15,

68 8 5
                                    

güzel

mingi'nin bakış açısı,

"Yakasını biraz daha mı büyük çizsen acaba?"

"Şuraya kadar olur mu?"

"Olur."

Temmuz, en basit tabirle sıcak olmak için var olmuş bir aydır. Gölge altları, girdiğiniz deniz, klima açtığınız ev... Her taraf sıcaktır.

Temmuzun başlarında -hava kısık ateşte yanarken- Yeosang ile tasarım yarışmasına hazırlanıyorduk. Yarışma sebebiyle sıkça bizim evde kaldığı için tüm aile üyelerim benim kibar, yakışıklı sevgilimi kabullenmişti. Hatta ona benden daha nazik bile davrandıkları oluyordu.

Tek sandalye olduğu için Yeosang'ı dizlerime oturtmuştum ve çizim yeteneği olan o olduğu için benim kabataslak tasarımlarımı temize geçiyordu. Ben de bu arada bana yardım eden sevgilimi rahatsız etmekten çekinmiyordum.

"Mingi enseme üfleme lütfen."

"Öpsem olur mu?"

"Elimde çıkmayan kalem var hata yapmamam lazım."

Gülümseyerek ensesini rahatsız etmeyi bıraktığımda çizimine döndü. Yeosang ile tanışalı yaklaşık bir ay olmuştu ve gün geçtikçe onu daha çok tanıyordum. Yanımdayken eskisinden daha rahat davranıyordu. Daha utangaçtı. Utandığı zaman kıkırdamasını tutmak için önce dudaklarını büzer sonra tebessüm ederek elini dudaklarına kapatırdı. Ve bir şeye odaklandığında kaşları hafifçe kalkıp inerdi. Temastan kaçınıyor gibi görünse de sarılmayı ve sarılırken şımartılmayı da seviyordu.

Lafını dinlemeyerek ensesini öptüğümde omuzları refleksle kalktı. Gıdıklanıyor olmalıydı.

"Mingi sıcak zaten hava. Bırak da bitireyim şu resmi."

Elindeki kalemi bir yana bırakıp gülerek konuştuğunda dediğini dinlemeden öpücüklerimi arttırdım. İnsanları gözlemlemekte iyiydim bu yüzden Yeosang'ın yaptığı en küçük hareketi bile kaçırmıyordum. Ama gözlemden farklı bir şeyler vardı, her hareketini ezberlemek istiyordum.

Diğer yandan bazı şeyler kafama yeni yeni oturuyordu. Sanki yer değiştirmiş gibiydik. O artık kendinden daha eminken ben yavaş yavaş kendime güvensizleşmeye başlıyordum. Doğru mu gidiyorduk? Sevgili olmak böyle bir şey miydi? Bu kadar hızlı giden bir ilişki iyi olmaya devam edecek miydi?

Bu soruların cevabını bulmak için pek çok yazı okuyor ve film izliyordum. Yorgunluğumun üstüne tuz biber olan bu duygusal film ve kitaplar yüzünden iyice ilgi arsızı biri olup çıkmıştım. Biraz bile ilgisiz kaldığımda kuruntular boşluğumdan fırsat bulup kalbime girmeye çalışıyordu.

Eğer Yeosang taksi beklerken benim yerime bir başkasıyla karşılaşsaydı ve bara onunla gitseydi onunla mı sevgili olacaktı?

"Ne? Hayır elbette."

Yeosang kucağımdan kalkıp çizimleri köşeye iterek masaya oturduğunda başımı dizlerine koydum. İçimden geçirdiğim soruyu yanlışlıkla sesli sormuştum. Önemli değildi, Yeosang ile konuşurken çok dikkatli olmama gerek yoktu. Bilirsiniz, içimde ne varsa olduğu gibi Yeosang'a anlatabilirdim. Saçımda dolanan parmakları hissettiğimde gülümsedim.

"Mingi ben... Bekle, cümlelerimi toparlayayım."

Yeosang'ın konuşmasıyla gülümsedim. İkimizde de tasarımlara çalışmaktan konuşacak hal kalmamıştı. Göz kapaklarım yanıyordu ve onunkilerin de pek farklı olduğunu sanmıyordum. Yine de benim için açıklama yapıyordu. Bunu yapmasına bile gerek olmadan beni sevdiğini biliyordum ama o taksi durağındaki kişi ben olmasaydım ne olacağı düşüncesi kafamın içinde bir yerde sağlıksız bir yer edinmek üzereydi. Ellerini saçlarımdan çekip konuşmasında devam ettiğinde bakışlarımı kaldırarak konuşmasını izlemeye başladım.

a lucky find ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin