yılbaşı özel bölüm, part iki
yeosang'ın bakış açısı,
aralık, 2019
Yılbaşı süsleri, göz alıcı ışıklar, şarkılar ve inanılmaz alışveriş kuyrukları...
İnsanlar neden yılbaşını bu kadar coşkuyla karşılıyorlar? Tarihin rakamlarını farklı atmak haricinde değişen bir şey var mı?
Mingi ile küçük parmaklarımızı kenetlemiş halde meydanda yürürken bunları düşünüyordum. Gözlerimi ışıklardan çevirip insanlara baktığımda ise cevabımı aldım.
Milyonlarca insan bambaşka hayatlar yaşıyor. Yılbaşı, doğum günü gibi günler ise insanlara tüm acılarını bir kenara koyup mutlu olmaları için verilmiş kısa yıllık izinler gibi. Bunları kutlamak ise bizi boğulduğumuz o kalabalık okyanustan çıkarıyor. İnsanların böyle kısa bir mutluluğun peşinden koşması ise acınası değil, aksine büyüleyici. Umutsuzluğa kapılmadan küçük bir parıltıyı bile gösterişli ışıklara ve gülen yüzlere çevirebiliyoruz.
Diğer bir yandan hızla dönen ekonomi çarklarını yağlayan, bazen hiçbir kazanç getirmemesine rağmen alışverişi hızlandıran özel, parlak bir gün.
"Ne düşünüyorsun?"
Mingi elimi ısıtmak için kendi cebine koyduğunda gülümsedim. Büyük cepleri olan uzun kabanları vardı ve o ceplerde ellerimi ısıtmayı seviyordum.
"Her yer çok güzel, onu düşünüyordum. Parlak ve..."
"Parlak ve kırmızı!
Cümlemi tamamlamasıyla elimi yavaşça cebinden çıkardım. Bize bakan yargılayıcı gözleri fark etmiştim. Bugünü bozmaya hiç niyetim yoktu.
"Evet, parlak ve kırmızı. Bir yerlere girelim hadi, acıktım ben."
Başıyla onaylayıp renkli balonlarla süslenmiş bir dükkana yürüdüğünde peşinden gittim. Dükkana girdiğimizde samimi bir sıcak hava dalgası bizi karşıladı ve birden ısındığımı hissettim. Yine de parmak uçlarım hala donuyordu.
"Şu arkadaki masamız boş. Onun dışında dışarıda da masalarımız mevcut ama..."
"Paket yapıyor musunuz?"
"Paket? Yapıyoruz evet."
Burada yemeyecek miydik? Mingi görevliyle konuşurken dükkanın camındaki yansımamdan saçlarımı düzeltiyor bir yandan da konuşmayı dinliyordum. Havada müthiş bir rüzgar vardı. Paket alıp başka yerde yemek romantik olabilirdi ama yarın araştırmama devam etmem gerekecekti. Hasta olmasak iyi olurdu. Mingi hızlıca sipariş verdikten sonra kasanın önüne konmuş küçük sandalyelerde siparişin hazırlanmasını beklemeye başladık.
"Burada yemek istemedim. Yılbaşına çok zaman kalmadı ve ben rahat olabileceğin bir yere gitmek istiyorum."
Kısık sesle konuştuğunda hiçbir şey diyemedim. Az önce elimi cebinden çekmemi mi kastediyordu? Yine kısık bir ses tonuyla devam etti.
"Dün yılbaşında ne yapılır diye sosyal medyadan baktım. Yılbaşı ağacının önünde poz veren çiftler falan vardı. Sonra ben de düşündüm ki belki biz de... Her neyse işte, olmayacak şeyler düşündüm. Bu yüzden en azından rahat olacağımız bir yere gitmek istedim. Sana sormadım, sormalıydım."
İstemsizce gözlerim dolmuştu. Bu aralar daha yorgun olduğum için daha duygusaldım. Keşke insanlar bir günlüğüne bizi hiç görmeseydi de rahatça gezip Mingi ne isterse yapsaydık.