1. Bölüm

214 33 205
                                    

[Bellyache, Billie Eilish]

Merhaba.

Öncelikle kurguma hoşgeldiniz.

Bu kurgu ergenliğinde vampirlere hayranlık duymuş fakat bu zamana kadar da herhangi bir vampir kurgusuna başlamaya cesaret edememiş birinin elinden, bir sürü hata ve acemiliğe rağmen çıkmıştır. Ama tüm bu hatalara rağmen de benim en özenerek yazacağım, kendimi katacağım ve sizleri bulunduğumuz dünyadan biraz daha farklı bir yere, vampirlerin içine götüreceğim bir eserdir.

Kurgu kendisine has bir evrende geçmekte ve bazı filmlerden esintiler içermektedir. Karakterlerin benimle özdeşleştiği, onların kurgunun gerçek yazarı haline geldiği benim ise onların yaptıklarını Doktor Watson gibi özenerek yazdığım bir yazı, başka bir ifade ile de bir hayaller ülkesidir.

O zaman benim hayaller ülkeme hoşgeldiniz...

Okumaya başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.

Öyleyse bölüm sonlarında ve bazı küçük anılarda görüşmek üzere.

İyi okumalar!

༒︎

1. Bölüm: Pısırık kedi

"Beni duyabiliyor musun?"

Ayın parlak ışığı, geceyi sarhoş eden karanlıkları delip geçerken, avcı sessiz bir bekleyiş içindeydi. Gökyüzü, yıldızların titrek ışıltıları ve ayın solgun parıltısıyla aydınlanıyordu. Ay, neredeyse dolunay halinde, pırıl pırıl bir disk gibi gökyüzünde asılıydı ve bu solgun ışık her şeyi keskin bir netlikte aydınlatıyordu. Gecenin sessizliğini sadece rüzgârın hışırtısı ve uzaklardan gelen insan sesleri bozuyordu.

"Duyabiliyorum."

"Hedefin birkaç saniye içinde görüş alanında olacak. Yanında iki adam daha var. Her zamankinden daha dikkatli olman gerekiyor."

Avcı, karanlığa adeta bir gölge gibi bürünmüştü. Gözleri, keskin bir odaklanma ve dikkatle önündeki manzarayı izliyordu. Derin bir konsantrasyon içindeydi ve her bir hareketi, hafif bir gerginlik ve kıvraklık taşıyordu. Artık tüm dikkati, ay ışığının aydınlattığı varlıktaydı.

Ve işte, gözleri, tam olarak hedefini buldu.

Teni, geceye karşı beyaz bir kontrast oluşturarak, adeta ışığı emiyormuş gibi görünüyordu. Bu soluk beyaz ten, ay ışığında bir parıltı yayıyor, sanki geceyi bıçak gibi kesen bir ışık halkası oluşturuyordu. Uzun, ensesini örten siyah saçları uçuşurken, kolsuz beyaz gömleği ve yüksek bel kumaş siyah pantolonu ile sanki alelade biriymişçesine geceye uyum sağlamıştı. Bir gölge gibi hareket ediyordu; rüzgârın etkisiyle beyaz, vücuduna bol gelen gömleği hafifçe dalgalanıyor, onun zarif ve keskin hatlarını belirginleştiriyordu.

Vampirin duruşu, zamanın ötesine geçmiş bir zarafet taşıyor, her hareketi, sanki bir ritüelin parçasıymış gibi, dikkatlice hesaplanmış bir estetikle gerçekleşiyordu. Gözleri, ay ışığının altında sönmüş ruhu gibi kapkaraydı, çevresindeki karanlıkla büyük bir uyum oluşturuyordu. Yine de o kara gözler, adeta geceyi delip geçen birer fener gibi, her hareketi ve her nefesi izliyordu.

"Bunun ne kadar riskli olduğunu biliyorsun değil mi? Hâlâ işi bırakabilirsin. Vazgeçmek için geç değil."

"Sessiz ol."

Avcı, vampirin önünde durduğu plazanın karşısındaki bir başka yüksek binanın tepesindeydi. Hedefinin sadece birkaç yüz metre ötesindeydi, ve ay ışığı her şeyi daha da belirgin hale getiriyordu. Tüfeğinin dürbününden vampirin siluetini net bir şekilde görebiliyordu.

BellyacheHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin