Bade kendisine geldiğinde odasındaydı. Anif omzundan yaralanmış bir halde odanın içinde dört dönüyor etrafa küfürler savuruyordu.
Genç kız yataktan doğrularak ayağa kalktığında Anif ona doğru ilerledi ve "Yat!"dedi. Bade "neler oluyor?"dediğinde Anif "Asıl sana neler oluyor? Neden öyle bağırdın?"dediğinde Bade başını tuttu elleri ile ve "hatırlamıyorum"dediğinde Anif ona endişeli bir bakış attı. Göğsüne düşen bombayı eline alıp avludan dışarı var gücü ile fırlattığında patlamadan etkilenmiş ve avlunun ortasındaki çeşmeye çarpmıştı.
Kolundan yaralanan Anif ona bakarak "Üzerine birşeyler giyin Bade. Rahat bir şeyler. Hızlı koşmanı sağlayacak birşeyler."dediğinde Bade ona baktı ve "Neden?"dedi. Anif ona bakmadan dolabına yöneldiğinde dişlerinin arasından tıslayarak "Artık konuşmak yok."dedi.
Eline aldığı çamaşırları Badenin yüzüne fırlatırken pencereye gitti hızla. Evin içi adamlarla dolup taşarken eviin dışınında kalabalıklaşmaya başladığını gördü. Ellerini yumruk yaparak dişlerini sıktığında Bade usulca üzerini giyindi ve "ben hazırım"dedi. Anif ona döndüğünde "tamam."diyerek aşağı indiler. Melikshah Sahraya bağırıyor ve gitmesi gerektiğini söylüyordu ama Sahra başını dikleştirmiş burada onun yanında kalacağını söylüyor ve ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. Adamların bağırışları dışarda büyük bir gürültüye yer açarken silah sesleri dört bir yanda yankılanıyordu şimdi. Bade merdivenlerden aşağıya indiğinde Shah ,kardeşine döndü ve ona sarıldı. Kulağına doğru "Anif seni ahırlara götürecek,atını da al ve git tamam mı bade? arkana sakın bakma!"dediğinde Bade korkmaya başladı ve "Sen... Siz gelmeyecek misiniz?"diye sordu. Odada bulunan herkesin gözü ona baktığında herkes başlarını önlerine eğdi ve gözlerinden akmak için bekleyen yaşları elleri ile silerek gülümsediler.
Shah "Seni bulacağım. Sakın korkma yavrum."dedi alnından öperken. Bade sımsıkı Shaha sarıldığında kapının daha fazla dayanmayacağını biliyorlardı. Shah hızlı bir şekilde Badeyi kendinden kurtarıp Anife doğru attığında "Götür onu buradan! uzaklaşana kadar da peşinden ayrılma!"diyerek emir verdi. sonra sahraya döndü ve "Yanımda kalacaksın! Sakın bir aptallık yapmaya kalkma!"dediğinde alnını alnına dayadı ve kapıyı açtı. Ahmet "Abi!"dediğinde Melikshah "Kapıyı ben açacağım!"dedi.
Evden çıkıp avluyu geçtiğinde adamları etten duvarlar ördü önünde ve ardında... Sağında ve solunda... Ajmal ve Khalid ellerinde silahları ile beklerken adamlardan bazıları hazırda bekliyorlardı. Shah ,Kızıl köşkün kapılarını büyük bir gürültü ile açtığında büyük derin bir sessizlik oluştu.Herkes nefeslerini tutmuş onları beklerken Shah bir adım ileri gitti. Karşısındaki adamlar geri geri gittiğinde ortalarından kendi yaşlarında biri çıkıp geldi ve tam karşısında durarak "Sanırım sende bize ait olan bir şey var!"dedi.
Melikshah tıslayarak "Kimsin sen?"dediğinde genç adam güldü ve elleri ile saçlarını düzelterek "Adım Kenan! Kenan Altuğlu!"dediğinde Shah onu yakasından tutarak içeri çekti ve adamlarının ortasına attı.aynı anda hem kendi hem de diğerlerinin adamları karşı karşıya geldiğinde Shahın gözlerinde şimdi öfke ve intikam duyguları kol geziyordu. Gülümseyerek "beni öldürmeye mi geldiniz? Öyle mi?"dedi ve Kenan'ın kafasına vurdu. Kenan ona bakarak "Güçlü adamsın Melikshah! Senden neden korktuklarını şimdi daha iyi anlıyorum!"dediğinde ayağa kalktı ve dövüş pozisyonunu aldı ve ona bakarak "Ama ben ölmem. ALtuğlular güçlü ve vahşi bir ailedir kardeşim. Ve sen dahası kız kardeşin önce adamlarım tarafından bir elekten geçirilecek!"dediğinde Khalid arkasından boynuna atladı ve diğerlerininde kavgaya katılması ile ortalık cehennem yerine döndü. silah sesleri ,art arda birbirlerine saplanılan bıçak ve kılıçların çıkardığı sesler. Shah henüz bir darbe almamıştı ancak Kenan'ın savurduğu her bir yumruk onu fazlasıyla yoruyordu. En sonunda ensesinden tutarak onu duavara çarptığında ellerini sıktı ve evden uzaklaşan atın sesini duymaya çalıştı. O sırada evin içinde deli gibi bağıran karısının sesini duyduğundaysa hızla koşarak eve girdi. Sahra etrafında üç adamla baş etmekte zorlanıyordu. silahını doğrultmuş ateşlemek üzereyken duvara dayalı olan büyük kılıcı eline aldığında oval olarak başının etrafında çevirdi ve üç adamın da boyu aynı anda yere ayaklarının dibine düştü. Nefes nefese kılıcı yere indirdiğinde Shah "Sahra!"dedi.
Genç kadın ona döndüğünde dudaklarını büzdü ve "Ölmeni istemiyorum!"dedi gözleri dolarak. Shah,onun yüzüne gülümseyerek bakarken alnına bir öpücük kondurdu ve "Hala bir şansın varken git."dedi sesini kontrol etmeye çalışarak. Sahra "Seni bırakmam. Bırakamam.."dediğinde ağlıyordu. Shah "yaşamak zorundasın..."dedi yeniden. Sahra ona sarılıp kulağına doğru "Seninle yaşamalıyım."dedi ve elinden tutarak dışarıya kavganın içine ilerledi.
Bade ise atını almış dışarı çıkmaya yeltenirken adamlar tarafından sarılan etrafı kızı korkutmuştu. Anif hepsinin beynini patlattığında Bade başına aldığı darbe ile olduğu yerde yere yığılmıştı. Anif onu yerden kaldıracakken omzuna isabet eden kurşun ile inledi. Omzuna dokunan el ile arkasını döndüğünde Faisal'ın "Sen git!"dediğini duydu. Hızlı hızlı shah'ın yanına koştuğunda Faisal badeyi kucağına aldı ve ahıra girerek Shah'ın atının dizginlerini çözdü. yelelerini severek "Hadi oğlum. Dışarda bekle bizi."dediğinde Faisal BAde ile birlikte gizli geçitlerin içinde ilerlemeye başladı. Küf ve Kan kokusu dört bir yanını sardığında midesinin bulandığını hissetti önce. Yukarda herşey cehennem gibiydi.
Anif kavganın ortasına girdiğinde hem kendilerinin hem de karşı tarafın adamlarının da yerde ölü olarak yattığını gördü. Shah diye bağırdığında Ajmal yaralı bir halde kendisine baktı ve "diğer taraftalar"dedi boynunu tutarak. Anif "Kardeşim..."dediğinde Ajmal gülümsedi ve "Seni bekliyor olacağım."diyerek gözlerini kapadığında Anif yüzünü buruşturdu ve bağırarak arka tarafa doğru koşmaya başladı var gücü ile. Kalabalığın içine girdiğinde Khalid'in,Ahmet'in,Sahra'nın,Naim'in ve Shah'ın arasına girdi.
Başlarını dikleştirip silahlarını dışarı çıkardıklarında hepsi bir ağızdan bağırmaya başladılar ve adamların üzerine çullandılar. Anif ,önüne kim gelirse biçiyor yaşamasına olanak vermiyordu. Khalid ise Sahraya sırtını dayayarak hem onu koruyor hem de diğerleri ile savaşıyordu. Naim ve Melikshah ise kükreyerek havaya birşeyler söylüyor ve her indiridikleri kılıç darbeleri ile adamları ortadan ikiye bölüyorlardı. Ahmet aldığı darbe ile yere yığıldığında Naim onun başına gitti ve ona deli gibi gülerek bakmakta olan adama bakarak tek el ateş etti. Adamın kanı yüzüne sıçradığında Kenan Altuğlunun dışarı kaçtığını gördü. Genç adam öylesine hızlı koşuyordu ki siyah arabanın içinde beklemekte olan adamlara bakarak "Onlar çok güçlü! Hayatımda onlar gibisini görmedim!"dedi soluk soluğa. Adamlardan ses çıkmayınca Kenan bir küfür savurdu havaya ve ardındaki adamlara bakarak "Lanet kızı bulun!"dedi.
Bade ise Faisal'ın kollarında bir o yana bir bu yana sallanıyordu. Gözlerini kırpıştırarak açtığında "Faisal?"dedi. Faisal nefes nefese " az kaldı dayan."dediğinde Bade debelenerek kucağından indi. alnına akan kandan eliyle kurtulmaya çalıştığında "abim nerede?"dedi. Faisal sonunda çıkışa geldiklerinde Badeyi Ecel'in sırtına doğru oturtmak istedi ama kız buna izin vermeyince sinirle "Kaç dedim kaç! Çık buradan Bade! Hemen!"diye bağırıyordu Faisal genç kızın yaralı yüzüne bakarak. Bade yutkunarak "Abim nerede?"diye yeniden sorduğunda Faisal "Seni almak için gelecek! Çık hadi buradan ağabeycim ne olur bak çık!"diye bağırdığında kanayan yarasına baskı yaptı eliyle. Bade emekleyerek gizli geçitten geçmeye çalıştığında Sahra'nın acı dolu çığlıklarını duyunca yüz üstü yere kapaklandı ve ağlamaya başladı ve fısıltı ile "Sahra..."dedi. Ve sonra bir şey oldu. Madem tüm bu olanlar kendisinin suçuydu... O zaman kaçıp gitmemeliydi... Korkarak da olsa ayaklandı ve geldiği yönden geri dönerek geçitten çıktı. Yüzünün kanını eliyle sildikten sonra ahırlara doğru koştu.Faisal peşinden deli gibi koşarken o atını bağladığı yere girip kılıcını ve oklarını aldığında ilkel bir savaşçı gibi sessiz ama bir o kadar korkan adımlarla Sahra'nın sesinin geldiği yöne doğru yürümeye başladı.Avluya geldiğinde insan ölülerinin arasında yürüyen bade ağlamamak için sımsıkı tutundu elindeki okuna.Faisal,Sahra'yı gördüğünde silahını doğrultmuştu ama Bade ondan önce davranmıştı.
Bade, sonunda Sahra'yı gördüğünde vücudunun kanlarla örtüldüğünü ve karşısındaki adamın ona gülerek işkence yapışını izledi. Okunu sırtından alarak yayına yerleştirdiğinde gözlerini kapadı ve dua etti. "Lütfen..."diyerek güçlükle yutkunduğunda oku serbest bıraktı ve adamın alnından içeri girip beyninin patlamasını midesi bulanarak izledi... Sahra nefes nefese ardına kadar döndüğünde Badeyi gördü ve var gücüyle bağırdı. Badeye kalkan bir bıçak kızın tam boğazına doğru iniyordu şimdi. Sahra "Hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr!"
Bade hızla arkasına döndüğünde aldığı darbe ile sersemleyerek yere düştü. Gözleri yarı kapalı bir halde yanı başında yerde boğazı kesilerek öldürülmüş olan Faisala baktığında deli gibi çığlık atmaya başladı. Shah onun sesini duyduğunda "Hayır.."dedi. Sonra yeniden delirmiş gibi "Hayır! Hayır! Hayırrrrrrrrr!"diyerek sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı. Sahra ayaklanmış Badeye doğru koşarken ayağı kaydı ve kan gölünün içine düştü yüz üstü. Bade deli gibi çığlık atarken Sahra ona doğru uzanmaya çalışıyordu ağlayarak. "Bana bak.. Bade.. Bebeğim bana bak.."dediğinde Bade kendinden geçti. Sahra daha fazla dayanamayarak acı içinde kendisini bıraktığında Bade adamlar tarafından kucaklandı ve hızlı bir şekilde dışarı çıkarıldı. Khalid yaralı bir halde Sahra'nın başına koştuğunda kanlı yüzüne baktı ağlayarak "Hayır.. Sahra..."dedi fısıldayarak. Shah ona baktığında gözlerini kapadı. Yaşlar gözünden hızlı hızlı inerken elindeki silahı yere fırlattı ve diz çöktü. Sahra'yı kollarının arasına alarak ileri geri sallandığında bağırarak ağlamaya başladı.
shah "Ahhhhhhh! Ahhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh!"
Hepsi arkasını dönmüş ölen arkadaşlarının bedenlerine bakıyordu. Khalid,yumruklarını sıkarak "onları öldüreceğim."dediğinde Shah Sahranın kanlı yüzünü öpüyordu defalarca.. "Çok özür dilerim. Çok özür dilerim. Sahra... Çok özür dilerim..."dedi hıçkırarak. Anif,Shah'ı öyle görmeye dayanamayarak arkasını döndüğünde kollarını iki yanına açtı ve "Heyyyyyy! Buradayız ! Gelin alın!"diye bağırdı ve Kenan Altuğlu'nun sesini duydular. Shah,başını kaldırdığında Bade'nin camın kenarında baygın bir halde sallandığını gördü. Shah "Seni öldürürüm!DOkunma ona! Sakın dokunma!"diye bağırdığında Anif "Bekle!"diyerek eve girmeye kalktı. Naim önüne geçerek onu durdurunca Anif "NE?"dedi.
Naim "Tuzak bu?! Tuzak! Hepimizi avlayacaklar!"dediklerinde Khalid sımsıkı tuttuğu bıçağı ters yönde Kenan'ın olduğu tarafa fırlattı.
Omzuna isabet eden bıçak adamın acı içinde inlemesine neden olurken Khalid'in yüzünde şeytani bir gülümseme belirdi. Shah sessiz bir şekilde ona baktığında "Beni alın!"dediğini duydular. aynı anda Khalid ve Anif kendisine baktığında "hayır"diye bağırdılar. Shah "beni alın. Onu bırakın."dediğinde kendisini kaybetmiş gözüküyordu.
Kenan ona bakarak "Öyleyse yeni hayatına merhaba de!"diyerek arkasına bakmasını söylediğinde Shah gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı ve arkasını döndü. İki adam da kendisine öylece bakarken Shah'ın dudaklarından isimleri döküldü...
"İlhan ve Osman Kohen..."
***
Bade kollarından iki yanına zincirlenmiş baygın bir halde yatıyordu. Yüzüne çarpılan bir kova su ile kendisine geldiğinde karşısında daha önce görmediği insanları gördü. "Kimsiniz siz?"diye sorduğunda adamlar kızın arkasına geçerek o baygınken ona yapmış oldukları işkenceye devam ettiler. Her bir kırbaç kızın etini parçalayıp dağlarken Bade çığlık atıyordu. Adamlar deli gibi gülüyor ve dur durak bilmeden kızın canını yakmaya devam ediyorlardı. Gölgelerin içinden bir ses bir kız sesi "Anahtar nerede?"diye sorduğunda Bade gözlerini araladı. Hıçkırarak "Ne?"dediğinde kız yeniden "Anahtar!"dedi.
Bade ağlamaya devam ederek "Bi..bilmiyorum. Ben de değil."dedi dişlerini sıkarak. Kız gölgelerin içinden çıkarak ona baktığında "bana bak!"dedi. Bade sırtına aldığı darbelerle bayılacak noktaya geldiğinde dayanamıyordu artık. Kız karşısında sürekli "anahtar nerede?"diye sorup duruyor alamadığı her cevap için yüzüne vuruyordu. Bade ağlamaktan başka birşey yapamıyor ve tüm hayatı gözünün önünden film gibi geçiyordu.. Başını eğerek ""Bırakın!"dedi bir faydasının olacağını düşünürmüş gibi... Gözleri kapalı,dudakları yara içindeydi... "Bırakın.."diye fısıldadı yeniden... Sonra gözlerini açtı,bu öyle bir bakıştı ki etrafındaki her şeyi yakıp küle çeviriyordu... Onun gözleri etraftaki her şeyi donduruyorken artık kızın bakışları patlamaya hazır bir volkan gibiydi... Sıcacık... Ateş dolu... Öfke ve acı tüm bedeninde hayat bulurken başını dikleştirdi ve "kimsin sen?"dedi.Genç kız yeniden "Anahtar nerede?!"diye sordu. Bade daha fazla dayanamayarak "Asla söylemeyeceğim! beni anladın mı? Asla!" diye bağırdı.Karşısında öylece kendisine bakmakta olan deniz gözler öylesine tanıdıktı ki... Konuştuğu an sesindeki benzerlik kızı şoka uğrattı... Kız,ayağa kalktığı an saçlarından bir tutamını eline aldı ve uçları ile oynayarak buz gibi bakışlarını karşısındaki kızıl saçlı kıza yöneltti. Buz gibi bir sesle "Bunu öğrenmek için yanıp tutuştuğuna eminim! Ama yine de,bilmen gerekiyorsa eğer..." diye söylendiğinde kızdan "Benimle oyun oynama!"diye bir meydan okuma çıktı dudaklarının arasından. Genç kız kırbaç gibi savurduğu siyah saçlarını tek omzunun üzerinde toplarken yanındaki adama baktı ve "Devamını sen hallet!"diyerek odadan çıktı. Kızın sırtına değen her bir kızgın demir onu acı dolu feryatlarla inletirken dudaklarından tek bir söz çıkıyordu şimdi...
"Ölmeyeceğim! Beni anladın mı?! Beni öldüren sen olmayacaksın! Ahhhh "
Bade "Abiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii!"
Shah "Badeeeeeeeeeee!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖL ATEŞİ (ESMER SERİSİ-1)
General FictionHikayenin başlangıcı... Onları bir araya getiren bir kader vardı.