(Kamer'den...)
Hayat her zaman bir ikilemden ibarettir. Yaşamımız devam ettikçe, göğsümüzün içindeki kalp atıp ciğerlerimiz oksijeni içine çekmeye devam ettikçe hayat karşımıza her zaman bir yol ayrımıyla gelmeye devam eder.
Biz ne zaman birinde karar kılıp o yolda yürümeye çalışsak o zaman hayat yollarımızı dallandırıp budaklandırır. Her yol yeni bir tercihe çıkar. Her yol bizi kaderimizin seçimlerine doğru götürür.
Benim kaderimin çıktığı iki yol vardı. Birinin sonunda Ömer diğerinin sonundaysa koca bir belirsizlik vardı. Ya kaderim Ömer ile bir yazılacak ya da ben koca bir belirsizliğin içinde kaybolacaktım. Bir seçim yapmak zorundayım.
Kaderimin yönünü kendim belirlemeliyim. Ama hangi yolu seçmem gerektiğini bilmiyorum. Ne yapmalıyım? Hangi yolu seçmeliyim? İşte bunu bana bizzat kaderin ta kendisi gösterecek. Seçimimin sonucunu yaşayarak görecek ve karşıma yeni bir yol çıkana kadar ilerlemeye devam edeceğim. Hem de sonsuza kadar...
"Uyanıyor," dedi bir ses. Sesin kime ait olduğunu bile anlayamayacak kadar kendimi bitkin hissederken göz kapaklarımı zor da olsa araladım. Etrafımdaki her şey öylesine bulanık görünüyordu ki sesler ise sanki mağara duvarlarına çarpıp yankı yapıyormuşçasına uğultuluydu.
Gözlerimi sıkıp seslerin netleşmesini bekledim. Daha sonra gözlerimi tekrar araladığımda netleşen görüntüyle birlikte bir anlığına afalladım.
"Kami," dedi Arda neşeyle. Gözlerim onun yüzünde gezinirken elimi tutan bir başka elin varlığını hissettim. Sıcak parmaklar elimin üstünü okşarken gözlerimi koyu harelerin sahibine çevirdim.
Gözlerindeki ışıltı onun ne kadar mutlu olduğunu gözler önüne sererken aynı zamanda bir şeyi hatırlamama neden olmuştu. Kırmızı gözleri gözlerimi yakarken söylediği sözlerin beni küle çevirişini...
Bunu hatırlamamla elimi tutan elini sertçe itip elimi ondan kurtardım. Ömer verdiğim bu tepkiyle başını yavaşça önüne eğmiş diğerleriyse aramızda yaşananları seyre dalmıştı. Gözlerim onların üzerinde gezerken fırsattan istifade üzerimdeki battaniyeyi kenara çekip yataktan kalktım.
Hala bitkin olmama rağmen bacaklarım beni bu sefer yarı yolda bırakmamak konusunda oldukça kararlıydı. Kimsenin ağzını açmasına bile fırsat vermeden yatağımın baş ucundaki çantamı kaptığım gibi kapıya doğru ilerledim. Ama tam o sırada Ömer'in sıcak parmakları bileğimden tutup gitmeme mani oldu.
Gözlerimin tekrar kırmızıya döndüğünü hissedebiliyordum. Yakıcı birer alevi andıran gözlerimi onun koyu harelerine çevirdim. Ama düşündüğümün aksine ona olan aşkım her şeyin üstündeydi. İçime işleyen koyu hareleri kırmızı gözlerimi yeşile döndürmeye yetecek kadar güçlüydü.
"Bizi biraz yalnız bırakır mısınız?" dedi Ömer koyu harelerini yeşillerimden ayırmadan. Onun sözleriyle herkes odadan birer birer çıkarken bakışlarımı ondan kaçırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Çocukları Serisi
FantasiPusulanın dört yönünün tam merkezinde onlar vardı. Geceleri sokaklarda gezinen kendileri gibileri bulup onlara güçlerini kullanmayı öğretmek üzere gruplarına götürenler onlardı. Kamer hayatının çıkmaza girdiğini bildiği bir anda kaderinin kollarında...