Bölüm 33

203 36 0
                                    


Çocuklar,kartopu savaşından sonra odalarında uyuyakalmışlardı. Demir,odasında yorganının altına kamp kurmuş uyurken Eylül ayak ucunda bacaklarına sarılmış uyuyordu. Bade ise odasında deliksiz bir uykunun içindeyken tepesine gelen Erdem ile uyanmak zorunda kalmıştı. Gözlerini kırpıştırarak açtığında karşısında kendisine kaşlarını çatarak bakmış olan Erdem'e baktı ve "Ne oldu?"diye sordu. Erdem "Kalk hadi. Demir'i uyandıracağız."dediğinde Bade "İstemiyorum ki ama uyandırmak. Ben uyumak istiyorum,hem hala ısınamadım bak."diyerek parmaklarını gösterdi Erdem'e. Genç çocuk,kızın bu hallerine gülmek istese de sesini çıkarmadı ve "kalksana hadi ya."dedi. ama Bade,uykuya öyle bir yeniliyordu ki tepesinde ötmekte olan Erdem'i duymuyordu bile. "Hey sersem!"diye uyumakta olan kızı sarstı genç çocuk. Genç kız güçlükle açtığı gözlerinin arasından kendisine sersem diyen çocuğa baktı ve "Sersem mi? Anlamı ne?"diye sordu. Erdem bıkkınlıkla "Sence?"diye söylendiğinde Bade "Aptal gibi mi demek?"diye sordu. Erdem gülümseyerek "Yok,bu daha çok gerizekalı gibi demek!"dedi. Bade "ben miyim o?" Erdem "of,neden ama ya. Bir kere de bana açıklama yaptırmasan ve şuradan kalksan. He? Ne olurdu sanki?" Bade "tamam"dedi ve robot gibi yataktan kalktı. Erdem, onun elini tutup peşin sıra çekiştirdiğinde kızın ellerinin gerçekten halen ısınmadığını fark etti ve bununla birlikte kaşlarını çattı. Demirin yatak odasına girdiklerinde uyumakta olan Eylül ve Demire bakarak ikiye ayrıldılar. Erdem kıza dönerek "Sen Eylül'ün parmaklarını çekeceksin ben de Demirinkileri." Dedi ve Demirin ayak ucuna gitti. Bade,buz tutan parmaklarını Eylül'ün ayak parmaklarına koyduğunda dudaklarını büzdü ve "Seni dövmesk istiyorum."dedi gözlerini kapatmamaya çalışarak. Erdem ona yan bir bakış atarak "tabi bunu istediğini biliyorum."dedi ve "bir... iki... üç!"dedikten sonra aynı anda parmakları çektiler. Eylül ,acı içinde bağırıp yataktan fırlayınca Demir de onun sesine uyandı ve Eylül'ün kafası ile tokuştular. Genç kız acı içinde alnını ovaladığında karşısında kendisine dehşetle bakmakta olan Badeye baktı ve "Sen?"diye tısladı. Bade kekeleyerek "be... ben istemedim. O yaptı!"diyerek arkalarında gülmekte olan Erdemi gösterdi. Erdem ,kahkahalarla gülüp dil çıkarırken oldukça halinden memnundu. Demir,tıslayarak ve homurdanarak yatağından çıktığında "buraya gel!"diyerek Erdem'i evin içinde kovalamaya başladı. Aşağıda sofrayı kuran kalfa çocukların sesini duyunca yerinden sıçrayıp,tabakları elinden düşürme noktasına gelmişti. Demir ve Erdem aşağı inerek etrafında bir o yana bir bu yana koşarken başı dönen yaşlı kadın "çocuklar,oturun lütfen."dedi ama işe yaramadı. Dış kapıdan içeri giren annelerini gördüklerinde kavga etmeye son veren çocuklar emine hanım'ın yüzünde ki ifadeyi görünce "Ne oldu?"diye sordular. Emine Hanım "Az önce Fransadaki okulun yönetim biriminde çalışan biriyle görüştüm. Bade'yi beklediklerini söyledi." Dediğinde çocuklar birbirlerine baktılar. Bade ise merdivenlerin başında "Ne?"diyebildi sadece. Çocuklar ona döndüğünde genç kız merdivenlere oturdu ve "Hemen mi? hemen mi gitmek zorundayım?"diye sordu. Emine hanım "eğitimin için tatlım."dediğinde Bade yutkundu. Ağlamayacaktı ,söz vermişti kendisine. Ama yapamıyordu. Gözlerinden boşalan yaşlar,boğazına oturan yumruyla birleşince kesik kesik hıçkırmaya ve öksürmeye başladı. Demir ve Erdem,onu öyle görmeye dayanamadıklarından kolları ile sardıklarında "Biz hep yanında olacağız."diyerek kızın saçlarına öpücükler kondurdular. Bade,dudaklarını büzerek "Gitmek istemiyorum."dediğinde Demir gözlerini kapadı. Erdem ise Emine Hanım'a bakarak "Bir şey yapılamaz mı? neden bu kadar erken gitmek zorunda?" dedi. Emine Hanım "Okul açılmadan önce okula yeni kayıt olan öğrencileri,okul komitesine ve aile birliğine tanıtmak amacı ile bir katilyon düzenlenecekmiş?" dediğinde Erdem "Saçmalık!"dedi. Eylül "Sosyeteye mi takdim edilecek yani? İyi de bu çok gereksiz!"demişti sesinin tonunu ayarlamaya çalışarak. Bade,omuzları sarsılarak ağlamaya devam ediyordu. Sanki içinden bir şeyler koparılıyordu. Sımsıkı tutunduğu ellerin sahiplerine bakıp ellerini dudaklarına götürdüğünde gözlerini kapadı ve hıçkırmaya başladı. Demir,gözünden akan yaşı elinin tersi ile silerken "Bade..."dedi titreyen sesi ile. Bade çocuksu bir edayla "ama.. ama ben yeni gelmiştim ki buraya... Daha,daha gitmem sanıyordum... he...hem ben ço...çok korkuyorum... orada kimle kalacağım... yalnız kalmak istemiyorum..."dediğinde Demir "yanında seni koruyacak insanlar olacak..."dedi. Bade "ama onlar siz olmayacak... bana kötü davranacaklar..." Erdem "hayır! Öyle bir şey olmayacak! Sana kötü davranacak adamı dar ağacında sallandırırız!"diyerek onu kollarının arasına çekti. Emine Hanım,gözünden akan yaşları silerek çalışma odasına gittiğinde uçuş için işlemleri halletmeye başladı. Demir ise oturduğu yerden kalkarak ,evin kapısını açtı ve kendisini buz gibi havaya attı. Yalın ayak sitenin içinde koşmaya başladığında nefes nefese kaldı ve sonunda yere diz çöktü. Ellerini dizlerine koyup hızlı hızlı nefes alıp verirken gözünden akan yaşları engelleyemiyordu. En son ne zaman bu kadar çok ağlamıştı? Babası öldüğünde mi? ne zamandı hatırlamıyordu. Tek bildiği canı çok yanıyordu. Bade'ye bu kadar bağlı olduğunu bilmiyordu. Ondan uzak olacak olma düşüncesi şimdi içini acıtıyordu. Omzuna konan battaniye ile başını kaldıran genç çocuk Eylül'ün acı dolu yüzüne baktı ve hemen başını eğdi. Gözyaşlarını görmesini istemiyordu. Eylül,etrafından dolaşarak önünde diz çöktüğünde iki eliyle çocuğun yüzünü kavradı ve kendisine doğru kaldırarak "demir..."diye fısıldadı. Demir,gözlerini yere çevirerek "Bade,gelmeden önce Erdem de ben de kendi karamsarlıklarımızda boğuluyorduk. O ailesini kaybetmişti ben babamı. Birbirimizin yaralarını sarıyorduk ama onun kadar masum değildik. Bir şeyler hep mecburiyettendi. Mutluymuş numarası yapıp sadece nefes alıyorduk. Sonra... sonra onu orada çölün ortasında paramparça bir bedenle bulduğumda,içimdeki o ses onu alıp götürmemi çünkü onun hayatıyla bizim hayatımızın arasında bir bağ olduğunu söyleyip duruyordu. Annem onu gönderiyor çünkü Bade burada olduğu sürece asla kendisini bulamayacak!" dedi ve sustu. Şimdi söyleyeceği her bir kelime içinde çığlığa dönüşüyordu. Kalbinin duvarlarına çarpıp,kulaklarını sağır ediyor,beyninin içini kemiriyordu. Deli gibi bağırıyordu Demir. Çığlık atıyordu içinde can çekişen çocuk. "çok acı çekiyorum,bırak beni."diyordu nefesi. Gözleri "Daha önce hiç bu kadar ağlamadık değil mi?"dercesine akıyordu yaşlar. Şimdi her bir hücresi isyankar her bir uzvu yaralıydı. Kanayan ruhu şimdi kardeşinin gidişiyle bir kez daha kanıyordu. Eylül ağlamaya başlayarak Demiri kendisine sımsıkı çekti ve saçlarını sevdi. Eylül "Ağlama..."dediğinde Demir sesini çıkarmadı. Genç kızın içi parçalanıyordu. Onun Demiri hiç ağlamazdı oysaki. Davud amcasının cenazesinde bile ağlamamıştı. Hep içine atmıştı tüm yaşananları. Üzerlerine yağan ince beyaz kar ağlamaktan ıslanan yanaklarına her değdiğinde eriyordu. Tıpkı acının da o narin bedenleri erittiği gibi... *** Bade,odasına gidip bavulunu açtığında dolabından çıkardığı eşyalarını teker teker yerleştirmeye başlamıştı. Sesini çıkarmıyordu çünkü ne demesi gerektiğini bilmiyordu. İçi çok acıyordu. Bir kez daha onu koparıyorlardı. Bir kez daha ait olmadığı bir yere gönderiliyordu. Erdem,yatağının üzerinde onu sessiz bir şekilde izlerken bade duraksadı ve "Hatırlamak istemiyorum."dedi alnını kırıştırarak. Erdem ona bakarak arkasına yaslandı ve "Bir kıvılcım düşer önce... büyür yavaş yavaş..." dedi. Bade ,arkasını dönüp Erdem'e baktığında elindekileri yere bırakıp yanına gitti ve başını göğsüne dayayıp,Erdem'in söylediklerini dinlemeye başladı. Genç çocuk "Bir kıvılcım düşer önce... Büyür yavaş yavaş... Bir bakarsın, volkan olmuş yanmışsın arkadaş... Dolduramaz boşluğunu ne ana kardeş... Bu en güzel en sıcak duygudur arkadaş...Ortak olmak her sevince... Her derde her kedere... Ve yürümek ömür boyu beraber el ele... Olmasın hiç o ta içten gülen gözlerde yaş. Yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş...Evet arkadaş kim olduğumu ne olduğumu Nereden gelip nereye gittiğimi sen öğrettin bana Elimden tutup karanlıktan aydınlığa sen çıkardın Bana yürümeyi öğrettin yeniden El ele ve daima ileriye Bir gün birbirimizden ayrı düşsek bile biliyorum, hiç bir zaman ayrı değil yollarımız. Ve aynı yolda yürüdükçe Gün gelir ellerimiz yine DOSTCA birleşirAYRILSAK BİLE KOPAMAYIZ..." dedi ve sustu. Bade ,ona daha çok sokularak "Hiç mi?" diye sordu. Erdem,dolan gözlerini koluna silerek "Elbette hiç şapşal!"dedi ve güldü. Bade de "ama ben yine de geri zekalı değilim."dediğinde Erdem "Ah, kahretsin. Şurada dramatik bir an yaşıyoruz ve sen onu bile bozuyorsun fare."dedi ve "hadi kapat gözlerini,uyu biraz.."diyerek içini çekti."İnsan en büyük mezardır,her şeyi içine gömer..."

ÇÖL ATEŞİ (ESMER SERİSİ-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin