Bölüm 30

219 38 0
                                    


Bade,aynanın karşısında oturmuş ıslak saçlarını tarıyor diğer yandan aşağı inip inmemekte kendisi ile savaşıyordu. Erdem'in parmak izleri halen yüzünde belli olurken ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. Uzun saçları omuzlarından aşağı dökülürken üzerine giyindiği kalın boğazlı kazağı ile ayağa kalktı ve usulca yürüyerek odasından çıktı. Koridora adım attığında aşağıdan gelen sesleri duyan genç kızın kalbi teklemeye başlamıştı. Erdem,olabilecek en katı haliyle yardımcı kadına bağırıyor ve ondan hesap soruyordu. Erdem "Neredesin sen? Yıllardır bu ailenin yanında olmak seni başıboş davranmaya mı itiyor?" diye bağırdığında yaşlı kadın "erdem."dedi mağrur bir sesle. Erdem ise cevap vermesine fırsat bırakmadan oturma odasına geçtiğinde merdivenlerin başında kendisini izleyen kıza baktı. Eylül "Sonunda. Gelinler bile bu kadar süslenmiyor kızım."diyerek Bade'nin yanına gitti ve elinden tutarak onu aşağıya çekti. Genç kız,Erdem'in yanındaki yerini aldığında genç çocuk irkilerek biraz yana kaydı ve gözünün ucuyla Bade'ye baktı. İki yanağının da şişmiş olduğunu görünce ellerini sıkmamak için,kendisi ile savaştı ve önüne dönerek televizyon kanallarını karıştırmaya başladı. Eylül "Kar geliyormuş."dediğinde Erdem "Gelsin. Kışı tam yaşayalım."dedi. Bade "Kar mı?"dediğinde Eylül "tabi. Sen hiç kar gördün mü?"diye sorduğunda Bade "Filmlerde yağanlardan mı?"diye sordu. Erdem'in dudakları gülümsemek için kıvrıldığında Eylül'ün cevabı ile daha da belirginleşti. Eylül "kızım filmdekiler yapma kar. Köpük onlar"dediğinde Bade "Diş macunundaki köpük gibi mi?"diye sordu. Eylül,ağzı bir karış açık şekilde Bade'ye bakarken Erdem "Kışın kar yağar. Hava'nın çok soğuması sonucu değerler düşer ve böylece yoğunlaşan hava önce yağmur ardından da karı getirir."dedi. Bade "yağmur yağmadan kar yağmaz mı?"diye sorduğunda Erdem önüne bakarak "yağar elbette ama kutuptaysan. Yada daha yüksek bir yerdeysen."dedi ve sustu. Bade,çikolatasından bir yudum alıp yuttuğunda hıçkırdı ve eliyle ağzını kapadı. "Hık!" Eylül ve Erdem birbirlerine bakıp,Bade'ye döndüklerinde "Elini ağzından çek."dediler. Bade "ama ses çıkıyor. Hık. Hık hık!"dedi. Eylül gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken Erdem,uzanıp Bade'nin elini ellerinin arasına aldı ve "derin derin nefes al"dedi. Bade ,nefes alıp vermeye başladığında hıçkırığı biraz olsun geçti ve Erdeme bakarak "Şükran"dedi. Erdem,anlamını anladıysa da sesini çıkarmadı ve sadece başını sallayarak önüne döndü. Kalfa kadın,elinde telefonla içeri girip "anneniz arıyor."dediğinde bir an Erdemle göz göze geldiler ve sonrasında sesini çıkarmadan arkasını dönüp mutfağa işinin başına geri döndü. Erdem,elindeki telefonuEylül'ün kucağına atıp "sen konuş ben geliyorum"dedikten sonra Kalfa kadının arkasından mutfağa girdi ve "Asiye anne..."dedi sesi titreyerek. Yaşlı kadın,ona dönmedi ama bedeninin titrediği belli oluyordu. Erdem "Sadece evin boş olmasına tahammül edemiyorum. Havaalanından eve geldiğimde,sitedeki çocukların Bade'yi hırpaladıklarını gördüm,kapıda kaldığını anlayınca ne yapmam gerektiğini bilemedim. Ben çok özür dilerim, niyetim seni kırmak değildi. Yemin ediyorum."dediğinde yaşlı kadın ıslak gözleri ile Erdeme döndü ve "Ah çocuk. Ah çocuk. O kadar kırılgansın ki..."diyerek onu kollarının arasına aldı ve yüzünü saçlarına gömdü. Sarı saçlarını eliyle karıştırdığında Eylül içeriden "Erdemmmmmmmmmmmmmm, Demir seni istiyor!"diye bağırıyordu. Kalfa "hadi git, abini bekletme" dedi ve Erdem'in alnına bir öpücük bırakarak onu içeriye gönderdi. Genç çocuk, oturma odasına geçtiğinde Badeyi, Demir ile konuşurken buldu. Bedeni gerilen Erdem, kızın söylediklerini dikkatle dinliyordu. Demir "günün nasıldı?" Bade "Günün nasıldı ne demek? Yani evdeydim bütün gün sonra biraz kapıyı açıp dışarı çıktım ve düştüm."dedi. Demir "ne demek düştüm? Bir şey oldu mu? Erdem neredeydi?" Bade "düştüm işte. Ayağım kaydı,pat diye düştüm. Bir şey olmadı dizim sıyrıldı biraz sonra Erdem ağabey, hemen gelip beni kucağına aldı ve pansuman yaptı."diyince Erdem ile Eylül birbirlerine baktılar. Eylül,Erdeme uzanarak "İyi,kız yalan söyleyebiliyor."dedi göz kırparak. Erdem "Sus be!" Eylül "Mööö" Bade "Vereyim mi Erdem Ağabey'i?" Demir güldü ve "Ver bakalım ağabeyini."dedi. Bade,telefonu Erdem'e uzattı ve çikolatasını eline alarak "Ben yatıyorum size iyi akşamlar" diyerek odasına çıktı. Eylül,onun arkasından bir süre baktıktan sonra "Kanka ben de kaçıyorum. Hadi size iyi akşamlar"diyerek yerde durmakta olan çantası ile montunu eline alarak ayakkabılığa doğru gitti ve çizmelerini giyerek dış kapıyı açtı ve ardından kapatarak çıktı. Erdem ise telefonda Demir ile görüşüyor ve bugün olanları anlatıyordu. Demir "dikkat et ona. Bir şey olmasın." Erdem "tamam. Ne yaptınız okul işini?"diye sorduğunda Demir "hallettik sanırım. Yarın gidip göreceğiz.Akşama orada oluruz diye umuyorum. Bir şey istiyor musun?"diye sorduğunda Erdem "hayır. Gelin yeter"dedi. Demir "tamam öyleyse. Bir daha söylüyorum kıza dikkat et ve ona iyi bak. Beni anladın mı?" Erdem "anladık ya."dedi ve iyi akşamlar dileyerek telefonu kapadı. Ayağa kalkıp "Ben yatıyorum."diye kalfaya seslendikten sonra merdivenlere yöneldi ve odasına gitti. *** "Nasıl buldunuz?" Demir,gözlerini kısmış dikkatlice etrafına bakıyordu. Bade'nin kalacağı ev tam da ona göreydi. Dağhan'a dönerek "Sizde mi burada kalacaksınız?"diye sorduğunda Dağhan "Hayır. Bade'ye başkaları eşlik edecek ama her hareketinden haberim olacak merak etme."dedi. Demir "Etmiyorum. Merak etmesi gereken sizsiniz."diyerek odadan çıktı ve koridorda annesi ile konuşan kadının önüne geçerek "Ben arabadayım."dedi. Afra,gülümseyerek Demirin arkasından baktığında Emine Hanım'a döndü ve "Aralarındaki benzerlik çok şaşırtıcı."dedi imalı bir ses tonu ile. Emine Hanım,Afra'nın sesindeki alayı anladığında gözlerini kısmış ve başını dikleştirmişti. Afra ellerini havaya kaldırarak "Sadece bir tahmin. Her ne kadar onun Davud Mudurnu'ya benzediğini söyleseler de bence o tamamen size benziyor. Duruşunu ve kibrini sizden almış."dedi. Emine "Volga'ya olan sadakatini biliyorum." Afra "Ciddi misiniz? Gururum okşandı şahsen." Emine "Beni neyle suçladığın hiç umurumda değil. Geçmiş geçmişte kaldı." Afra "siz öyle diyorsanız." Emine "ne demek bu?" Afra "Anlaşılan o ki geçmiş henüz geçmemiş Emine hanım. Baksanıza,ne yediği belirsiz bir kız çıkıp hayatınızın orta yerine düşüyor ve bu kızın hayatı Volga Pehlivan'ın hayatı ile kesişiyor. Sizce de ilginç değil mi?" dediğinde Emine hanım bir adım attı ve "Kendine gel! Karşında dengin biri yok senin!"diye tısladı. Afra "ben sadece gerçekleri söylüyorum!" Emine hanım "Gerçekler mi? bunu bana gözünü kırpmadan kendi babasını öldüren bir kız mı söylüyor?"dedi alayla ve ona bakarak "adımlarını dikkatli at Afra. Artık çocuk değiliz. Ve kızımı koruma işine gelince,onun seninle olmasını istemiyorum."dedi. Dağhan'ın yanına gidişini izleyen Afra gülümseyerek kollarını birbirine doladı ve "Merak etme. Bade güvende olacak ama kalbi konusunda bahse giremeyeceğim."diyerek çalan telefonuna baktı. Afra "tam isabet." Diyerek telefonu açtığında "efendim ? uyandı mı?" diye sordu. Afra "tamam geliyorum."diyerek telefonu kapadığında ellerini ağzına getirdi ve ıslık çalarak "Bengidiyorum."dedi. Dağhan el sallayıp başıyla selam verdikten sonra, afra arkasını döndü hızla ve siyah Austin Martin marka arabasına binerek binadan uzaklaştı. Emine hanım ise,anlaşmanın gereğini yerine getirmek için imzasını atarken Dağhan ona dikkatle bakıyordu. Eliyle ,genç kadının yanağına dokunup "sinirlenmişsin."dediğinde Emine Hanım "O kadından nefret ediyorum. Ona dair her şeyden nefret ediyorum."dedi. Dağhan "Afra'yı hatırlıyor olman güzel." Emine "ya tabii." Dedi ve çantasını omzuna alarak "Sana güveniyorum Dağhan. Bade'yi koru."dedi ve kendisini bekleyen arabaya doğru ilerlemeye başladı. Arabaya bindiğinde Demir "uçak birkaç saat sonra kalkacak. Ne yapmak istersin?"diye sordu. Emine hanım "kahve içmek istiyorum yakışıklı." Dedi gülerek. Demir, şoförün omzuna dokunarak "hanımefendiyi duydunuz bayım" dedi ve arkasına yaslanarak oradan uzaklaştılar. ** Bade,bütün gün odasından çıkmamış sadece yemek yemek için aşağı inmişti. Erdem de o evde olduğundan onu yalnız bırakmamak adına dışarı adımını atmamış ve bütün gün ya kitap okuyarak ya da televizyon izleyerek geçirmişti zamanını. Oflayarak kitabını kapatıp yanına koyduğunda elleriyle gözünü ovuşturdu. Suç ve Ceza'yı okuyordu ve daha okuması gereken birçok kitap vardı. Kalfa kadın,akşam bir yakınına gideceğini söyleyerek ondan izin aldığında olumlu cevap vermiş ve onun gidişinin ardından kapıları kilitleyerek kaldığı yerden devam etmişti kitap okumasına. Eline aldığı kumanda ile kanallar arasında sörf yapan genç çocuk üst katan gelen çığlık sesleri ile yerinden zıpladı. Daha önce de Bade'nin çığlık attığını duymuştu fakat buna hiç şahit olmamıştı. Sanki birisi onu boğazlıyormuşçasına var gücü ile "yardım edin!"diye bağırıyordu. Kumandayı hızla koltuğa atıp merdivenlere doğru koştuğunda kızın odasına çıktı ve kapıyı açtı. Yüzünü görebilmek için ışığı açtığında onu yerde elleri ile yüzünü kapatmış bir şekilde ağlarken buldu. Yavaş yavaş yanına gidip eğildiğinde "Bade.."diye fısıldadı. Kız,sıtmaya tutulmuş gibi tir tir titriyordu. Elleri ile buz gibi olan omuzlarına dokunarak onu kendisine çekti yavaşça. Bade "Geliyorlar..."dediğinde Erdem "Kim?"dedi. Bade "bilmiyorum."dediğinde Erdem geriye çekilerek kızın yüzüne baktı ve "gözlerini aç"dedi. Bade "Karanlık ama.."dediğinde Erdem "hayır,burası aydınlık."dedi. Genç kız usulca gözlerini açtığında Erdem'in korkudan koyulaşan gözlerine baktı bir süre. Ve hıçkırarak yüzünü göğsüne gömdü. Erdem,kızı kucaklayarak yorganının içine soktuğunda elleri ile kollarını ovalamaya başladı ve "sıcak bir şeyler getireceğim."dedi. Bade eline yapışarak "Gitme..."dediğinde Erdem "buradayım."dedi. aşağı inip sıcak bir şeyler alıp gelmesi çok uzun sürmemişti. Bade,yatağın içinde dizlerini kendisine çekmiş öylece dururken oldukça savunmasız görünüyordu. Erdem "İç hadi."dediğinde titreyen elleri ile sıcak bardağı ellerinin arasına aldı ve dudaklarına yaklaştırdı. Bir yudum dudaklarının arasından boğazına doğru kayarken sıcaklığın soğuk bedenine temas etmesi ile titredi ve bardağı yanı başında duran komodinin üzerine koyarak elleri ile kazağını çıkardı. Erdem,ona dikkatle bakarken Bade sırtını ona döndü ve atletini çıkardı. Erdem,yutkunarak Bade'nin sırtındaki yara izlerine baktığında "bunlar yeni"dedi. Bade "hiç iyileşmedi ki."dedi. Erdem kaşlarını çatarak sulanan gözlerini aşağı indirdiğinde dudaklarının titremesini önleyemedi. Elleri ile kızın yaralarına dokunduğunda sanki ona ne olduğunu yaşıyormuş gibi hissetti. Bade,sessiz bir şekilde ağlarken "Hatırlamıyorum. Bir boşluğun içinde sürükleniyorum. Kim nereden çekerse oraya gidiyorum. Kendi kararlarım yok. O kadar acizim ki..."dediğinde Erdem "Sen güçlüsün. Sana fare dememe bakma. Yada seni bu evde istemememe. Ben... ben sadece kendimi korumaya çalışıyordum." Bade,ona döndüğünde yorganı üzerine aldı ve çıplaklığını örterek Erdeme baktı. Annem ve babamla beraber tatilden dönüyorduk. Annem doğacak olan kardeşime hamileydi. Yağmur yüzünden kayganlaşan yolda babam direksiyon hakimiyetini kaybetti ve araba boş otobanda defalarca takla attı. Ben arkada emniyet kemerine bağlı olduğumdan ufak sıyrıklarla atlatmıştım. Babam,arabadan sızan benzini fark edip bana döndü ve beni hızla arabadan dışarı çıkardı. Araba ile aramda çok az bir mesafe vardı. Başıma aldığım darbe yüzünden güçlükle görüyordum önümü. Babam,"Anneni alıp geliyorum evlat."dedikten sonra topallayarak o yıkıntıya koştu. Annemin tarafına geçip onu çıkarmaya çalıştı ama yapamadı. Annem sıkışıp kalmıştı ve ikisi birlikte ağlamaya başlamıştı." Dedi burnunu çekerek. Bade biraz daha ona sokulduğunda Erdem'de elini elinin üzerine koydu. "Araba,arka taraftan yanmaya başladığında.." gözlerini kapadı kısa bir süreliğine. Sonra devam ederek " her şey saniyeler içinde oldu. O kadar hızlı yanmaya başladı ki... Babamın bana bakışını dün gibi hatırlıyorum. Ve ciğerlerim yırtılırcasına onlara doğru koştuğumu. Patlamanın etkisi ile şaranpollerden aşağı yuvarlanmışım. Beni kazadan üç gün sonra denizin kıyısında kayalıkların arasında bulmuşlar. Kendime geldiğimde bir hastane odasında yapayalnız başımaydım. Elimi tutan ele baktığımda Demirin annesinin hıçkırarak ağladığını Demirin ise bana baktığını gördüm." Dedi gözünden akan yaşlarının arasından. Erdem " Kanada'dan teyzem gelmişti ve bana sanki hayatta başına gelen en kötü şeymişim gibi bakması... Tanrım! Babamdan bana kalan mirası ona devrettikten sonra Emine annem beni evlat edindi. Sonrasında da psikiyatrlar,kabuslar,bitmek bilmeyen sinir krizleri... korkunçtu."dedi Badeye bakarak. Bade,eliyle yüzünü silerek "Özür dilerim" dedi Erdem'in neden ondan uzak durduğunu anlayarak. Genç çocuk başını salladığında "Önemli değil. " diyebildi sadece. Bir süre birbirlerine baktıklarında ikisi de hem hıçkırarak hem de gülerek birbirlerine sarıldılar. Erdem "Abilik nasıl olur bilemiyorum. Ama deneyeceğim."diyerek Bade'yi boynundan öptü. Bade ise sesini çıkarmadan içini çekmekle yetindi.Erdem "Beni görebiliyor musun?.Çünkü tam buradayım.Dinleyebiliyor musun?Çünkü sana fark ettirmeye çalışıyorum. Birisi gibi hissetmek bana ne anlam ifade ederdi? Hiçliğe doğru kendi yolumuzdayız. Oraya varmak için çok çalışıyoruz." Bade "Ve ben derim ki. Göstereceğiz. Her şeyi bırakacağız. Rüyalarımızı zapt edeceğiz. Ve deneyeceğiz. Onu yaşatmak için. Hadi parlamasına izin ver böylece görebilirler Olmamız gereken kişiyi...O kişiyi, evet... Her nasılsa...Bir gün...Bir şekilde" ****Sabah**** Demir eve geldiklerinde annesine "Okula gitmek istemiyorum ben. Eğer dün gece o kadar gezmiş olmasaydık bu kadar yorgun olmaz ve ben de bu kadar huysuzluk etmezdim ama anne lütfen pazartesi ve ben okula gitmek istemiyorum."diyerek sitenin içinde yürürlerken kalfayı gördüler. Demir "Günaydın Asiye teyze senin ne işin var bu saatte dışarıda?"diye sorduğunda yaşlı kadın "dün gece evden kaçtım da"dedi. Demir "yani Erdem ve Bade evde yalnızlardı öyle mi?"diyerek koşmaya başladığında emine hanım "oğlum?"dedi. Demir "İkisinden biri birbirlerine zarar vermiş olabilir. Şaka mı yapıyorum sizce?"diyerek kapıyı açtı ve ayakkabılarını çıkarmayarak üst kata giden merdivenleri çıkmaya başladı. Önce Erdem'in odasına bakan genç çocuk onu orada bulamayınca kalbinin küt küt atmasına aldırış etmeyerek Bade'nin odasına doğru koşmaya başladı. Sonunda kapıyı açıp içeri girdiğinde karşılaştığı manzara ile neye uğradığını şaşırdı. Bade ve Erdem birbirlerine sarılmış bir halde, uyuyorlardı. Erdem'in bir bacağı Bade'nin bacaklarının üzerinde bir eli de kızın belindeydi. Yüzünü kızın boynuna gömmüş bir halde huzurlu bir şekilde uyuyorlardı. Emine hanım "Aman Allah'ım."dediğinde Demir gülümseyerek "şişşt, sessiz olun."dedi ve üzerindekileri çıkarmaya başladı. Yatağın diğer tarafına geçerek "Erdem yana kay."dediğinde genç çocuk yerde yatsana ya!"diye tısladı. Bade, uyku sersemine ileri gitmeye çalıştığında Erdem gülmeyle karışık bir şeyler homurdandı ve Demir ile aynı anda birbirlerine vurmaya başladılar. Bade,aralarında kalmış bir halde çığlık çığlığa bağırırken üçü birden susup birbirlerine bakmış ve sonrasında kahkaha atarak birbirlerine daha çok sokulmuşlardı. Erdem "Beni seviyor." Demir "öyle mi? alt tarafı iki gün yoktum. Ne oldu?" Erdem "kızın içinde bastırdığı sevgi yumağı ortaya çıktı ve beni sarıp sarmaladı."dedi Bade'yi gıdıklayarak. Bade "Sevgi yumağı ne demek?"dediğinde Erdem "Allah'ım sana geliyorum ya! Mal mısın kızım!"diyerek bağırdığında Bade yüksek sesli kahkaha atmaya başladı. Üçü birden yatağın içinde deli gibi gülerlerkenEmine Hanım evinin içinin ilk defa uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar canlandığını hissediyordu. Asiye hanıma bakarak "Dışarıda kar kıyamet ama burada bahar yaşanıyor."dedi o da çocukların kahkahasına eşlik ederek...

ÇÖL ATEŞİ (ESMER SERİSİ-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin