Hareketli geçen akşamın sonunda Bade erkenden uyuyakalmıştı. Demir,onu odasına taşıyıp,yatağına yatırdıktan sonra genç kız derin bir uykuya dalmış ve ilk defa gülümseyerek sonlandırmıştı akşamını. Merdivenlerden aşağıya inen genç çocuk,salonda koltuklarda oturmakta olan annesi ve Erdem'e bakarak kaşlarını kaldırdı ve yanlarındaki koltuğa yerleşerek "Ne akşamdı ama?"dedi. Elleri ile siyah uzun saçlarını geriye doğru yatırırken gözlerini tavana dikmiş düşünüyordu. "Anne?"dediğinde genç kadın başını okumakta olduğu dosyalardan kaldırmış ve gözlüklerini çıkartarak oğluna bakmıştı. Emine Hanım "Efendim oğlum?" Demir "Şimdi ne olacak? Yani,Bade'nin durumu?" dediğinde Erdem elindeki kalemi defterin üzerine bıraktı ve gözlerini kısarak Demire baktı. Erdem "Ne demek istiyorsun?"diye sorduğunda Demir "Bugün okulda ona yapılanları biliyoruz. O,bu tarz şeylere katlanamaz."dediğinde Erdem "Neden? Nesi farklı?"dedi. Demir "Erdem! Görmüyor musun en ufak bir şeyden nem kapıyor! Bugün okulda ona bunları söyleyen insan,yarın onun canını daha çok yakar."dediğinde Bade için endişelendiği apaçık ortadaydı. Erdem,homurdanarak arkasına yaslandığında ellerini başının arkasında birleştirdi ve tavanı izlemeye başladı. Emine hanım ise "açıkçası bu konu üzerinde bayadır düşünüyorum."dedi. Demir "Öyle mi? ya sonuç?" Emine hanım "Bade'nin Fransa'da okuması gerektiğini düşünüyorum."dedi. Demir "bu saçmalık! O kendini güvende hissetmek istiyor!" Emine "Ben de onun güçlenmesini istiyorum!" Demir "bunu nasıl yapacaksın? Hiç bilmediği bir ülkede onu yalnız başına savunmasız bırakarak mı?" Erdem "Sakin ol!" Demir "Ne sakini ya! Senin,onu bu evde hatta hayatında istemediğini biliyoruz. Bu durum senin için mükemmel olmalı ama benim için değil! Onun korunmaya ihtiyacı var. Daha bu akşam patlıcan meselesi yüzünden nasıl gerildiğini görmediniz mi? hayatı bilmiyor!"dediğinde Emine hanım buz gibi bir ifade ile "Öğrenmesi için buradan gitmesi şart!"dedi. Demir "ağzındaki baklayı çıkar anne!" Emine hanım başını dikleştirerek,buz gibi bakışlarını oğluna dikti ve ayağa kalkarak "Bade,burada asla olması gerektiği gibi bir hayat süremez. Belli etmiyor ama onun asi bir yapısı var. Ağlamaları yada içine kapanıklığı korktuğundan değil,kim olduğunu bilmediğinden,kendini ifade edememesinden kaynaklanıyor." Demir "saçmalık!" Emine hanım "Hayır,değil oğlum. Bade,burada senin kanatlarının altında yaşamaya devam edecek olursa,buraya gelmeden önce başına ne geldiyse asla hatırlayamayacak ve Erdem'in dediği gibi,bir boşluğun içinde yaşamaya mahkum olacak ve önüne çıkan ilk kişiye kayıtsız şartsız güvenecek,Allah korusun aşık bile olacak. Ve canı daha çok yanacak." Demir "eğer geçmişini hatırlarsa daha çok acı çekecek." Emine hanım "çekmeli de ! Bilinçli çekilen acı bilinçsiz çekilen acıdan daha eğiticidir. En azından ne için üzüldüğünü bilecek! Ona bunu yapanları hatırladığı zaman gözlerinden bir daha yaş akmayacak." Demir "Bilemiyorum." Erdem "Seni korkutan onun buradan gitmesi değil. Seni korkutan, o kızın hafızasını geri kazanıp tamamen hayatından çıkıp gitmesi" dediğinde Demir, Erdem'e baktı. Demir "olabilir."dediğinde Erdem "ama gitmeyecek!"dedi. Demir "efendim?" Erdem "Aptal mısın sen? Ona yardım ettin,hiç işin yokken onu kucaklayıp,dünyanın bir ucundan buraya getirdin,ona baktın,giydirdin,sevdin. Ona güven verdin. Sence tüm bunları bırakıp 'Hey, Demir Ağabey ben geçmişimi hatırlıyorum ve artık seninle hiçbir işim olmaz' diyeceğini mi sanıyorsun gerçekten?" Demir "bilmiyorum." Erdem "bilmediğin açık. Ben, Emine annemin yanındayım. Gitmesi gerekiyorsa gitsin. Beni enterese etmez. Hem bu evden gidip gitmemesi de mühim değil. Eskisi kadar canımı sıkmıyor."dediğinde emine hanım gülümseyerek Erdem'e baktı. Genç çocuk bunun üzerine "Ama bu yine de onu sevdiğim anlamına gelmiyor."dedi parmağını onlara doğrultarak. Demir "Hangi okula gidecek peki?" Emine hanım "Fransa'da tanıdığım bir arkadaşım var. Onunla konuşacağım." Demir "Ben tanıyor muyum?" Emine Hanım,gözlerini kapatıp başını hayır anlamında salladı ve "Hayır."dedi. Demir "O zaman beni onunla tanıştır."dediğinde Emine Hanım "Emin misin?"dedi. Demir "hiç olmadığım kadar." Emine hanım "tamam o halde. Bu hafta sonu gider görüşürüz."dediğinde Erdem "hey,hey! Bir dakika durun ve kendinize gelin. Siz ikiniz gidecek ve beni o şeyle... yalnız mı bırakacaksınız?"dediğinde yüzünde dehşet dolu bir ifade vardı Demir "onun adı Bade." Erdem "Umurumda mı? ben onunla bu evde yalnız kalmam." Demir "merak etme seni yemez." Emine Hanım "Yada patlatmaz." Demir "hahaha,bu iyiydi." Erdem "ikinizden de nefret ediyorum. Ahhh! Ne günahım vardı benim ya!"diyerek oturduğu yerden kalktı ve söylene söylene odasına çıktı. Demir'in gülümsemesi son bulup gözleri annesinin düşünceli yüzünü bulduğunda "Ne düşünüyorsun?"diye sordu. Emine hanım,buna cevap vermek istemiyordu. Bu sefer düşünceleri ile yalnız kalmak ve onların içinde boğulmak istiyordu. Gülümseyerek oğluna dönen genç kadın "sadece Badeyi düşünüyorum. O çok tatlı ve naif bir kız. Büyüdüğünde onunla nasıl uğraşman gerektiğini düşünmeden duramıyorum. Öte yandan ona bunu yapanlar bir gün yeniden ortaya çıkabilir ve onu yeniden incitebilirler diye de endişe ediyorum."dediğinde Demir ayağa kalktı ve annesinin yanına giderek ellerini tuttu. Demir "üstesinden geliriz. Hep geldik."dediğinde Emine hanım oğluna baktı. Gülümseyerek bir elini genç çocuğun yanağına koyduğunda "elbette geliriz."dedi ve ona sarıldı. ** Cuma Günü Demir ve Emine hanım'ın,Fransa'ya giden uçağa binmelerinin üzerinden sadece birkaç saat geçmişti. Erdem,kulağında kulaklığı merkezdeki parkın oralarda dolaşırken eylül gözüne ilişti. Islık çalarak kızı yanına çağırdığında "Ne yaptığını sanıyorsun sen?!"diye kızdı. Eylül "Sercanları bekliyorum oğlum." Erdem,onun taklidini yaptı ve önüne bakarak "demir burada olsaydı şuan ne o kafe kalırdı ne de sende en ufak bir hayat belirtisi."dedi. Eylül "ee,Demirden hiç ses çıkmadı ama. Ne yapayım ben?"dediğinde Erdem "Fransa'ya gitti kendileri"dedi. Eylül bunun üzerine "Neden? Orada mı kalacak?!"dedi sinirle. Erdem "Sakinleş Eylül! Bade,orada okuyacak.O da nerede okuyacağını ve kalacağını görmek için annesi ile Fransa'ya gitti. Yani bir aksilik çıkmazsa Pazartesi sabahı okulda olacak merak etme"dedi. Eylül "kim bu kız peki?" Erdem "bilmem."demekle yetindi. Geçen bir hafta boyunca Bade,kendisine pek gözükmemiş,gözüktüğündeyse hemen ortadan kaybolmuştu. Her ne kadar bu duruma sinir olduysa da sesini çıkarmamış ve bu duruma ayak uydurmaya çalışmıştı. Eylül "Aslında o çok güzel bir kız. Yani sizden sadece birkaç yaş küçük olmasına rağmen..." Erdem "ne demek istiyorsun?"dedi. Eylül "ikinizden biri o kıza aşık olabilir."dedi. Erdem,gülerek başını salladı ve içini çekti "Kızlar. Neden bu kadar güvensizsiniz anlamıyorum. Hem,biz evimize kardeş adı altında giren hiçbir kıza o gözle bakmayız. Sana bakmadığımız gibi."dediğinde omuz attı Eylül'e. Eylül,dudaklarını uzatıp "Demir,beni kardeş olarak görmüyor ki?"dedi. Erdem,bunun anlamını biliyordu. "İkinizde umutsuz vakasınız. Birbirinize karşı bir şey hissediyorsunuz ama adım bile atmıyorsunuz." Eylül "ama ben kızım." Erdem elini kalbinin üzerine koyarak "ciddi olamazsın! Ben de tam tersini düşünüyordum halbuki. Ah,bu arada belirteyim,Demir de bir erkek."dedi. Eylül,onun omzuna vurarak "Salak." Erdem "ben ciddiyim. Bir şeyler yaşayın ve ayrılın ve beni de Güzin abla modundan kurtarın. İkinizin sorunlarını dinlemekten midem bulanmaya başladı."dediğinde Eylül gözlerini iri iiri açtı ve "Demir,benden mi bahsediyor sana? Ne diyor? Allah aşkına söyle,lütfen Erdem."dediğinde genç çocuk kahkaha atmaya başladı ve siteden içeri girdi. Eylül "ya söyle ne olur?"dediğinde Erdem onu takmıyordu. Tam ağzını açmış bir şeyler diyecekken evlerinin önünden gelen çığlık seslerine kulak kesildi. Eylül,zıplayarak "oha! Bade değil mi o? Kızı dövüyorlar lan!"diyerek yere bastı. Erdem ise çoktan koşmaya başlamıştı bile. Var gücü ile "Lan! Ağzınıza tükürürüm sizin it oğulları!"diyerek kızın üzerine çullanan çocukları enselerinden tutup etrafa savurdu. Çocuklar parmakları ile Bade'ye hakaretler ederken Erdem kızın tepki vermekten vazgeçtiğini gördü. Kendisinden korkmasına mı sinirlensin yoksa canını yaktıkları için sesini çıkarmamalarına mı bilemiyordu şimdi. Tüm hisleri yerle bir olmuştu. Ayağını hızla yere vurup ellerini yumruk yaptığında çocuğun tekinin saçlarından kavradı ve "seni kıtır kıtır keser yerim! Beni anladın mı velet!"diye yere attı çocuğu. Hepsi birden ağlayarak oradan uzaklaşırken Eylül "iyi misin?"dedi Bade'ye uzanarak. Genç kız,gözlerini Erdem'in kaşları çatılı yüzüne çevirmiş sesini çıkarmadan ona bakıyordu. Erdem "Kahretsin!"diye bağırıp çıkışa doğru yürümeye başladığında Eylül "Nereye?!"dedi. Erdem "Cehennemin dibine!"diye bağırdı. Bade'nin dudakları kıvrılıp hıçkıracak pozisyona geldiğinde Eylül anahtarları bulmaya çalışıyordu. Yavaşça yerinde doğrulup ellerini ıslak zemine koydu. Yaralı yüzüne yapışan kirli saçlarının arasındanErdem'in gözden kaybolan siluetine baktığında gözleri karardı. O aptal ses yeniden gün yüzüne çıkmaya başladığında kaşlarını çattı ve hızla yerinde doğrularak ayağa kalktı. "Gitme!"diye bağırdığında Erdem durmadı. Duyduysa bile durmadı işte. Neredeyse ağlayacaktı. Eve geç gelmek ve dolaşmakta neydi? Demir,bu olanları öğrendiğinde iyiden iyiye gerçekten kızdan nefret ettiğini sanacak ve yine kendisine kızacaktı. "Gitme!"diyen sesi her duyduğunda gözlerini kapatıp, ellerini yumruk yaptı. Bade,var gücü ile koşmaya başladığında diz kapağındaki acı nefesini kesti. Eylül de peşinden koşmaya başladığında "Bade dur! Dur Dedim!"diye bağırdı. Erdem,karşıya geçmiş kaldırımda yürürken aniden duran arabanın çıkardığı fren sesi ile başını sesin geldiği yöne çevirdi ve Eylül ile ikisi aynı anda "Bade!"diye bağırdılar. Erdem "Badeeeeeeeeeeeeeee!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖL ATEŞİ (ESMER SERİSİ-1)
General FictionHikayenin başlangıcı... Onları bir araya getiren bir kader vardı.