2.Bölüm

581 66 7
                                    

-2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-2.BÖLÜM-

Bade sabah uyandığında oldukça yorgun hissediyordu kendisini. Ellerini iki yanına açıp yatağının içinde gerindiğinde aklına kapısını kilitlemiş olduğu geldi ve abisinin kapısını kilitlediğini anladığında ne kadar üzülmüş olabileceğini düşünerek hemen yerinden kalktı ve kilidi açarak koridora çıktı.

Merdivenlerin başından “abi!”diye bağırmaya başladığında odasında çalışmakta olan Melikshah yerinden fırladı ve “Bade?!”diye bağırdı.

Bade “abi!”diye bağırdığında yer kendisini içine çekiyormuş gibi hissetti. Abisinin sesini duyamamaya ve gözlerinin kapanması üzerine olduğu yerde yalpalayan genç kız acı ile çığlık atmaya başladığında kendi çığlığında başka çığlığı daha duyuyordu.

Elleri ile başını tuttu ve “acıyor. Acıyor.”demeye başladı ağlayarak. Melikshah koridorda badeyi iki büklüm bulduğunda kucağına aldı ve

“Eysima! Recep!”diye bağırdı var gücüyle. Birden evin içi silahlı adamlarla dolduğunda Melikshah adamlarına bakıp “şehre inin ve doktor getirin! Hemen!”diyerek kardeşini odasına götürdü. Eysima geldiğinde ona bakıp “soğuk su ile bir bez getir bana!”diyerek bağırdı ve kollarının arasında çırpınan kardeşine baktı.

“Bade!”diye seslendiğinde genç kız “Çok acıyor.”diyordu sürekli.

Melikshah ne yapacağını şaşırmıştı. Eysimanın getirdiği soğuk suya bezi batırıp badenin alnına koyduğunda genç kız biraz olsun rahatlamıştı. Birkaç saat sonra doktorun gelip ilgilenmesi ile genç adam durumu hakkında bilgi almış ve tekrardan başına gitmişti.

Bade,öylece olduğu yerde elleri ile oynarken abisine bakıp “gece kapıyı kilitlediğim için özür dilerim. Üzülmeni istemediğim için yanına geliyordum sonra başıma bir ağrı girdi.”dedi ağlamaya başlayarak.

Melikshah eliyle Bade’nin saçlarını sevdiğinde Bade “sürekli çığlık atıyor beynimin içinde. Hep. Dayanamıyorum.”dediğinde abisi annem o demek istedi Bade’ye ama yapamadı.

Bade annesinin onu doğururken öldüğünü düşünüyordu öğreneceği bu yasaklı gerçek onu daha da yıkabilirdi ve bu saklanması gereken bir şeydi. İçini çekerek kardeşine sarıldığında saçlarından öptü onu usulca ve “her şey güzel olacak.”diyerek teselli etti kollarının arasında gevşeyen küçük narin bedenin sahibine…

Birkaç saat sonra odasına geri döndüğünde mutfakta çalışmakta olanlara kız kardeşi için bir şeyler hazırlamalarını söyledi ve tekrardan önündekilerle uğraşmaya başladı.

Fas’a yerleşeli sekiz sene olmuştu ve ülkenin en zenginleri arasında yer alıyordu. Yaptığı yatırımlar altın değerinde kendisine ulaştığında Badenin güvenliği için uğraşıyordu. Aslında yaptığı her şey onun içindi…

Odasının kapısının çalınıp içeriye kendisine ihanet eden adamlardan birini gördüğünde gözlerini kıstı ve arkasına yaslanıp adamlarından Naim’in gereğini yapmasını söyleyerek odasından çıkmasını söyledi.

Başı ağrıyordu. Çok yoruluyordu ama pes edemeyecek kadar da sorumluluklarının bilincindeydi. Arkasına yaslanıp gözlerini kapadığında küçükken annesi ile geçirdiği günleri yad etmeye başladı. Sonra annesinin başına gelenleri hatırlamaya başladığında elinde tuttuğu kalemi etine batırdı. Acı ile inlediğinde derin bir nefes aldı ve “sana söz verdim anne. Kimse onu bulamadı. Bulamayacakta! Yaşadığım müddetçe Bade güvende olacak sana söz veriyorum!”dedi başını masaya dayayarak.

Bade ise güzel bir uykunun içinde gülümseyen bir yüzle uyuyordu şimdi…

Gün akşama doğru ilerlerken hava dayanılmaz olmaya başlamıştı Melikshah için. İçi içini yiyordu. Dayanamıyordu bunca sessizliğe,bunca sinsi tehlikeye tahammül edemiyordu. Ölüm ve kan bir adım uzağındaydı. Yakınlaştıkça ensesindeki saçları kabarıyor ve savunmaya geçiriyordu genç adamı…

Şehre inmeyeli bir hafta olmuştu. Bir haftadır buradaydı ve Bade’yi bu kadar gözünün önünde tutmuşken ondan bir saniye bile uzak kalamayacağının bilincindeydi. Derin bir nefes alarak adamlarına “atımı hazırlayın”dedi ve kardeşinin odasına giderek bir süre onu izledi.


Sahra’nın baş ucunda olduğunu gördüğünde ona baktı bir süre ve “hoş geldin”dedi.

Genç kadın gülümseyerek kendisine bakan adama “hoş buldum”dediğinde Shah başını salladı ve arkasını dönerek aşağıya indi.

Çizmelerini ayağına geçirirken Sahra arkasından “şehre mi iniyorsunuz?” diye söylendi. Shah,uzun saçlarını eliyle arkaya yatırırken Sahraya baktı ve “Niye soruyorsun?”dedi.

Sahra bir şey demeden gözlerinin içine baktığında yanaklarının kızardığını hissetti ve utanarak başını önüne eğdi. “özür dilerim”diye fısıldadıktan sonra koşarak oradan uzaklaştı. Shah ise Sahra’nın arkasından bakakaldıktan bir süre sonra atına binerek kızıl köşkten çıktı ve kapılarının kilitlendiğini anlayana dek oradan ayrılmadan bekledi.

Sonunda zincirlerin sesini duyduğunda atı ile havaya kalktı ve büyük bir gürültü ile akşamın karanlığına karıştı. Çöl boyunca koşan atı gözleri ile etrafı tararken Berberilerin çadırlarının olduğu yere geldiğinde atını yavaşlattı genç adam. Birkaç berberi çadırından çıkıp

Melikshah’a selam verdiğinde genç adam cebinden çıkardığı dinarları onlara uzattı ve yoluna devam ederek şehre doğru yol aldı.

Onca koşturmacanın arasında yorulan bedeni raya’nın evine geldiğinde duruldu. Kilidi çevirip kapıyı açtığında adamları hemen önüne koştular ve iki büklüm olup “hoş geldiniz efendim?”diyerek kendisini selamladılar.

Başına geçirdiği poşusunu çıkarıp yanında kendisine hizmet etmek için bekleyen kadına uzattığında “bana şerbet getirin.”dedi ve oturma odasına doğru yol aldı.

Şehirdeki işlerle ilgilenen Muhammed yanına geldiğinde gülümsedi ve başıyla selam vererek oturmasını söyledi.

“işler nasıl?”diye sorduğunda Muhammed gayet sakin bir ses tonu ile “Allah sizden razı olsun Efendim. Sizin buraya gelişinizden beri hepimiz sayenizde gün yüzü gördük.”dediğinde Shah gülümsedi. Siyah gözleri mutlulukla parladığında Muhammed’in söyledikleri karşısında göğsü kabardı. Başıyla selam vererek “önemli değil. Herkes hak ettiğini yaşıyor.”dedi ve Muhammed’in kendisine uzattığı belgeleri eline alarak yapılan işlere göz attı.

Uzunca bir süre göz gezdirdikten sonra Muhammed’e bakıp “senin şu evleneceğin kız ne oldu?”diye sorduğunda genç Muhammed’in yüzü asıldı ve “beni istemediğini söyledi efendim”dedi.

Shah gülerek “densizlik etmiş. Kim için çalıştığını bilmiyor mu?”dediğinde Muhammed “umurunda olmadığını gönlünde başka birinin olduğunu söyledi.”dedi.

Shah sakalını kaşıyarak bir süre düşündü ve “peki ailesine ne dedin?”diye sorunca Muhammed “ onu beğenmediğimi söyledim. Gönlümde başka biri var dedim.”dedi.

Shah “yani onun sana söylediğini sen ailesine söyledin.”dediğinde Muhammed başını salladı. Shah “yazık. Nasıl bir fırsatı kaçırdığından habersiz. Kızı altınlara boğabilirdin halbuki.”dediğinde Muhammed “Sahra altınların umurunda olmadığını söyledi.”dedi.

Shah’ın bakışları irileştiğinde “bir dakika sahra mı? hangi sahra? Faizi’lerin kızı Sahra mı?”dediğinde sesinin tonuna şaşırmıştı.

Muhammed “evet efendim.”dediğinde genç adam bir süre durup düşündü ve Sahra’nın kalbindeki adamın kim olduğunu merak etti.

Muhammed telaş ile “Efendim eğer kızdıysanız beni cezalandırın. Her şeyi hak ediyorum ben.”dediğinde Shah “dur bakalım. Dur bakalım. Ne cezası neden bahsediyorsun sen? Saçma sapan konuşma Muhammed. Eğer Sahra olmadıysa sana başka bir güzel buluruz.”dediğinde gülümsedi ve “hadi git elini yüzünü yıka. Yemeği birlikte yiyelim.”dediğinde Muhammed “Ben sizi rahatsız etmek istemem. Raya hanım uzun zamandır sizi göremedi…”dediğinde Shah “Raya benim karım değil. Beni beklemek zorunda. Hadi dediğimi yap sen.”dediğinde gözleri merdivenlere takıldı.

Raya odasında hazırlanmış bir şekilde kendisini bekliyor olmalıydı. Onunla evlenmemişti. Allah biliyor ya Allah katında bile evli değillerdi. Niyeti ona el sürmek bile değildi aslında en başında ama genç kadın ne yapıp edip onu kendisi ile birlikte olmaya zorlayınca işler arap saçına dönmüştü. Shah,onca işinin ve sorunun arasında bir de raya ile ilgilenmek zorundaydı!

Gerçekten yorgundu ve ne yapacağını bilemez haldeydi.

Şerbet’inin önüne konması ile başını sallayan genç adam üç yudum da tatlı suyu içti ve arkasına yaslanıp Muhammed’in sahra için söylediklerini düşünmeye başladı.

Bunca sorunun arasında Sahra’yı düşünmek de nereden çıktı şimdi? Diye düşünen aklı kendisine kızıyordu. Aklının kadınlarla ve onların hayatları ile ilgilenmesine müsaade edemezdi. Hayatındaki tek dişi varlık kız kardeşiydi. Ondan başka kimsenin mesuliyeti ile uğraşamazdı.

Khalid kapıdan içeriye girip kendisine doğru geldiğinde “Burada ne işin var?”dedi.

Khalid “evli olmadığın bir kadınla daha fazla günah işlemene müsaade edemem.”diye bağırdığında genç adam gülümsedi ve “özür dilerim efendim.”dedi.

Khalid ellerini sallayarak “ben ciddiyim. Bunun günah olduğunun farkında değil misin sen?! Kalk çabuk. Yemeğini ye. Sonra doğru eve.”dediğinde Shah “hey! Beni çekiştirip durmasana. Kazık kadar adamım ben. Üstelik o da evlenmeyi istemiyor benimle.”dediğinde

Khalid “o zaman yaptığınız şeyi bırakın.”dedi.

Shah “senin derdin ne be adam?”diye söylendiğinde khalid siyah gözlerini kendisinden sadece iki yaş büyük olan arkadaşının gözlerine sabitledi ve “sadece başında onca dert varken bir de bununla uğraşmanı istemiyorum.”dedi düz bir sesle.

Shah “ihtiyaçlarım var.”dediğinde Khalid “o zaman sana kız bulalım evlen.”dedi.

Shah başını arkaya atıp gülmeye başladığında Khalid “ben ciddiyim.”dedi.

Shah “burada hazırı dururken neden biri ile evlenmek isteyeyim?”

Khalid “kadın hamile kalabilir. O zaman ne olacak?”dediğinde Shah düşündü bir süre. Uzun zamandır Raya ile birlikte olmamıştı. Onun için bunun üzerinde düşünmek onu pek yormuyordu ama Khalid bir konuda haklıydı daha fazla çamura batamazdı.

Oflayarak önüne döndü ve sofraya doğru ilerledi. Muhammed ve Khalid’de karşısına geçtiğinde genç adam Muhammed’e bakıp “ya Muhammed! Khalid benim evlenmemi istiyor.”dediğinde Muhammed “doğru düşünmüşler”dedi.

Başını kaldırıp bakamıyordu bile Khalide. Sahra yüzünden oldukça mahcup olmuştu yeterince ve şimdi abisinin yanında oturuyor olmak. Genç adamı boğuyordu adeta. Shah ikisinin bu görüntüsüne gülerek baktığında “dışarı çıkıp deve güreşi yapsanıza siz. Sinirimi bozuyorsunuz.”dediğinde iki adamda birbirine baktı birden.

Shah “ah,Allah sizi bildiği gibi yapsın emi? Biri kız kardeşin diğeri de seni kabul etmeyen sevdiğin! Ne olmuş? Dünyanın sonu gelmedi ya. Başkasını bulursun.”dediğinde önüne döndü ve iştahla yemeğini yemeye başladı.

Khalid ,Shah’ın yemek yiyişini gülerek izlerken Sahra’nın durumu geldi aklına. Shah ile asla ortak bir noktaları yoktu. İkisinin birlikte olabilmesi bile imkansızdı neredeyse! Sahra,Shah’tan vazgeçmek zorundaydı ama bunu nasıl yapacaktı bilmiyordu…


**************


Shah,eve Khalid ile geldiğinde akşam yemeğinin çoktan hazırlanmış olduğunu ve çalışanlarının bağırarak oradan oraya koşturduklarını gördü. Khalid şaşkınlık içerisinde arkadaşına baktığında Shah “Eysima?!”diye seslendi. Mutfaktaki sesler bir anlığına kesilmiş gibi görünsede sonradan kaldığı yerden devam edince Shah içini çekerek adımlarını asla bu kadar gürültü gelmediği mutfağa doğru yönlendirdi. Aralık olan kapıdan başını içeriye uzattığında mutfağın savaş alanına dönmüş olduğunu ve çalışanlarının telaş içinde hem yemekleri hazırlayıp hem de ortalığı toparlayamaya çalıştıklarını gördü. Khalid de bu tabloyu merak ettiğinden başını Shah’ın başının üzerinden içeriye uzattığında “Aman yarabbi!”demiş ve gülmekle gülmemek arasında gidip gelmişti. Avluya açılan kapıdan içeriye koşarak giren kardeşini gördüğünde şaşkınlıkla “Sahra?”demiş ve Shah’ın “Ve Bade?”demesi üzerine iki arkadaş birbirlerine   bakakalmışlardı.

ÇÖL ATEŞİ (ESMER SERİSİ-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin