-16.BÖLÜM-
Sevmek ,sevilmek dünyanın en güzel duygusudur şüphesiz... El ele yürümek bir yana yürekler ve ruhlar bir olunca hiçbir engel duramaz önlerinde... Daha güçlü olurlar... Biri ah dese diğeri canım der yanına koşar... Biri ağlasa diğeri hemen omzunu dayar başına... Tutuverir yüreğinden,sakınıverir kötülükten,ruh büyür büyür içlerinden taşmak ister... Dışarı çıkmak haykırmak ister... görsün delice sevdiğini bilsin ister... Ağlamak ve yakarmak ister... Sahra geçen bir haftanın sonunda aynanın karşısında oturmuş uzun saçlarını tarıyordu. İsteme merasimi gerçekleştikten sonra abisi kendisini yanına alarak kızıl köşkten ayrılmış ve düğün için gereken hazırlıklara yardım etmişti. Sahra ise bu sırada evden dışarı adımını atmamış kendisi ve yeni evi için gereken herşeyi ayağına getirtmiş ve biraz da mahcup olmuştu. Kırmızı gelinliği askıda giyinmesi için onu beklerken gözleri heyecandan sulandı ve gülümseyen yüzü bir anda soldu. Aynadaki aksine baktığında ağlamak üzere olduğunu gördü. Şuan yanında olması gereken kişi yanında değildi. Ona nasihat verecek olan... Dudakları büzülüp boğazına bir yumru oturduğunda,kaşlarını çattı başını sallayarak. ağlamayacaktı eğer ağlarsa yarın düğünde nasıl görünürdü... İçini çekerek oturduğu yerden kalktı ve yatağına doğru yürüyerek üzerine çıktı ve cenin pozisyonunda kıvrılarak gözlerini kapadı... "İyi şeyler düşün... İyi şeyler düşün..."diyerek kendisini avutmaya çalıştı... Shah ise hazırlıkların yapıldığı büyük avluya göz atarken diğer yandan kızkardeşinin gelmesini bekliyordu. Anif ona bakarak "Ben neden geliyorum? Ondan sonra kız kardeşimden uzak dur diye bağırıyorsun!"diye kendi kendisine söylendiğinde Shah ona baktı ve "Seni duyuyorum."dedi. Anif "İyi o halde. ben neden geliyorum oğlum? Kızın bana olan bakışlarını biliyorsun!"dediğinde Shah "o daha çocuk!"dedi. Anif "Hadi be! Ciddi misin? Görmesem inanmayacağım!"dediğinde eliyle Badenin vücudunun şeklini çizdi. Shah sinirle kafasına bir şaplak attığında "eline koluna mukayyet ol."dedi. Anif "Senin sümüklü kız kardeşine kalmadım ben oğlum. Zaten senin yüzünden evde kaldım. Bundan sonra beni bu yaştan sonra alsa alsa..."dedi ve mutfak kapısından çıkan Eysimaya bakarak "Aha,Eysima alır. Ancak onu paklarım zaten."dediğinde Shah gülmeye başladı. Anif "Ne o ? Hoşuna mı gitti beyim? Bakıyorum eğleniyorsun?"diyerek Shah'ın ensesine vurdu. Shah ona ters bir bakış attığında gülümseyerek "Badeye zarar vermeyeceğini biliyorum."dedi. Anif başını sallayarak kaşlarını çattığında "O daha küçük Shah. Ve benim kardeşim. Onu koruyup kollamak benim senden sonraki ikinci görevim."dedi kapıdan içeri giren Khalide döndü. Shah "Ona iyi davran."dediğinde Anif "Peki babacığım."dedi alayla: Khalidin önünden geçip camlara doğru ilerleyen Anif Khalidin sesini duymamak için içinden sağır olmayı diliyordu. Sonunda diğer kapı açılıp Ahmet'in içeri girmesi ile Bade ardından içeri girmiş ve odada bulunan herkes aynı anda genç kıza dönmüştü. Anif,genç kızı süzdükten sonra gülümsemiş ve Shaha baktı. Shah "Hazır mısın?"diye sorduktan sonra onlara başıyla gidiyoruz talimatı verdi ve hepsi bir arada kendilerini bekleyen arabalara doğru yürümeye başladılar. Anif kapıdan çıkarken Eysimanın yanında çalışmakta olan yeni kıza baktıktan sonra Ahmete döndü ve "Kıza dikkat et. Ve güvenliği arttır! Burnuma hiç de iyi kokular gelmiyor!"dediğinde Shahın kendisine seslenmesi ile ona döndü ve "geliyorum."diyerek arabaya doğru koştu. Ahmet onların arkasından bir süre baktıktan sonra evdeki güvenliğin artması için talimat vermiş ve kızı izlemeye almıştı. Yol boyunca engebeli arazilerden geçen araba Badenin midesinin bulanmasına neden olmuştu. Bade şehirin içinde ilk defa bu kadar uzun yol alıyordu. İri mavi gözlerini boncuk gibi açarak yeni tanıştığı dünyayla sessizce selamlaşırken içinde ki tüm duygular şaha kalkmış bir at gibiydi. Dur durak bilmiyordu küçük kalbi. Öyle hızlı atıyordu ki bu kadar mutlu olmam imkansız diye düşünüyordu. Siyah çarşafının altından gözüken mavi gözler baktığı yerleri alazlarken abisinin gözleri de kızın yüzünde demir almış onun her bir hareketini gözlemliyordu. Nasıl oluyorda Sahraya yenildiğini düşünürken Badeyi dışarı çıkarmanın o kadar da kötü olmadığı fikrine kapıdlı bir an ve gülümsedi. Dİreksiyondaki Anif aynadan dikkatle onları izlerken sonunda şehirden çıktılar ve çöle giden yol boyunca dur durak bilmeden hızlarını arttırdılar. Bade sallanmaktan her ne kadar hoşnut olmasa da nereye gittiklerini merak ediyordu. Araba sonunda karanlık bir yere girdiğinde Bade istemeden de olsa irkildi ve aniden abisine döndü. Shah "Şiştt. Ben buradayım"diyerek onu kolllarının arasına aldığında araba durdu ve adamları tarafından kapılar açılıp dışarı çıkıldı. Anif ,Ajmal'a bakarak "Burada kalın."dediğinde Khalide baktı yan gözle. Genç adam Shah ve Bade'yi izlerken Anife bakmadan "Neden bana dik dik bakıyorsun?"diye sordu. Anif "Neden hepimizin eninde sonunda öleceğini bilmeme rağmen senin ölmeyeceğini düşünüyorum acaba?"dediğinde Khalid ona baktı. Bakışlarındaki ifade buz gibiydi. Anifin kolunu tutarak "Ne demek istiyorsun sen?"diye sordu. Anif onun elinden kurtularak "Kendimi bildim bileli buradayım ben ve kaybedecek hiçbir şeyim yok Khalid. Beni anlıyor musun? ama öte yandan senin bir ailen var. Hesap verdiğin hergün neler yaptığını yapacağını anlattığın bir aile! Ve sen tüm bunları pas geçerek bizimle beraber mi hareket ediyorsun gerçekten?"diye sorduğunda Khalid "Ben olmam gereken yerdeyim Anif."dedi ve adamı arkasında bırakarak sinirle içeriye doğru yürüdü. anif peşinden gittiğinde Shahın demir sürgülü kapıyı açışını izledi ve Badeyi içeri soktuğundaki tepkisini... BAde,bir mağara gibi bir yere gelmişti. Başta dış görüntüsünden korksada içi ışıl ışıldı. Heryer ama her yer altından ve altın tozları ile kaplıydı. Abisine bakarak şaşkınlıkla yeniden duvarlara ve yerlerdeki altınlara baktığında şaşkınlıktan küçük dilini yutacakmış gibi hissetti. Elini duvarlara sürtünerek ilerlediğinde gülümsedi ve abisine bakmadan "Alaaddin'in cinini bulduğu yere mi geldik yksa?"dedi. Küçük harflerle söylemiş olduğu bu cümle içi boş mağara da öyle bir yankılanmıştı ki genç kız kendi sesinden korkmuştu. Shah,önce Khalide sonra da Anife bakarak "Bunların hepsi senin."dedi tek nefeste. Bade kaşlarını çatıp ona baktı önce sonra duraksayarak "Na... Nasıl yani?"dedi. Shah ona bakarak "Seni yıllardır saklamamın tek sebebi bu işte. Senin peşindekiler seni bunun için istiyor."dediğinde Bade "neden vermedin onlara?"diye sordu. Shah "Burası senin Bade. Burası senin krallığın. Burası senin tapınağın. Senin gücün. Burası hiçbir gücün karşında duramayacağı tek yer! Burası sende olduğu sürece kimse sana zarar veremeyecek!"dediğinde Bade ürktü. Abisine bakarak "Peki sen olmayacak mısın yanımda?"dediğinde Shah kendisi için biçilen kadere boyun eğdiğini söylemedi ve gözlerinin içine bakarak "Her zaman yanında olacağım."diyerek kızı alnından öptü ve ona bakarak "Bade.. Burayı sakın unutma"dedi. Bade "neden?"diye sorduğunda Shah "Çünkü burası senin evin. Burada yeniden doğacaksın. Bu kapı kilitlendikten sonra bir daha hiçbir kilit bu kapıyı açamayacak. Seninki hariç."dediğinde Bade "benim anahtarım yok ki..."dedi. Shah'ın gözleri kızın boynuna kaydığında Bade otomatik olarak ellerini boynuna götürdü ve "Ama sen kolyemi..."dedi ve sustu. Shah kolyenin diğer yarısını cebinden çıkarttığında Badeye baktı. Shah "Kolye iki kısımdan oluşuyor. tamamlanabilmesi içinde bir araya gelmesi gerekiyor. Biri Volga Pehlivan da. O da zamanı gelince sana kolyeyi verecek zaten ama senden istediğim bu yarıyı koruman ve saklaman."dediğinde Bade kolyeyi avuçlarının içine aldı ve dolan gözlerle kolyeye bakarak "burada isim yazıyor.."dedi daha önce dikkat etmediğini anlayarak. Shah gülen gözlerle ona baktığında usulca başını salladı ve onu kollarının arasına alarak göğsüne dayadı ve gözlerini kapadı. Herkes onları izlediğinde Shah içinden "Burası senin gücün Bade... Burası senin yok oluşunla var oluşunun yeniden başlayacağı yer... Sessizliğin gücün olacak ve attığın her bir adım yeri yerinden oynatacak. Bugün seni benden almaya gelecek olanlar için yarın sen kendin karşılarında dimdik duracaksın kardeşim..."dedi... Demir kapı Anif ve Khalid tarafından yeniden kilitlendiğinde birbirlerine baktılar aynı anda. Gülümsediklerinde Khalid "Şüphe her zaman vardır kardeşim."diyerek elini uzattığında Anif "çok yorgunum"dedi ve elini sıktı. Omuz omuza Shah ve Badenin arkasından ilerlerken arkalarına dönmedi hiçbiri. Biliyorlardı çünkü bu kapı sadece ona ait olana açılacaktı... *** Düğün günü gelip çattığında evin içinde binbir telaş vardı. Herkes oradan oraya koşturuyor deli gibi birşeyler söylüyordu. Kendi aralarında yapılmasına rağmen Shah'ın birkaç iş adamı olan arkadaşları da düğüne davet edilince ortam bayağı kalabalıklaşmıştı. Her birinin en az iki en çok dört eşi vardı ve çocuklarının sayısını saymak orada bulunanların başının dönmesine neden oluyordu. Anif ve Faisal takım elbiselerini giyinmiş salondaki hengameye bakarken Faisal parmağı ile odada bulunan çocukları saymaya çalışıyordu. Anife bakmadan "Bunlarla üç tane futbol takımı kurulur ya."dediğinde Anif ona ters ters baktı ve "Çakacağım elimin tersi ile bir tane şimdi ha!"diyerek merdivenlere yöneldi. parmaklarını dudaklarına götürerek güçlü bir ıslık çaldığında herkes birden sustu. Anif "kapatın şu lanet gagalarınızı yoksa sizi teker teker avlarım."dedi el işareti yaparak. ama bu odada bulunan çocukların daha da korkmasına ve bağırmasına neden olunca Faisal "Mal!"dedi. Anif "Çocuklardan nefret ediyorum."dediğinde arkasından gelen sesle ikisi de sesin geldiği yöne çevirdiler bakışlarını. Bade bembeyaz bir elbise giymiş saçlarını da açık bırakmıştı. Gözlerine çektiği sürme ve ceviz yeşili rengindeki ruju ile tam bir periyi andırıyordu. Anif ve Faisal birbirlerine şaşkınlıkla baktıklarında Faisal "Mükemmel olmuşsun prenses"dedi önünde reverans yaparak. Bade başını önüne eğerek gülümsediğinde gözleri Anife takıldı ve "Nasıl olmuşum?"diye sordu. Anif duyduğu bu imalı soru ile kaskatı kesildiğinde yüzünü ekşitti ve kusmamak için kendisini zor tuttu. Badeye bakarak "İyi olmuşsun. Allahtan yaşıtların yok burada. Yoksa abin katil olabilirdi."dedi. Bade gülümseyerek kalabalığın arasına karıştığında Faisal da Anif de onu koruma iç güdüsü ile peşinden yürümeye başladılar. Anif önünde zıplayarak dans eden çocukları enselerinden tutarak havaya kaldıryor ve hızlı bir şekilde yere bırakarak ilerliyordu. Faisal "ben şerbet alıp geleceğim."dediğinde Bade hüzünlü gözlerini kalabalıkta dans etmekte olanlara çevirdi. "Anif?"dedi. Anif "Hı?"dediğinde Bade "Ben sizi koruyabilirim."dedi bir an. Anif ona öylece baktığında Bade "Küçük olabilirim yada size göre güçsüz olabilirim ama sizi koruyabilirim. Sadece izin vermeniz gerekli"dediğinde Anif "Bazı insanların hayatları önceden yazılmıştır. Aslında bu tüm ademoğlu ve havvakızları için de geçerli ama bizim gibi yaşayan insanların hayatları sıradan insanların hayatlarına göre daha önemlidir ve hayır sen güçsüz değilsin,biz o gücü senin içinde tutmanı sağlıyoruz çünkü zamanı geldiğinde kendini savunabilesin." Bade "ama?" Anif "Bu senin savaşın olarak gözükebilir Bade. Ama unutma savaşlar sadece erkeklerin var olduğu ortamlarda yapılır. Kadınlar ve kızlar sadece birer ganimet."dediğinde Badenin bakışları sulandı. ANif büyük elini kızın sırtına koyarak onu kendisine çektiğinde eliyle saçlarını sevdi ve "Daha çocuksun. Ne demek istediğimi ilerde anlayacaksın. Abin olarak benim görevim seni korumak. Her ne kadar rüyalarına tuhaf şekillerde girsem de ben senin abinim. Ve benim görevim senin yaşamanı sağlamak. anlaşıldı mı?"dediğinde Bade ona baktı ve "Peki ben büyüdüğüm zaman benimle evlenecek misin?"dediğinde Anif güldü ve "Sağır mısın sen? Yoksa kafatasında birkaç tahta mı eksik? Hayır sürekli dayak da yemiyorsunki? Abinim kızım ben senin. attırma tepemi ya."dediğinde Bade önce kıkırdadı sonra ise şiddetli bir şekilde gülmeye başladı. Onu öyle izleyen Anif ise ellerini açarak "Sabır ya sabır."diyerek yalvardı... Ve sonunda beklenen an geldiğinde içerde nikahları kıyılan Shah ve Sahra odaya girdiler... Aynı anda tüm bakışlar kendilerine odaklandığında duyulan tek ses alkışların ve müziğin sesi oldu... Ajmal ise ahırlara doğru yavaş adımlarla ilerliyordu. Evin içinden gelen mezdeke müzikleri içini kıpır kıpır yaparken izlemekte olduğu kadın kanını donduruyordu. sonunda onu kapının dışındaki bir adama birşeyler söylerken bulduğunda silahını doğrulttu ve iki el ateş etti. adamın beyninden fışkıran kan kadının yüzüne bulaşınca Ajmal kadını saçından tuttu ve ahırların içine attı. Az sonra yanlarına gelen Ahmet ve Faisal ile kadına bakarak "Başka kim biliyor?"dediklerinde kadın "sadece o!"dedi. Faisal "Doğruyu söyle!"diye bağırdığında kadın ağlayarak "Yemin ederim."dedi. Faisal ayağa kalktığında Ajmal'a baktı ve belindeki silahı çıkarıp aynı anda kadına doğrulttular. Kadın birşey diyemeden olduğu yerde beyni patlamış bir şekilde yatarken Ahmet etrafa göz gezdiriyordu. Ajmal "Yalan söylüyordu."dediğinde Faisal başını salladı ve " bu gece uyumak yok. herkes gözünü dört açsın."dedi ve temkinli adımlarla içeri girdi... ** Shah o gece ters giden birşeylerin olduğunu hissetse de sesini çıkarmamıştı... Arkadaşlarının herhangi bir sorunun üstesinden geldiklerini biliyor ve ona göre davranıyordu. Herkes gittikten sonra boşalan evde sadece Sahra ve kendisi kalmıştı. Sahra,kırmızı gelinliği içerisinde ellerini önünde birleştirmiş heyecanla neler olacağını beklerken Shah ona doğru bir adım attı ve onu kucağına alarak odasına taşımaya başladı. Gözleri ile kızın yüzüne dikkatle baktığında gülümseyerek "Nerde asi Sahra?"diye söylendi. Sahra,sımsıkı doladığı kollarının arasında kendisine gülümseyerek bakmakta olan adama bakarak birşeyler söylemeye çalıştı ancak tek bir kelime dahi bulamadı... Shah "anlıyorum."dediğinde çoktan odaya gelmişlerdi ile. Yavaşça kapıyı ardından kapayıp kilidi çevirdiğinde Sahra "o kapıyı kilitlemenin umarım bir nedeni vardır?"diye sordu. Shah gülümseyerek ona doğru ilerlediğinde dudaklarını büzdü ve başını yana doğru eğerek "bilemem."dedi. Sahra elindeki eldivenleri çıkarmaya çalışırken shah onun ellerinden tuttu ve kendisine bakmaya zorladı. Yavaş yavaş saçına mühürlenen her bir tokayı canını yakmadan çıkartırken gözlerini an olsun gözlerinden ayırmıyordu. Genç kadın "Melikshah."dediğinde genç adam daha fazla dayanamadı ve boynundan tutarak dudaklarını dudaklarına yasladı. Sahra titreyerek karşılık verdiğinde Shah'ın diğer eli kızın elbisesinden kurtulma derdindeydi. sonunda lanet fermuarı bulup aşağı indirdiğinde kızın ipeksi teninde dolaştı elleri. Belinin o kıvrımlı noktasına geldiğinde Sahra birden gerildi kollarında ve dudaklarını dudaklarından ayırarak "korkma.."dedi. Sanki sözlerindeki ifadenin bir manası varmış gibi Sahra uyuşmuş bir halde kendisini ona bıraktığında saçlarının tamamı tokalardan kurtuldu ve açıkta olan beline kadar indi. Shah ipek gibi yumuşacık olan saçların bir tutamını eline aldığında dudaklarını dudaklarından ayırdı ve kızın boynuna ilerledi. Sahra ,Shah onu rahat öpebilsin diye başını geriye attığında bedeni yay gibi geriliyordu şimdi. Shah'ı tam da o anda hissetmek onu hem korkutuyor hem de onu deli gibi istemesine neden oluyordu. Genç adam onu kucağına alarak yatağına yatırdığında yavaş yavaş kendi üzerindekilerini çıkarmaya başladı. Tekrardan Sahra'nın yanındaki yerini aldığında dudaklarını dudakları ile hapsetti. Öpücükleri derin olup ikisini de aynı anda yakarken elleri birleşti başlarının hizasında. Shah gözlerini Sahraya dikerek "çok güzelsin."dediğinde genç kadın gülümsedi. Arzudan ve şehvetten koyulaşan gözleri,öpülmekten şişen dudakları talepkar bir şekilde sahibini kendisine çağırırken Shah gülümsedi. Sahra'nın böylesine bir teslimiyetle kendisini kendisine sunuşu adamın içindeki herşeyi yerle bir ediyordu. Dudaklarına küçük küçük öpücükler kondurduğunda Sahra "Kaç kadını böyle öptün?"diye sordu. Shah sorduğu sorunun bir önemi yokmuş gibi davranarak "çok."dedi. Sahra "hepsinde böyle mi hissettin?"dediğinde genç adam başını kaldırıp ona baktı ve "hayır. eğer böyle hissedeceğimi sadece seninle olurken bilseydim seni ilk gördüğüm an alır buraya kilitlerdim."diyerek kadının dudaklarına büyük bir öpücük bıraktı. dudakları alnına,gözlerine,yanaklarına ve boynuna geldiğinde Sahra tamamen kendisinden geçmek üzeereydi artık. Elleri ile Shah'ın sırtında daireler çizerek onu keşfederken genç adamın dudakları kadının iman yatağına doğru ilerledi önce... Göğüslerinin arasındaki o uzun vadiyi dudakları ile tek tek öperek tekrardan dudaklarına yöneldiğinde bir eliyle kadının bacağını kavradı yakıcı dokunuşlarla. Sahra'nın dudaklarından çıkan küçük inilti onu daha da alevlendirirken Shah ona baktı ve göz kapaklarından öperek "Seni seviyorum... Seni seviyorum..."dedi. Sahra cevap vermedi ama gülümsedi ve bu bile adamın kalbinin delice atmasına ve yeniden o dudaklarda yanmasına neden oldu. Sonunda Sahra Shah'ı tamamen hissettiğinde dudaklarından küçük tiz bir çığlık yükseldi. Tırnaklarını adamın sırtına geçirdiğinde Shah acı ile ama daha çok tutku ile inledi. Kadının ellerini tutarak başının hizasına getirdiğindeyse dudaklarına doğru birkaç kelime söyledi. Yer değiştirip yatakta oturur poziyona geldiklerinde Sahra yorgunlukla gözlerini açtı. Shah'ın bedenine bakarak parmaklarının altında hissettiği o yaralı bedene doğru eğildi ve hepsini tek tek öpmeye başladı. Her öpücüğün üzerine Shah başını geriye doğru atarken Shar öpücüklerinin değdiği her yere gözyaşlarını bırakıyordu şimdi. Onun canını yaktıkları için kendi canı yanıyordu. Onu dinlemeden ona kızıp meydan okuduğu için kendisine kızıyordu şimdi. Shah,onun hıçkıran sesini duyduğunda yüzünü avuçlarının arasına alarak kendisine bakmasını sağladı ve kucağına oturtarak "neyin var?"diye sordu. Sahra "Sana bu kadar zarar verdiklerini bilseydim... bilseydim bade için seni bu kadar zorlamazdım yemin ederim. Her bir yaran canımı o kadar çok yakıyor ki..."dediğinde Shah'ın gözleri doldu. Sahraya bakarak "Bu kadar çok mu?"dedi. sahra ona bakarak başını salladığında hıçkırmaya başladı ve "Bundan çok. Ve bundan. Herşeyden çok"diyerek Shahın yüzünün öpülmedik tek bir yerini bile bırakmadı. O nasıl Shaha aitse Shah da ona aitdi bundan böyle... "Benimsin sen..."dedi genç kadın kulağına doğru "Seni gördüğüm ilk günden beri ben nasıl sana ait isem sen de bana aitsin..."dedi göğsünde daireler çizerek... Gözlerine bakıp dudaklarına birer öpücük bıraktığında "Seni seviyorum..."dedi dili.. "Seni seviyorum"dedi kalbi... Shah onu alıp gerçek dünyadan uzaklaştırdığında sadece ikisi vardı artık... sonsuza kadar el ele....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖL ATEŞİ (ESMER SERİSİ-1)
Narrativa generaleHikayenin başlangıcı... Onları bir araya getiren bir kader vardı.