Bir ay sonra
Emine hanım avukatları ile birlikte Sosyal hizmet kurumları yetkilileri ile görüşüyor ve Bade'yi alabilmek için büyük uğraşlar veriyordu. Sonunda taraflar arasında anlaşma sağlandığında Bade'nin hayatı tamamen Emine Mudurnu'ya teslim edilmiş ve yasal olarak onun himayesine girmişti. Emine hanım el sıkışarak binadan avukatları ile ayrıldığında "Hemen ilk uçağa bilet alın! Daha fazla burada kalmak istemiyorum!"dedi etrafında çember oluşturarak yürüyen adamlara bakmadan.
Gözlüklerini takıp,kendisini bekleyen arabasına bindiğinde oğlunu aradı ve "Tamam"dedi. Demir ise Bade'nin ellerinden tutmuş onu yürütmeye çalışıyordu ama genç kız hiç oralı olmuyordu. Onları izleyen hemşire kızı dikkatle takip ederken bir gözü Demire kayıp duruyordu. Sımsıkı tutmuş olduğu ellerin sahibinin gözlerine öyle bir bakıyordu ki Bade pes etmek istediği an geri hamle yapmak zorunda kalıyordu. "Ben.."dediğinde Demir başını yana eğdi ve "Ne?"dedi. Bade "Kendimi çok güçsüz hissediyorum. Ne yürüyecek ne de konuşacak halim var. Beni bırakır mısın?"dediğinde Demir gülümseyerek ona baktı ve "Hayır."dedi. Bade "Hayır mı? Neden?"diye sorduğunda Demir "unuttun mu? Benden seni bırakmamamı istemiştin?"dediğinde Bade hatırladıkları ile güldü ve içine dolan o yabancı his ile başını dikleştirdi ve Demir'e doğru bir adım attı. Demir,ellerinde ki ellerin güçlendiğini hissettiğinde Bade'ye baktı. Genç kızın mavi gözleri alev alevdi. Yanıyordu her biri... "Bırak beni.."diye fısıldadığında Demir ellerini çekti usulca. Bade,elleri iki yanına usulca düştüğünde gözlerini kapatarak kapısı açık olan terasa doğru yürümeye başladı ve ait olduğu yere toprağına doğru ilerledi. Başını gökyüzüne kaldırdığında çölün o tanıdık kokusunu içine çekti. Burada doğduğunu biliyordu...Buraya ait olduğunu... Yüreği sevgi kırıntılarıyla dolmaya başladığında kalbi ağır geldi bedenine... Gözlerinin kenarlarından aşağı süzülen o inci taneleri ellerinin yumruk olmasına neden olmuştu şimdi... Hiçbir şey hatırlayamıyordu onca tanıdıklığın içinde... Ait olduğunu hissettiği bu topraklar artık ona o kadar yabancıydı ki evi neredeydi hatırlamıyordu... Tek bir isim vardı aklında... Tek bir yüz... Tek bir ses... "Anif..." Aklının gerisinde kalan tek isim buydu... Onun sesi... Onun bağırışı... Ağladığını görüyordu çoğu zaman... dudaklarını büzerek hıçkırmaya başladığında dizlerinin üzerine düştü. Ellerini taş zemine yaslayarak gözyaşlarını akıttığında Demir yanına koştu. Bade ona bakmadan "Kimim ben?"diye fısıldadı...Demir, saçlarını sevmeye başladığında Bade ona baktı yavaşça ve "Adım Bade... Peki ya bundan öncesi? Neden bu kadar canım yanıyor? Neden oraya..."parmağı ile karşısındaki çölü gösterdi. "Neden oraya her baktığımda kalbim hızlı hızlı atıyor. Neden oraya her bakışımda çok sevildiğimi ama aynı zamanda çok korktuğumu hissediyorum."dedi ve Demirin yakasına yapışarak "Bir annem var mıdır? Orada beni bekleyen biri var mıdır Demir? "dediğinde Demir "Annem her şeyi araştıracak Bade. Sana ait bir iz bulduğunda ait olduğun yere geri döneceksin."dedi. Bade,ağlayarak Demire sarıldığında kızaran gözleri ile karşıya baktı ve dudaklarını büzerek gözlerini kapadı. "Çok canım yanıyor..."diye fısıldadı. Emine Hanım ağlayarak kapının girişinden onları izlediğinde elindeki dosyalara baktı ve "Tam bir trajedi"dedi.
Bahadır Bey yanına gelerek "Neler olduğunu öğrendin mi?"diye sorduğunda Emine hanım "Annesi boğularak öldürülmüş."dedi. Bahadır Bey ,Badeye bakarak "Tanrım..."diye fısıldadığında Emine hanım "Ailesinden geriye kimse kalmamış. Bu yaşa kadar nasıl yaşayabilmiş bilmiyorum Bahadır."dediğinde az ilerisinde olan Afra onları dikkatle izliyordu. Öğrenmemeleri gereken her şeyi büyük bir dikkatle ortadan kaldırmış ve Bade'nin kim olduğuna dair,ailesine ne olduğuna dair var olan bilgilerin hepsini yok etmişlerdi. Gözleri ilerde hıçkırarak ağlamakta olan kıza kaydığında dudaklarının kenarları yukarıya kıvrıldı ve "Küllerinden doğmanın zamanı geldi kızıl köşkün prensesi..."dedi. Demir,Badeyi elinden tutup ayağa kaldırdığında gözlerinin içine baktı ve "Hazır mısın?"diye sordu. Bade,burnunu çekerek başını salladığında gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı yeniden. Elini Demirin avuçlarının içine bıraktığında Demir sımsıkı tuttu ve "Düşmene izin vermeyeceğim."diyerek onu alnından öptü. Sadece birkaç yaş... Sadece birkaç sene... Hiçbir bağ olmaksızın onu koruma iç güdüsü... Tarafsız bağlılık... Sonsuz sadakat... Demir... Adı gibi Demir... Buz gibi... Mermerden yapılmış bir beden... ancak çok isterse gösterir sevdiğini... Sıcaklığını... Adının hakkı önce ruhunda sonra bedeninde can bulmuştu... Sert yüz hatları ve yaşından büyük konuşma ve kendisine olan güveni asla yıkılmayacak bir kaleyi andırıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖL ATEŞİ (ESMER SERİSİ-1)
Ficção GeralHikayenin başlangıcı... Onları bir araya getiren bir kader vardı.