On Yedinci Bölüm

597 40 34
                                    

Umuyorum ki herhangi bir hata yoktur.

Bol bol yorum yapın olur mu <3


Bütün gün bizimkilerin suratına bakamadım. Anlamış mıydılar gerçekten? O kadar utanıyordum ki salaklığım yüzünden. Mal olduğumu düşünmelerini istemiyordum. Bütün gün Barkın'ın adını bile ağzıma almamıştım. Hatta onunla karşılaşmamak için sınıftan da çıkmamıştım. Onu görmek için kıvranıyordum resmen ama ağzımı açamıyordum.

Hem ne yapacaktım ki onu görünce? Ben asla saklayamazdım bir şeyleri. Hemen anlardı herkes. Hiç fark etmeseydim daha mı iyiydi acaba?

En sonunda öğle arasının bitmesine 10 dakika kala "Benim bir işim var," diyerek çıktım. Camdan dışarı baktığımda bahçede değildi. Ben de sınıfına gittim. Kapıdan bir göz attım. Orada da yoktu. Arkadaşı olduğunu bildiğim kısa boylu turuncu saçlı bir çocuk "Barkın lavaboya gitti," dedi göz göze gelince.

Tanıyorlardı artık beni.

Acaba Barkın benden arkadaşlarına nasıl bahsediyordu?

Başımı sallayıp hızlı hızlı merdivenleri çıkıp erkekler tuvaletine girdim. On ikilerden bir çocuk vardı. Bir de Barkın ellerini yıkıyordu. "Yoktun bütün gün," dedi beni görünce ciddi bir yüz ifadesi ile. "Öyle oldu," diye mırıldandım. On ikinci sınıf olan oğlan çıktığında kabinlere göz attım. Hepsi boş duruyordu.

"Ne yaptın bütün gün?" diye sordum. Ellerini kuruladıktan sonra hemen karşıma dikildi. "Okul işlerini işte, öğlen de basketbol oynadık."

"Ben de bizimkilerleydim."

Başını salladı. Dikkatlice inceledim yüzünü. Karmakarışık duran kabarık saçlarını, buğday rengi tenini, kocaman siyah gözlerini izledim. Burnu güzeldi. Bu yüzden hayata bir sıfır önde başlamıştı. Benimki normal bir burundu. Dudakları da çok güzeldi. Kıpkırmızı ve iriydi.

Daha önce bunu düşünmemiştim onun hakkında.

Yüzüme bütün kan hücum etti.

"Ne oldu?" diye sordu. "Yok bir şey," dedim.

Aynı boylardaydık. Vücut olarak da kalıbımız aynıydı ama sporcu olması yüzünden onunki daha kaslıydı. Ben onun gibi kaslara sahip değildim. Yine de cılız da değildim. Giyim tarzı da güzeldi. Barkın yakışıklıydı. Gerçekten çok yakışıklıydı.

"Daha inceleyecek misin?"

"Gömleğin güzelmiş," dedim formanın üstüne giydiği önü açık olan gömleğini gösterirken. Güldü ama bir şey demedi.

Gülüşü de güzeldi.

Ben gerçekten aşık olmuştum bu çocuğa.

Bunca zaman nasıl fark edemezdim ya?

Gerçekten aptaldım.

Ama daha da kötüsü şimdi nasıl onun fark etmemesini sağlayacaktım? Beceremezdim ki. Anlamadıysa bile şimdi kesin anlardı benim yüzümden. Elime koluma da sahip çıkamazdım.

"Barkın ben senden hoşlanıyorum."

Kafasını sola doğru yatırdı. Büyük bir ciddiyetle yüzüme bakıp "Biliyorum," dedi. Ses tonu aşırı netti. Ne demek biliyorum. Melih'in dediklerinden sonra tahmin etmiştim tabii ki bildiğini ama böyle bir tepki de beklemiyordum. Hiç şaşırmamıştı. Şaşırmış gibi bile davranmamıştı ki.

"Nasıl ya?" diye sızlandım. Hala o kadar ciddi bakıyordu ki. Sanki şey demişim gibi, benim adım Melik. Bu kadar belli mi ediyordum gerçekten?

"Yani biz zaten şey değil miydik, flört gibi?"

kimseyi sevmeyin! bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin