Yirmi Birinci Bölüm

514 29 9
                                    

Baktığım yavru kedilerden biri öldü.

Güzel bir gün geçirmiyorum. Öğleden beri ağlayıp duruyorum.

Bölüm bildirimi de gitmemiş. Kafayı yiyeceğim gerçekten çok az kaldı.

Bu da şu ana kadar ki en uzun bölüm.


Final maçındaydık.

Bitmek üzereydi.

Çok küçük bir farkla öndeydik.

Kazanıyorduk.

Barkın biri ile kavga edip sonra da hakeme bağırdı diye atılmıştı. Kenarda oturmuş gergince sahaya bakıyordu ama oynadığı sürede gerçekten çok iyiydi. Maçtan öne sabah tuvalette buluşmuştuk. Biraz gergindi. Sarıldık biraz. Şans öpücüğü verdim, saçlarını sevdim. Çok salak bir çocuktu ve beni mutlu ediyordu.

Umuyorum ki ben de en az onun beni mutlu ettiği kadar mutlu ediyordum onu.

Maça bu sefer on ikinci sınıflar da gelmişti. Sınava gerçekten çok az kalmıştı ama herhalde kafalarını biraz dağıtmak için buradalardı. Biz yan yana dizilmiştik yine. Bir yanımda İlteriş, onun yanında Cahit, onun da yanında Nisa vardı. Nisa'nın yanında Selim ve Tugay oturuyordu. Nisa, Selim ile çok iyi anlaşmıştı. Birbirlerinin kulaklarına bir şeyler fısıldayıp kıkır kıkır gülüyorlardı. Ne olduğunu merak etmiyordum. Kim bilir ne saçmalıyorlardı yine.

O gün hep beraber oturduktan sonra Nisa yanıma gelip onu ne kadar üzdüğümü söylemişti. "Seni asla açık etmezdim, nasıl bana güvenmezsin?" demişti. İlk kez bu kadar kırgın görüyordum onu. İki gün boyunca ona iyi hissettirmeye çalıştım. Sonunda aldım gönlünü ama kendime de çok kızmıştım.

Aramızda sır tutamayan tek kişi bendim Nisa değildi.

Diğer yanımda Aysima vardı. Barkın yine ters ters bakmıştı maçtan önce. Melih ve arkadaşları da hemen arkamızda oturuyordu.

Maç boyunca o kadar çok bağırıp tezahürat yapmıştık ki boğazım acıyordu. Som birkaç dakika kalmıştı.

Berkan çok iyiydi.

Berkan gerçekten harika oynuyordu. Berkan'a karşı herhangi bir okulun şansı yoktu sanki. Ayrıca kendine de güveniyordu. Bütün gün o kadar rahattı ki. Zavallı Çetin'in ne kadar korkuyor olduğu gözlerinden belli iken Berkan sanki her gün final maçına çıkıyormuş gibiydi. Çetin Barkın veya Berkan kadar oynamamıştı ama olduğu zaman da elinden geleni yapmıştı.

Hakem bitirme düdüğünü çaldığında yüksek sesle bağırdık

Takımdaki herkes coşmuştu. Berkan takım arkadaşlarına sarılıyordu. Barkın ve Çetin de anında oturdukları yerden kalkıp sarılmışlardı. Sahaya atlamamak için zor tutuyordum kendimi. Herkes benden farksızdı.

Birkaç dakika sarılmalarını izledik sonra hocalar bizi apar topar servislere doldurdu. Sanırım diğer okulun öğrencileri ile kavga çıkmasın diyeydi. Biz binayı terk ederken o okuldan birkaç kişinin bizimkilere küfrettiğini duydum.

Okula gider gitmez heyecanla takımdakilerin gelmesini beklemeye başladık. Ders vardı ama hocalar serbest bırakmıştı. Camdan baktığımda bazı sınıfların bahçede olduğunu gördüm. Biz hala maçı tartışırken Berkan içeri girdi. Anında alkışlayarak onu karşıladık. Yüzünde daha önce hiç görmediğim kadar büyük bir gülümseme vardı.

Gelip yerine geçince hepimiz sırayla sarıldık. Hoca da tebrik etti. Genelde konuşmak yerine ağzında bir şeyler geveleyen Aysima bile doğru düzgün bir şekilde tebrik etti. O da bizim gibi eskiden maçlara gitmezdi.

kimseyi sevmeyin! bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin