12. Bölüm

121 23 145
                                        

12. Bölüm: Gölge gibisin; bir var, bir yok

Karanlık sokaklar, geceyi bile ürpertebilecek bir sessizlikle kaplıydı. Dar geçitlerden ve gölgelerden geçerken, Wooyoung'un küçük silüeti adeta karanlığın içinde süzülüyordu. Uzun, siyah saçlarını gevşek bir at kuyruğuyla bağlamış, üzerine gizlice ve rahat hareket etmesini sağlayacak bol, siyah kıyafetler giymişti.

Dün yaptıkları toplantıdan sonra en hızlı işe koyulan kişi oydu.

Wooyoung, bölgenin gece hayatı açısından en işlek sokağının karanlık köşelerinde dikkatle ilerlerken, gözüne kestirebileceği makul hedefler arıyordu. Hongjoong'un dediği gibi sadece sokaklardan bilgi toplamakla kalmıyor; fısıldadığı cazip sözlerle, diğer vampirleri kendi saflarına çekmeye de çalışıyordu. Güçlü, etkileyici sözleriyle güven kazanıyor, onlara fısıldadığı her kelimeyle zihinlerini sarıyordu.

Sadece birkaç saattir dışarıdaydı ama çoktan onlarca kişiyle konuşmuş, vampirlerin içine Lucius hakkındaki sözleriyle nifak tohumlarını ekmiş ve saflarına hoş sayıda adam toplamıştı. Aslında çalıştığı süre hesaba katılırsa biraz eğlenebilir ya da eve geçebilirdi. Ama verdikleri mücadele her geçen an daha da önem kazanıyorken bunu yapmak istemedi. Eğlence işi ise en son yaşadığı olaylardan sonra halen aklına geldiğinde tüylerini diken diken edecek kadar taze bir etkiye sahipti.

Şükür ki Hongjoong bilmiyor diye geçirdi içinden vampir bunun da suçluluğuyla biraz daha etrafta dolanmaya karar verirken.

Sokaklar, diğer vampirlerin Lucius'un vaadiyle dolup taşmıştı; her köşede, her karanlık sokakta, özgürlük vaatlerine kanmış olan vampirler vardı. Lucius'un sözüyle büyülenen bu vampirler, eski günlere dönmenin hayalini kuruyorlardı. Hongjoong'a karşı duydukları nefret ve öfke ise onları bu hayale daha da sıkı bağlanmaya itiyor, her şeyin tuzu biberi oluyordu resmen.

Bu sırada köhne bir binanın önünde toplanmış bir grup vampir fark etti Wooyoung. Onların konuşmalarını dinlemek için iyice karanlığa gizlendi ve çaktırmadan yaklaşmaya başladı. Liderleri olan, uzun boylu, orta yaşlı bir vampir, Lucius'un vaat ettiği özgürlüğü övmekle meşguldü. Onun bu hali Wooyoung'un göz devirmesine sebep olmuştu. Bu aptallar vampirlerin soyunu bozuyor diye düşündü bu kez de, onların bu kadar çabuk kandırılıp neredeyse hiç düşünmeden hareket etmelerine sinirlenerek.

"Hongjoong'u alaşağı edersek, tekrar insanlara hükmedeceğiz! Eskisi gibi özgürce avlanacağız, sokaklarda kan nehirleri akacak! Sürekli kendimizi kontrol etmek zorunda kalmayacağız! Yüce Lucius, bizi avlamaya çalışacak avcıları bizzat öldürecek!" diye haykırdı, etrafındaki vampirler coşkuyla başlarını sallayarak ona uyum sağlıyorken.

Wooyoung, daha fazla bu konuşmalara dayanamayacağını fark ederek ve konuşmayı bıkkınlıkla hatta yoğun bir can sıkıntısıyla dinledikten sonra saklandığı yerden sessizce öne çıkmıştı. Sessizliğinin aksine yaydığı aurası nedeniyle vampirlerin dikkatini çekmekte ise gecikmiyordu. Sadece birkaç adım sonrasında kızıla boyanan gözler onu izlemeye başlamıştı bile.

Onun gelişiyle birlikte az önceki coşkulu konuşmanın yerini yoğun bir sessizlik almıştı. Vampirler, Wooyoung'un ne söyleyeceğini merakla beklerken, o sakin bir şekilde gözlerini etraftaki kalabalıkta gezdiriyordu. Avının en zayıf noktasını bulup ona saldırmak için hazır bir avcı gibi keskin ve dikkatliydi kısık bakışları. Vampirlerin kalabalık olduğu köşeye iyice yaklaştığında bile hiçbir korku belirtisi göstermemişti. Aksine, dudaklarının kenarındaki hafif bir gülümseme, onun bu durumdan zevk aldığını ima ediyordu.

"Lucius'un size vaat ettiği şey bir yanılsamadan ibaret," sesi sakindi ama içinde derin bir tehdit barındırıyordu. "Eğer Hongjoong düşerse, onun yerini alacak olanın Lucius olacağını mı sanıyorsunuz? Onun yerine oturacak kadar güçlü birisi hâlâ yok. Bu yüzden de başa geçen kim olursa olsun sürekli isyanlar çıkmaya devam edecek. Diğer safkanlar bu işlere karışmamak için Nocturna'ya gitmiş olabilir ama Hongjoong'un başına bir şey gelirse öylece oturmaya devam etmeyecekler. Lucius sizi kullanıyor, o sadece kendi çıkarlarında, kendi intikamında. Onun vaat ettiği özgürlük, aslında kaostan başka bir şey değil."

BellyacheHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin