Bade,katilyon sonrasında araba ile kalacağı eve bırakıldığında teker teker ağabeyleriyle vedalaştı ve "Yine yanınıza geleceğim."dedi. Erdem sesini çıkarmadan başını sallayıp arkasını dönerek yanından uzaklaştığında Demir "ona bakma sen. O da en az benim kadar üzülüyor bu duruma ama alışacak. Bize sürpriz yapıp ben geldim diyeceğin günleri iple çekeceğinden eminim"diyerek genç kızın yüzünü avuçlarının arasına aldı ve dudaklarını kızın alnına değdirdi.
Demir "Ben Demir Mudurnu. Sen kız kardeşim Bade'yi ömrümün sonuna kadar sevip sayacağıma ve koruyacağıma yemin ediyorum."dedi gülümseyerek. Bade, başını sallayarak içini çektiğinde Emine Hanım'a baktı ve "Benim için yaptıklarınızı asla unutamayacağım. Unutmak da istemiyorum. Hayatımın kısa bir döneminde çok önemli şeylere tanık oldum. Beni yeniden yaşattınız. Beslediniz, giydirdiniz. Size layık olmaya çalışacağım."dediğinde Emine Hanım "Bebeğim."diyerek Bade'ye sarıldı. Bade ise "Bir şey söylemek istiyorum size ama kızıp kızmayacağınızdan emin olamıyorum."dedi kararsız bir şekilde. Emine Hanım burnunu çekerek "Söyle tatlım."dediğinde Bade genç kadının ellerinden tutup dudaklarına götürdü ve karla kaplı olan bahçede dizlerinin üzerine çökerek gözlerini kapadı. Emine Hanım "Bade?" Bade "Her şey için çok teşekkür ederim. Her şey ama her şey için. Anne..." Demir, başını kaldırıp Bade'nin yüzüne baktığında gözlerini iri iri açmıştı. Şaşkınlıktan ve mutluluktan küçük dilini yutmak üzere olan genç adam arkasını dönüp "Ben arabada beklesem iyi olacak"dedi gülümseyerek. Emine Hanım, Bade ile aynı boya gelebilmek için dizlerinin üzerine çökmüş ve genç kızı kollarının arasına almıştı. "Asıl ben teşekkür ederim."diyerek hıçkıra hıçkıra ağlayan Emine Hanım,Bade'ye baktı ondan ayrılarak. Genç kız "Sizin gibi olacağım. Başı dik ve güçlü. Nerede oturması gerektiğini bilen ve nasıl davranmasını bilen. Sizin gibi olacağım. Korumacı,güçlü ve inatçı. Asi. Soğuk kanlı olacağım ve yeni yepyeni bir hayat kuracağım."dediğinde Emine Hanım "Beraber."dedi. Bade,burnunu çekerek "Beraber. Karanlıktan asla korkmayacağım. Gözlerimi bir aynanın arkasına saklayacak ve var olmayan biri gibi davranıp,insanları uzaktan izleyeceğim. Sadece beni tanımak isteyenlere kendimi açacağım." Dedi. Bade ,şimdi yeniden doğuyor gibiydi. Kış ne kadar soğuksa badenin sıcaklığı da o kadar yakıcıydı. Dizlerinin altında ses çıkartan kar kütlesi bedeninin sıcaklığı ile eriyip buharlaşıyor,baharı müjdeliyordu. Gözleri artık başka parlıyordu. Emine Hanım,Bade'yi bırakıp giderken ardında on üç yaşında bir kız çocuğu değil,koskocaman yaşadığı hayata kafa tutabilecek bir kızı bırakıyordu şimdi. Gülümseyerek arabaya bindiğinde ne Erdem ne de Demir tek kelime ettiler. Hepsi mutlu ve huzurluydu. Bu Bade'nin varlığının sesiydi. Varlığının huzuru. Cehennem kadar yakıcı bile olsa cennet kadar huzurlu ve sakindi. Bade, hepsini yeniden bir araya getirecek olandı. Savaşı bitirecek ve başka hayatlara yeniden başlamalarına neden olacak olan. Bade... Sessizliğin simgesi... Gözyaşının somut hali. Acının en keskin hali... Bade, şimdi o kanatların etrafını sardığını hissediyordu. Demir kapıdan içeri girdiğinden beridir, acılarına yenisi ekleniyor ama bundan haz duyuyordu. O bile hissediyordu kendisindeki değişimi.. Burada kalacağı süre boyunca kimseye boyun eğmeyecekti! Hiç kimseye hem de! Boş malikâneye girdiğinde şömineden gelen seslere takıldı kulağı... Yalnızlık onundu... Sadece onun ve sıcak var olma sebebiydi. Uzun elbisesini boyun bağından kurtarıp, yanması için şömineye attığında, alevlerin bedenini sarmasını izledi bir süre. Sıcacıktı her bir uzvu. Bunu seviyordu. O ateşin ortasında doğmuş, ateşin ortasında büyümüştü ve yeniden ait olduğu yere ateşe gidecek ve orada verecekti son nefesini... O ateşin kızıydı... -Bir ay sonra- "Allah Kahretsin!" diye bağırdı Emine Hanım elindeki dosyalara bakarak. Sesini duyan oğulları koşarak odasına girdiğinde aynı anda "Anne, iyi misin?"diye sordular. Emine Hanım,Bade ile öğrendiklerini ondan gizlemeyeceğine dair söz vermişti ve bunu onlara nasıl göstereceğini bilmiyordu. Sinirden buz kesen ellerini oğullarına uzattı ve dosyaları işaret etti. İki genç çocukta kağıtları ellerine alıp okumaya başladıklarında,önce birbirlerine sonra da annelerine baktılar. Demir "Ne demek bu?"diye sorduğunda Emine Hanım sinirli bir şekilde "Osman Kohen, denen o adam onunla uğraştığım için İtalya'daki üzüm bağlarına ait olan ve satışa sunulan hisselerin %20'sini almış. Onu öldüreceğim. Tırnaklarımı şah damarına geçirip ona benimle uğraşmanın ne demek olduğunu göstereceğim!"diye bağırdığında Erdem "Neden bunu yaptı peki? Yani bunu yapmış olması için senin de ondan önce davranıp ona bir şey yapmış olman gerekiyor,öyle değil mi?"diye sorduğunda Emine Hanım ayağa kalktı ve yağmakta olan kara baktı. Sanki hava bile ona inat davranıyordu. Şuan ihtiyacı olan tel şey sıcaklıktı. Etrafı kasıp kavurmasına neden olacak bir ateş... Gözlerini kapadı ve içini çekerek "Osman Kohen,bundan yaklaşık birkaç ay önce,Fas'ta Bade'yi buraya getirdiğimiz zaman içerisinde onunda Fas'ta olduğunu öğrendim."dedi. Demir "Ve?" Emine Hanım "Bade'ye zarar verenler onlar. Osman Kohen ve Derin Kohen. Listede bir isim daha var ancak adam ölü olduğundan pek bir işime yaramıyor!"dedi. Erdem kaşlarını çatarak "Sen bunu nasıl öğrendin peki?" diye sordu. Emine Hanım "Bahadır hala Fas'ta. Doktor olmasının yanı sıra bizim yani benim ihtiyacım olan bilgileri bana getirmekte iyi olan biri. Onunla bir süredir bir iz üzerindeydik ve o izi takip edince,parmak izleri bizi Osman Kohen'e getirdi."dediğinde Demir "Onu öldürme işini bize bırak!"diyerek tısladı. Emine Hanım ellerini masaya vurarak "Hayır! Kimse hiçbir şey yapmayacak!" Erdem "ama anne?" Emine Hanım "Hayır dedim! Sizin yapacağınız en ufak hata! Bade'nin hayatına mal olur. Ona bir zarar gelmemeli! Tabi size de! Osman Kohen ile ben ilgileneceğim! Ona bir Mudurnu ile uğraşılmaması gerektiğini zevkle öğreteceğim!"dediğinde gözlerinde intikam dolu yıldızlar yanıp sönüyordu. Demir, annesinin bu huyundan hoşlanmış olacak ki gülümseyerek önüne döndü ve "Pekâlâ, o zaman biz de Derin'i alırız. Bakalım, bu süre zarfında o ne yapmış?"dediğinde Erdem'e döndü. Demir "Ne diyorsun?" Erdem "Bilmiyorum." Demesi ile hem Emine Hanım hem de Demir şaşkınlıkla Erdem'e baktılar. Erdem "Bana öyle geliyor ki o kızın da bizden bir farkı yok. Yani bir kukla gibi oradan oraya sürükleniyor."dediğinde Demir "evet, badeye zarar verdiklerinde de bir kukla gibiydi eminim."dedi. Erdem "Of, tamam. Varım. Kızı takibe alıyoruz. Oldu mu?"dedi ayağa kalkarak. Demir "tamam o zaman. Ben şimdi çıkıyorum. Geldiğimde hallederiz."diyerek odadan çıktığında Emine Hanım,Erdeme baktı ve "Seni rahatsız eden nedir oğlum?"diye sordu. Erdem ona bakarak "Gerçekten bilmek istiyor musun?"dedi. Emine Hanım "Lütfen." Genç çocuk içini çekti ve "O kızda tuhaf bir şey var. Bade de olduğundan daha fazla ve daha katı. İnsan Badeye baktığı zaman onda saflığı ve masumluğu görüyor ama diğeri yani Derin denen o kıza baktığında benim gördüğüm tek şey bir çocuk. Çocuk!"dedi kaşlarını çatarak. Emine Hanım "Seni anlamıyorum Erdem. Orada ne gördün?" dedi ellerinin üzerine ellerini koyarak. Erdem huzursuz bir şekilde "O kız gerçek bir kukla. Çocukluğunu yaşayamamış bir kukla hem de. Gel git var onda. Onu tehlikeli yapan da bu! Bade'den korkmazsın çünkü çektiği acı onu insanlara karşı duyarlı ve merhametli biri yapar,çünkü insanlar onu sever. Çünkü etrafında da başka insanlar tarafından sevilen insanlar vardır. Ama o kız... Derin! Lanet olsun, o kız sevmiyor ve sevilmiyor. Ve o gözlerde gördüğüm çocuk,arayış içinde,her ne yapıyorsa bunu bilinçli olarak yapmıyor,sadece babası onu sevecek diye yapıyor. Bu benim düşüncem. Belki yanlış ya da aptalca ama tek gördüğüm bu. Demir ona saldırmayı düşünüyor ama ben zaten yaralı olan birine saldıramam bunu yapamam anne." Dediğinde Emine Hanım ile göz göze geldiler. Emine Hanım düşünceli bir şekilde Erdemin gözlerine baktığında "Hiç böyle düşünmemiştim."dedi. Erdem "Bilmiyorum. Belki de... Belki de yanlış düşünüyorumdur ama bunu düşünüyorum,üzgünüm çok üzgünüm. Badeyi her zaman korurum,kendimi bile feda ederim,o kıza karşı bile gelirim ama ona saldırmam,bunu yapmam!"dedi ve ayağa kalkarak camın önüne gitti. Erdem "Bade ne kadar sıcaksa o kız o kadar soğuk. Bade, sana dünyadaki her şeyin iyi olduğunu gösterir,güzel. Ama o kızda bunlar yok. Boştu anne. Yere düştüğünde elimi uzatıp onu yerden kaldıracağımı söylediğimde bana bakışını görmeliydin. Daha önce kimse ona el uzatmamış gibiydi."dediğinde Emine Hanım "Peki ne yapmayı öneriyorsun?"diye sordu. Erdem içini çekerek "Bilmiyorum. Aklımda bir şey var ama..." Emine Hanım "Ne?" Erdem "Kızların kıskançlığı iğrençtir şahsen benim midem bulanır. Her neyse, Derin'in yanında Osman Kohen olduğu sürece, o kız pençelerini Bade'ye sokmaya devam edecek. Ve ona nasıl zarar verdiğini önemsemeyecek ama öte yandan ikisini de bir birey olarak ele alırsak ki kuzenlermişde." Emine Hanım "Beni korkutma Erdem.." Erdem "Derin'i bu dünyada iyi yapabilecek biri varsa o da ileride aşık olacağı yada evleneceği adam değil. Onu iyi yapabilecek tek kişi BADE!"dediğinde Emine Hanım gözlerini iri iri açtı ve "Hayır! Hayır! Erdem Hayır! İkisini yalnız bırakmamı istiyorsun!"dediğinde Erdem gülümsedi ve odadan çıkmadan önce "Bir aydır Bade orada öyle değil mi? Ve Osman Kohen de bir aydır İtalya'da. Sence Bade,zarar görmüş olsa bu bize ulaşmaz mıydı? Dikkat et anne,bu bir oyun ve Osman Kohen'in yapmak istediği şey bir günah keçisi belirlemek. Tüm bunlar bittiğinde bu zamana kadar yapmış olduğu tüm pislikleri o kıza yığacak." Emine Hanım "Yani?" Erdem "demir ile konuş lütfen. Benden saldırmayı istemediğim birine karşı gardımı almasını istemesin. Ama Osman Kohen'i alaşağı etmende her zaman yanındayım bunu da sakın unutma."dediğinde Emine Hanım gülüyordu. Bu rahatlamanın ve sanki zafer kazanmışlığının karışımı gibiydi. Berrak olmasa da daha iyi karar verebilirdi şimdi. Erdem kapıdan çıkmadan "Yine de o kız izlenecek ve Demir ile konuşacağım seni zeki çocuk."dedi gülümseyen bir yüzle. Erdem "VE Kohenler sıfır Mudurnular bir!"diyerek odadan çıktı zafer dolu bir ifadeyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖL ATEŞİ (ESMER SERİSİ-1)
General FictionHikayenin başlangıcı... Onları bir araya getiren bir kader vardı.