7. Bölüm: Ömer'in Aşkı

11 2 0
                                    

(Kamer'den

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Kamer'den...)

Korku insana pek çok şey yaptırabilir. Buna yapmam dediğimiz şeylerde dahildir. Asla dediğimiz şeyler oluverir. Sadece değer vermek yeter. Birine kendimizden daha çok değer verdiğimizde değişiriz.

Onun için kendimizi iyileştiririz. Onun için aslında olmasakta bir kahraman oluveririz. Onu korumak isteriz ve koruruz. Gücümüzün yetmediğini hissettiğimizde söz konusu o olunca güçlü oluruz.

Gözlerim arada bir mutfak duvarına asılı saate kayarken bunları düşünüyordum. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve Ömer hala ortalarda yoktu. Eve gelmediği gibi bize haber verme gereği de duymamıştı. Kollarımı göğsümde kavuşturmuş salonun balkonunun pervazına başımı yaslamıştım.

Gökyüzündeki devasa ayı ve yanındaki minik yıldızları izleyerek derin bir iç çektim. Sıkıntıdan özellikle de meraktan kafayı yemek üzereydim. Diğerleri ise onun iyi olduğunu söyleyip yatmaya gitmişti. Fakat ben öyle bile olsa onu görmeden uyumak istemiyordum. En azından onun odasına çekilişini görmek istiyordum.

Açık balkona doğru bir adım attım. Sonra bir adım daha derken parmaklarım balkonun demir parmaklıklarını kavradı. "Neredesin Ömer?" diye mırıldandım kendi kendime. Hava soğuk olmasada serindi. Üşütüp hasta olmasından endişe ediyordum. Onu merak ediyordum.

Bir süre balkonda onu bekledim. En sonunda onun eve gelmeyeceğinden emin olup içeriye geçmeye niyet ettiğimde koyu harelerin sahibiyle göz göze gelmiştim. "Birini mi bekliyorsun?" diye sordu gülerek. Gülüşünden etkilenmemek elde değildi. Geceyi kıskandıracak güzellikte gülüyordu.

Ona ne diyeceğimi bilemedim. Ama gülümsemesi bir hastalıkmış gibi bana da bulaşıvermişti. Gözümün önüne gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Ardından, "Uyku tutmadı," diyiverdim. Ömer bu söylediğime inanmışa benzemiyordu.

Başını hafifçe sallamış genişleyen gülüşünü benden saklamayı tercih etmişti. "Neredeydin?" diye sordum bu sefer. Onu merak etmiş olmam oldukça hoşuna gitmişti. Keyifli kıkırtısının ardından, "Kuzey tarafında birtakım işlerim vardı," demişti. Duyduğum şeyle tüm moralim yerle bir olmuştu.

Kollarımı göğsümde kavuşturdum ve tek kaşımı sinir bozukluğuyla kaldırdım. "İşlerini halledebildin mi bari?" dedim iğneleyici bir tonda. Ömer sorumu soruş şeklim karşısında dumura uğramıştı. Benden böyle bir şey beklemediği yüzündeki ifadeden okunuyordu.

"Hallettim hallettim. Güneş ile konuşmaya daldığımdan saatin kaç olduğunu fark edememişim. Kusura bakma."

Benim için kırmızı alarm niteliğindeki ismi söylemesi yetmezmiş gibi bir de onunla bu saate kadar bir arada olması kıskançlıktan çıldırma aşamasına geçmeme yetmişti. "Demek arayıp haber verme tenezzülünde bile bulunmamanın sebebi buydu," dedim birden. Ömer gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Bense bu krizlik gerçekle yüzleşmek için kendimi odama kapatmanın daha iyi bir fikir olacağı konusunda düşüncelere dalmıştım.

Ay'ın Çocukları SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin