyordum. (Niye bu kadar uzun bir cümle kendi yazdığomdan bişey anlamadım size geçmiş olsun)

Sonra tren hareket etti. Suratıma ağımsı şeyler çarpıyordu. Bu da beni deli ediyordu. Bir anda karşıma çıkan iskelet ile çığlığı bastım. Kendimi ne ara Jungkook'a yasladım onu bile bilmiyorum.

Trenden çıktığımda dizlerim titriyordu. Jungkook'tan destek alıyordum ayakta durmak için.

Kolumdan tuttu biraz yürüdük. Alex'in benden farklı bir tarafı yoktu. Ben banka oturdum. Önüme Jungkook diz çöktü oturdu. Elindeki suyu bana uzattı. Ben içtikten sonra Alex'e uzattım.

"Hani korkmazdın ne oldu?"

Jungkook'a baktım. "O pis iskilet yüzünden oldu. Ondan sonra bende halatlar koptu." dedim. Tae güldü. "Keşke Alex'te senin gibi olsa daha içeri girdiğimizde korkmaya başladı." Dedi.

Herkes gülmeye başladı. Alex kendi haline gülüyordu. Diğer aletler için kalktık.

Hepsine tek tek bindik. Saat biraz daha ilerleyince meydandaki bankta oturmaya başladık.

Tae yanımızdan kalktı. Biraz ilerledi.

Sonra bir anda silah sesi duyduk sonrasında acı dolu bir inleme. Gözlerim Tae'yi ararken lütfen ona bişey olmasın diye dua ediyordum.

Ayakta ilerlerken yerde yatan beni fark ettim. Gözlerim benden habersiz dolmaya başladı. Bedenim zangır zangır titriyordu. Tüm dünya susmuştu.
Tek onun sesleri kulağımda yankılanıyordu.

Hemen dizlerimin ustune düşüp kafasını bacağımın üstüne koydum.

Gözlerini araladı. "Güzelim?"

"Tae lütfen sakin ol. Bişey olmicak. Beni bırakma gözlerini kapatma."

Tae elini kaldırıp yüzüme koydu.

"Hanuel, prensesim. Seni çok seviyorum. Ama dayanacak gücüm kalmadı. Çok yorgunum. Vücudum benden habersiz bir şekilde ölmeye başladı. Seni bırakmam istemiyorum." Öksürmeye başladı.

"Jeon ambulansı ara lütfen çabuk."

Sonra kalabalıktan bir ses yükseldi. "Aradım ben geliyorlar"

"Hanuel. Eve ilk geldigin günü hatırlıyormusun?"

Sesi dahada kalınlaşmıştı. Titriyordu. Eli ile yanağımı okşuyordu.

Mafia (JJK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin