Yirmi Üçüncü Bölüm

498 29 15
                                    

18 dakika sürecek sınav için sabahlamaya gidiyorum. 💀

bu galiba favori bölümüm.


Dört gün boyunca evde herkes birbirini görmezden gelmişti. Bunun benim suçum olduğunu bilmek kalbimi acıtıyordu. Kimse kimsenin yüzüne bakamıyordu. Birbirimize kızdığımız, bağırıp çağırdığımız yoktu. Gülük hayatımıza devam ediyorduk sadece hiçbir samimiyetimiz de yoktu.

Ne ben ne de evdeki kimse bunu hak etmiyordu.

Barkın ile okulda görüşebildiğimiz kadar görüşüyorduk. O da çok fazla olmuyordu. Okulun bitmesine günler kaldığından ders yoktu da biraz daha rahattık en azından. Okulda da çok fazla kimse olmadığından daha çok vakit geçirebiliyorduk. Ama tuvalette takılmaktan sıkılmıştım artık.

Onun için de işler iyi gitmiyordu. İçten içe kendini suçladığını biliyordum.

Cumartesi günü olduğundan evde sıkıntıdan kendimi asacak noktaya gelmiştim. Melih de okulun kursundaydı. Babamla annem içeride televizyon izliyordu. Bizimkilere ne kadar sıkıldığımı yazdığımda İlteriş istersen gelebilirim demişti.

Yaklaşık bir saat sonra geldiğine dair mesaj attı. Babamların tepkisi ne olurdu tam olarak emin değildim ama çocuk gelmişken geri çevireceklerini sanmıyordum. İlteriş'i seviyorlardı, ailesi okulumda hoca olduğundan herhalde. Bir de güvenilir bir aurası vardı.

Oturma odasının kapısına dikilip "Dışarı çıkıyorum," dedim. "İlteriş geldi, kapının önünde olacağız camdan bakarsanız görürsünüz."

Babam kaşlarını çatıp yüzüme baktı. "Emrivaki mi yapıyorsun? Önceden neden haber vermedin?"

Sinirle yumruğumu sıktım. "Arkadaşımla da mı görüşemem ciddi misiniz siz? Merak etmeyin ilişkim olan tek erkek Barkın, İlteriş ile korktuğunuz şeyleri yapmıyoruz."

Annem "Melik!" diye uyarırken kendimi zor tutuyordum. Babam biraz daha kaşları çatık bir şekilde yüzüme baktı. Sonra belli belirsiz başını salladı. Gidebilirsin demekti bu sanırım. Annem "Selam söyle," dedi. Şaka gibiler gerçekten.

Sinirle merdivenlerden indim. Düştüğüm hale inanamıyordum. İlteriş apartmanın önünde dikiliyordu. Elimle pencerenin altındaki bankı işaret edip "Şurada oturalım," dedim. Başını salladı. Geçip oturduk.

Buraya kadar gelmişti benim için.

İyi bir arkadaştı.

Sessizce oturduk bankta.

"Bu noktaya geleceğimi hiç düşünmemiştim."

Kısık bir şekilde güldü.

Sonra cebinden paketini çıkarıp sigarasını yaktı. Sigara içtiğini birkaç gün önceye kadar bilmiyordum bile. Kaç yıllık arkadaştık. Nisa'nın başlattığı bana motivasyon verme amaçlı görüntülü konuşmamız sırasında sigara çıkarıp yaktığında şok olmuştuk. Kimsenin haberi yoktu ve dediğine göre çok uzun zamandır kullanıyordu bir de.

Bir şekilde bana garip geliyordu. Bunu bizden saklamış olması daha da garip geliyordu. Belki de saklayabilmiş olması. İlteriş şu hayatta ailem kadar yakın olduğum düşündüğüm insanlardan biriydi ama ben onun sigara içtiğini bile anlayamamıştım.

"İlteriş doğruyu söyle, ben kötü bir arkadaş mıyım?"

Kaşlarını çatıp yüzüme baktı. "Hayır, neden olasın?"

Parmaklarının arasındaki sigarayı işaret ettim. "Sigara içtiğini bile bilmiyordum."

Gülerek sigarasını tekrar ağzına götürdü. Bunun için hangi fiil kullanılırdı ki? Yudum almak, içine çekmek, duman çekmek? Ondan yaptı işte. "Kötü bir arkadaş değilsin," dedi. "Sadece biraz salaksın."

kimseyi sevmeyin! bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin