Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Buraya gelmek kesinlikle hem benim için hem de oğlum için çok iyi oldu."diyordu genç kadın karşısındaki adamın elini sıkarak. İş ortaklığı sebebi ile gelmiş olduğu Fas'a yanında oğlunu da getirmiş hem iş hem tatil yapmışlardı. Yavaş yavaş rehberlerle birlikte çöl arabalarına binmek için yürümeye başladıklarında elinde dürbünle çölü izlemekte oğluna döndü ve "Demir hadi oğlum.."dedi. Genç çocuk,elindeki dürbünü indirip mavi gözlerini kısarak annesine baktığında "Yalnızca beş dakika daha"dedi ve yeniden dürbünü gözlerine dayadı. Genç kadın "Oğlum hadi uçağı kaçıracağız."dediğinde Demir tam ona cevap verecekken uzakta çok uzakta beyaz bir at gördü.
Dürbünü indirip çıplak gözle karşıya baktığında gördüklerinin gerçek olup olmadığını anlamaya çalıştı ama at gerçek olduğunu şaha kalkarak kanıtladığında genç çocuk elindeki dürbünü yere atıp ata doğru koşmaya başladı içgüdüsel olarak. Emine hanım oğluna bakarak "Demir?! Nereye gidiyorsun?"diye bağırdığında duymuyordu annesini. Ata yaklaşmaya başladığında at durmuş sanki kendisini bekler gibiydi. İçgüdüsel olarak yelelerinden tutup üzerine oturduğunda "Çok güzelsin sen."dedi ve saçlarını sevdi. Beyaz yelelerine yapışan kan izlerini gördüğünde yüreği sıkışan Demir atın şaha kalkıp ters yönde koşmaya başlaması ile heyecanlandı. Annesi ve birkaç koruma peşinden arabalarla gelirken Ecel savaşmaya gider gibi sahibini kurtarmak için deli gibi koşuyordu. Sonunda Bade'nin bedeninin yanına geldiklerinde Demir gözlerini iri iri açarak kıza baktı. Gözleri açık öylece gökyüzüne bakıyordu. Konuşmuyordu. Açık olan ağzından dışarı çıkan akrep genç çocuğu korkutsa da atın ağlamaya benzer çıkardığı sesler Demir'i kıza dokunmaya itti ve bedeninin üzerinde gezinen akrepleri gömleği ile sıyırmaya başladı. Çok geçmeden annesi ve korumalar yanlarına geldiklerinde annesi "Aman Allahım."diyerek yere eğildi. Demir'i kızdan uzaklaştırarak etrafındaki adamlardan yardım istedi.
Adamlardan biri "su verin!"diye bağırdığında Demir içinden gelen ağlamak isteğini bastırmaya çalışıyordu. Emine hanım "Bu daha bebek."diyerek Bade'nin saçlarını sevdiğinde Demir kızın bileğini ellerinin arasına aldı. Adamlardan biri "Nabız yok!"diyerek Bade'nin göğsünü açtı ve kalp masajı yapmaya başladı. Suni teneffüsle sürekli onu sarsan adam kızın bağırarak uyanması ile gözlerini iri iri açtı. Bade deli gibi ağlamaya başladığında kimseye kendisine dokundurtmuyordu. Canı o kadar çok yanıyordu ki gözlerini kapayarak "Vurmayın."diye inledi.
Emine Hanım "Oğlum dur!" diye haykırdı.
Demir "Ben sana zarar vermem."dediğinde sesindeki titremeyi engellemeye çalıştı. Bade'nin sırtındaki yaraları gördüğünde "Anne.."diye fısıldadı... Bade sesin sahibine gözlerini güçlükle aralayarak baktığında duraksadı. "Sana zarar vermem"diyordu. Adamlar kızı kucaklayıp kaldırmadan hemen önce kızın bakışları çocuğunkilerden çekilmek bilmemişti. Demir iç güdüsel olarak Bade'ye doğru ilerlediğinde "Adın nedir?"diye sordu. Bade dudaklarını büzerek boynunu büktüğünde hıçkırarak ağlamaya başladı ve başı Demir'in kucağına düştü. Demir,dudaklarının arasına koyduğu su matarasını yudum yudum kıza içirmeye çalışırken adamlardan biri "Su içirmeyin ne olduğunu bilmiyoruz." diye bağırdılar. Küçük çocuk onları umursamadı. Bade'nin saçlarını okşadı. Bade ona dikkatle bakarken Demir'in gözünden bir damla yaş kızın yüzüne düştü. Bade tuzlu suyun çatlamış olan teninde sızlamaya neden olması ile geriye kaçmak isterken Demir onu tuttu ve yeniden "Adın ne?"diye sordu...
BADE
"Senin adın ne diye sormuştu? Sormuştu sormasına ama ayaklarım ve bedenim kızgın kumların arasında kavrulmuşken tepemde benim için endişe ile hareket eden bu adama cevap veremiyordum ki... "Adın ne?"dedi yeniden... Gözlerimi aralayıp iri gözlerine baktım... Belki de cennetteydim. Çünkü ancak benimkiler kadar mavi gözleri olan birine rastlıyordum...
"Abi..."dedim.
"Ben abin değillim"dedi "Ama eğer istersen abin olabilirim ve seni koruyabilirim."dedi. Sonra yeniden "Adın ne?"diye sordu . Başım kollarının arasına düştüğünde güçlükle duydum söylediklerimi.