15. Bölüm: Ellerini tutmak isteyene değin kaçtım ve saklandım
İkili, otelin ağır, ahşap kapısından içeri adım attıklarında, kendilerini adeta zamanın dışına taşınmış bir dünyanın ortasında bulmayı beklemiyordu. Lobinin atmosferi, geçmişin büyüsünü ve şimdinin ihtişamını aynı anda yansıtan, neredeyse gözle görülür bir zarafetle dolmuştu. Duvarlarda altın yaldızlı işlemeler ve antika tablolar vardı. Otel dışarıdan yaydığı havanın aksine içeriden daha görkemli ve güzeldi. Yüksek tavanlardan sarkan devasa kristal avizeler, loş ışıklarıyla lobiyi aydınlatıyor, her köşeye altın sarısı bir parıltı yayıyordu. Zemin, sanki bir pürüzsüzlük abidesi gibi, bembeyaz mermerden yapılmıştı; her adımda ikilinin ayak sesleri yankılanıyor, bu da ortamın büyüleyici sessizliğini bozuyordu.
Seonghwa, ilk defa böylesine bir lüksün içine çekildiği için şaşırmış ve fark bile etmeden nefesini tutmuştu. Ancak onu daha da etkileyen başka bir şey vardı ki, o da yanındaki safkanın doğal ve kendinden emin duruşuydu. Hongjoong, sanki bu lüks dünyaya aitmiş gibi rahat ve güvenle yürüyordu. Kararlı adımları ve planın kusursuz işlemesi gerektiğine dair güçlü inancı, sadece kendisine değil aynı zamanda çevresindeki herkese de bu duyguları hissettirebilecek kadar güçlüydü.
Aralarındaki mesafe resepsiyona yaklaşmalarıyla birlikte yavaşça kapanırken, vampirin yüzünde tuhaf bir tebessüm belirmişti. Bu ifadeyle avcı ister istemez gerilirken, adamın sadece bakışlarıyla bile ruhunun derinliklerine işlediğini hissediyordu.
Lobinin her köşesinde, Hongjoong'un etkisini hissetmek mümkündü artık. Adeta saniyeler içinde çevresindeki her şeyi kendi lehine çevirmeyi başarmış gibiydi.
Seonghwa, bunun bir tür vampir özelliği olup olmadığını merak ediyordu.
Hongjoong, resepsiyon görevlisine yaklaştığında, sesinde zarif ama etkileyici bir ton vardı. "İyi akşamlar," dedi, bakışlarını görevlinin üzerine sabitleyerek ve gözlerindeki parlak ciddiyetle samimi gözükmeye çalışarak. "Kısa bir kaçamak yapmak istiyorduk ve bize bu oteli önerdiler. Ayrıca manzaranın da harika olduğunu duydum. Yüksek katlarınızdan birinde oda ayırtmamız mümkün müdür acaba?"
Sözler, istek değil, kulağa cümlelerdeki onca kibarlığa rağmen bir emir gibi geliyordu; ancak onu bu kadar etkileyici kılan şey, sesinin arkasındaki şehvetli tınıydı. İçinizi tırmalayan ve yakan bir tını...
Görevli, safkanın bu nazik tavrına karşılık vermekte tereddüt etti. Önündeki ekrana dalmış gibi görünse de göz ucuyla bu iki figürü süzmeden edemiyordu. Onların varlığı, lobideki ağır havayı anında değiştirmişti. İkili, sanki buraya ait değilmiş gibi, ama bir o kadar da yerlerini sahiplenmiş bir tavırla karşısında duruyordu.
Onunla konuşan, omuzlarına kusursuz bir şekilde oturan siyah ceketli adamın bakışları üzerindeydi. Gece karası saçları geriye doğru taranmıştı. Yüz hatları ise keskin ve dikkat çekiciydi. Siması tanıdık geliyordu ama çıkaramamıştı da. Gözleri, etrafı tarayan, her detayı fark eden bir aslan gibi keskindi ve resepsiyonist onun gözlerinden kaçınmak için büyük çaba sarf ediyordu.
Adamda öylesine bir güven vardı ki, sanki bu otel onun krallığıydı ve her şey onun kontrolü altındaydı. Karizmasına bu rahatlıkla gelen ürperticiliğin ise kesinlikle şakası yoktu.
Hemen yanında ise ondan biraz daha uzun ve açıkça daha narin görünen başka bir adam daha vardı. Siyah saçları omuzlarına dökülmüş, yüzüne yayılan soğuk zarafetiyle adeta bir sanat eseri gibi öylece duruyordu. Yine siyah olan gömleğinin boynundaki fiyonk, bu ince figüre gizemli bir dokunuş katmıştı. Başını hafifçe eğmiş, çevresini dikkatle inceliyordu. Sanki her şeyi görmek ama hiçbir şeyi göstermek istemiyor gibiydi. Yüzündeki ifadesizlik, bu soğuk ama büyüleyici duruşu daha da vurguluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bellyache
Fanfic》 SeongJoong + Vampire 《 Avcı, ayın parlak ışığında, soluk beyaz tenini sergilemekten çekinmeyen vampiri görür. Vampir de bir binanın tepesinden kendisine nişan alan avcıyı.