9. Bölüm: Çöpçatan

10 1 2
                                    

"Şu gökyüzünde parlayan şey de ne anne?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Şu gökyüzünde parlayan şey de ne anne?"

"Onun adı ay."

"Ay'ın neden kocaman bir göbeği var?"

Bir kadın kıkırtısı yankılandı boşlukta. Kadının sesinin geldiği noktaya doğru koşmaya başladım. Bacaklarım ona ulaşmak için olağanüstü bir çabanın içine girmişti. Nefes alıp verişlerim düzensizleşti. Etraf sisliydi. Çam ağaçlarıyla dolu bir ormanda dolunayın altında çaresizce etrafıma bakıyordum.

"Çünkü Ay'ın kalbi vardır küçüğüm. Onu böyle şişman gösteren şey aslında kalbinin büyüklüğü," diye fısıldadı ormandaki kadın. Sesi o kadar yakından geliyordu ki onun yanında olduğumu hissettim. Etrafıma baktım. Ama yoktu. Ne o vardı yanımda ne de konuştuğu küçük çocuk.

Sesin geldiği noktaya doğru koşmaya devam ettim. Onları bulacaktım. Koşmaya devam edecek ve onların yanında bulacaktım kendimi. Çam ağaçlarına çarpmamaya dikkat ederek koşmaya devam ettim. Onları bulmak istiyordum. Bunu neden istediğimi bile bilmiyordum. Tek düşündüğüm şey bu koca ormanda bulunmamın sebebinin onlar olduğuydu.

"Onun şişman olmasının sebebi gerçekten de kalbi mi anne?" diye sordu küçük çocuk. Onları bulmayı umdum. Sesleri çok yakından geliyordu. Onları bulmama az kaldı diye düşünürken öyle de oldu. İşte oradalar.

Sisin içinde bir hayalet misali silinik suretli bir anne ve oğul göl kenarında oturmuş gökyüzünden onlara bakan dolunayı izliyorlardı. Küçük çocuğun iç çekişini duydum. Onlara doğru yaklaştım. Artık bende onların yanlarındaydım. Üçümüz yan yanaydık. Kadının ipek kadar yumuşak sesiyle konuşmasını dinlemeye başladım.

"Ay'a bak küçüğüm," dedi kadın küçük çocuğun saçlarını okşarken. Yüzü yoktu. Görünmeyen silinmiş bir surete bakmak beni korkutmalıydı. Ama ben korkmuyordum. Kadının sesi tüm korkularımı, tüm endişelerimi önünde durduğumuz gölün akıntısıyla birlikte götürüyordu sanki.

"Ay'ın kalbi neden bu kadar büyük anne?" diye sordu küçük çocuk. Küçük ve cılız bacaklarını göle doğru sarkıtmış annesinin elini sıkıca tutmuştu. Annesinin derin bir iç çektiğini duydum. Küçük çocuğun başını tutup göğsüne yasladıktan sonra," Kimsesizleri sevebilmek için küçüğüm. Kimsesizleri en çok o sever biliyor musun? Onları özel kılmak için içindeki gücü onlarla paylaşacak kadar çok hemde," dedi.

Ay'ın Çocukları efsanesini biliyordu. Belki de bu efsanenin bir parçasına bakıyordum. Gözlerimi dolunaydan alıp göldeki yansımama diktim. Kırmızı gözlerimin bana bakarken içindeki gücü cüretkar bir şekilde göstermek için daha da parladığını gördüm. Kan kırmızısı bir çift gözün beni bu kadar güçlü hissettirebileceğini düşünmezdim.

Kadın, "Hiçbir zaman geceden korkma küçüğüm. Çünkü gece bizi saklar. Karanlığıyla sarıp sarmalar," dedi ve tam o sırada oğlunun başına küçük bir öpücük konduruşunu izledim. Bu Ömer'in ninnisinin sözleriydi. Peki ya bu kadın Ömer'in annesiyse ve kollarındaki çocuk da Ömer ise?

Ay'ın Çocukları SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin