İnsan bedeni muazzam yaratılmıştır. Her bir organ her bir yapı öylesine mükemmel bir düzene hizmet etmektedir ki...
Ancak bunlar içinde insanın hayatı solumasını sağlayan akciğerlerin yeri bir başkadır. İki eş parça muntazam bir şekilde adeta bir zırh gibi onları çevreleyen göğüs kafesinin içinde korunur.
Nefes aldıkça ciğerlerimiz kabarır tüm vücudun ihtiyacı olan hayatı alır bünyesine. İşte biz buna hayatın soluğu deriz. Benim için ise hayatın soluğu denilen şey artık yoktu.
Ciğerlerimin biri Ömer'in gidişiyle terk etmişti bedenimi. Artık ne nefes alabiliyordum ne de hayatı hissedebiliyordum. Gözlerimden birer birer akan yaşlarla onun bana bıraktığı devasa veda yazısına bakıyordum.
"Yıldızlar her zaman senin yanında," diyerek sayıkladığımda bir el omzuma dokundu. Gözlerimi zor da olsa yazıdan alıp elin sahibine baktım. Oğuz buruk da olsa gülümserken çaresizce gözlerine bakmakla yetindim.
"Gidip onu bulalım," diyerek beni rahatlatmaya çalıştı Oğuz. Onun bu sözleri üzerine güçlü durmam gerektiğini hissetmiştim. Elimin tersiyle yanaklarımı silip kırmızıya dönen gözlerimi onun mavi gözlerine diktim.
Onun gözleri de maviden neon yeşiline dönerken gülümsedim. "Onu bulalım," dedi Sidelya altın sarısı gözleri benimkileri bulduğunda. Bunun üzerine gözlerim tek tek neon renkli gözlerde gezindi. İçim bir nebze olsun rahatlarken onu bulabileceğimi hissediyordum.
Onu bulmak için gerekirse tüm insanlığı kontrol ederdim. Onu bulmak için tüm kuralları çiğner tüm engelleri yok ederdim.
Derin bir nefes aldım. Ardından hep birlikte onun odasından çıkmaya başladık. Herkes odadan çıkarken son bir kez onun bana bıraktığı nota baktım. Gözlerim kırmızıdan yeşile dönerken buruk da olsa gülümsedim. "Sende her zaman benim yanımdasın Ömer," diye mırıldanıp yavaşça odanın kapısını kapattım.
Beni bekleyen ekibin yanına salona gittiğimde ise herkesin gitmeye hazır olduğunu gördüm. "İlk nereden başlıyoruz?" diye sordu Berk. Bunun üzerine başımı onaylamaz bir şekilde salladım.
"Bu şekilde olmaz. Ayrılmamız gerek. Ömer'in gidebileceği her yere bakmamız lazım," dediğimde Oğuz ile Berk bu teklifimden hiç memnun olmamıştı.
"Ömer'e bir söz verdik. Seni yalnız bırakmayacağız Kamer. Hem Pars'ın gözü senin üzerinde. Bunu bile bile tek başına onu aramana izin veremeyiz," diyerek mavi gözlerini benim yeşillerime diken Oğuz'a baktım.
Her ne kadar bu duruma itiraz etmek istesem de Pars konusunda haklıydı. Buna mecburdum. Ömer'i bulmak için buna mecburdum. Sıkıntılı bir nefes verdim.
"Tamam dediğin gibi olsun," dediğimde Oğuz ile Berk birbirlerine bakıp derin bir oh çekmişti. Bunun üzerine Arda araya girdi. "İlk nereden başlıyoruz?" diye sorduğunda tüm gözler ona çevrildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Çocukları Serisi
FantasíaPusulanın dört yönünün tam merkezinde onlar vardı. Geceleri sokaklarda gezinen kendileri gibileri bulup onlara güçlerini kullanmayı öğretmek üzere gruplarına götürenler onlardı. Kamer hayatının çıkmaza girdiğini bildiği bir anda kaderinin kollarında...